Karadeniz'deki derin deşarj sistemleri araştırılıyor

Karadeniz'deki derin deşarj sistemleri araştırılıyor

 

- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi iş birliğinde yürütülen "Derin Deniz Deşarjı Tasarım Kriterlerinin Belirlenmesi Projesi" ile Karadeniz'deki kirliliğin belirlenmesi, derin deniz deşarj uygulamalarına yönelik envanter oluşturulması amaçlanıyor
- Proje koordinatörü Prof. Dr. Ardalı:
"Derin deniz deşarjı sisteminin deniz altında kalan kısımlarını kamera, dalgıç veya diğer teknik imkanlar ile fiziksel olarak gözlemleyerek, tasarım projesine uygunluğu, boruların hasarlı olup olmadığı gibi hususları araştırdık"

 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) iş birliğinde Karadeniz'de "Derin Deniz Deşarjı Tasarım Kriterlerinin Belirlenmesi Projesi" yürütülüyor.

Proje koordinatörü ve OMÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Ardalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karadeniz'deki kirliliğin belirlenmesi, derin deniz deşarj uygulamalarına yönelik envanterin oluşturulması, mevcut tasarım ve verimliliklerinin değerlendirilmesi, uygulanması gereken yeni idari, mali ve teknik kriterlerin belirlenmesi amacıyla çalışma yürüttüklerini söyledi.

Karadeniz'in evsel ve endüstriyel kaynaklı kirlilikler nedeniyle flora ve faunasının her geçen gün fakirleştiğine dikkati çeken Ardalı, söz konusu çalışma ile Karadeniz'deki derin deniz deşarjı uygulamalarına yönelik envanterin ortaya konulacağını, çalışma sonuçlarına göre de bazı değerlendirmeler yapacaklarını belirtti.

Atık suların deniz deşarj sistemleri ile alıcı su ortamında seyreltilmek suretiyle uzaklaştırılmasının dünya genelinde yaygın olarak uygulandığını vurgulayan Prof. Dr. Ardalı, şöyle devam etti:

"Ülkemizdeki su kaynaklarının korunması ve ülke menfaatleri doğrultusunda sürdürülebilir kullanımın sağlanması için istenilen düzeyde arıtma verimi sağlayacak, uygun yatırım ve işletme maliyetine sahip atık su arıtma teknolojilerinin seçilmesi gerekmektedir. Karadeniz, 8 bin 350 kilometre kıyı şeridine sahip, 461 bin kilometrekarelik alanı kapsayan yarı kapalı bir denizdir. Türkiye'den Sakarya, Kızılırmak ve Yeşilırmak, diğer ülkelerden ise Çoruh, Dinyeper, Dinyester, Don ve bütün Doğu ve Orta Avrupa'yı kapsayan Tuna Nehri Karadeniz'e dökülmektedir. Bu akarsulardan gelen evsel ve endüstriyel kaynaklı kirlilikler nedeniyle Karadeniz'in flora ve faunası her geçen gün fakirleşmektedir. Bilimsel ve mühendislik esaslar dikkate alınarak tasarlanan deniz deşarjları, seyrelme ve alıcı ortamın doğal arıtma süreçleri ile kirleticilerin çevre için zararsız seviyelere indirilmesine imkan vermektedir. Bu nedenle derin deniz deşarjı özellikle gelişmekte olan ülkeler için sürdürülebilir arıtma imkanı veren uygun teknoloji durumundadır."

Türkiye'nin coğrafi konumu göz önüne alındığında atık suların deniz deşarjı ile uzaklaştırılmasının büyük önem taşıdığının görüldüğüne dikkati çeken Yüksel Ardalı, üç yanı denizlerle çevrili Türkiye'nin kıyılarında çok sayıda yerleşim merkezinin yer aldığını, bunların hemen hemen hepsinin aynı çevresel sorunlarla karşılaştığını ifade etti.

- Proje, yapılacak diğer çalışmalar için yol gösterici olacak

Ardalı, Türkiye'deki su kaynaklarının korunması ve ülke menfaatleri doğrultusunda sürdürülebilir kullanımın sağlanması için istenilen düzeyde arıtma verimi sağlayacak, uygun yatırım ve işletme maliyetine sahip atık su arıtma teknolojilerinin seçilmesi gerektiğine de işaret ederek, şunları kaydetti:

"Yaklaşık 8 ay önce başladığımız çalışma kapsamında, Karadeniz kıyılarında yapılan tüm evsel ve endüstriyel derin deniz deşarjı uygulamalarının envanterini çıkardık. Pilot olarak seçilmiş 10 evsel ve 2 endüstriyel derin deniz deşarjı sistemi, gerek deşarj hattı öncesi, gerekse deşarjdan sonra denizde yapılan ölçümleri verimlilik açısından inceledik. Ayrıca, derin deniz deşarjı sisteminin deniz altında kalan kısımlarını kamera, dalgıç veya diğer teknik imkanlar ile fiziksel olarak gözlemleyerek, tasarım projesine uygunluğu, boruların hasarlı olup olmadığı gibi hususları araştırdık. Derin deniz deşarjı uygulamalarında su kirliliği ve kontrolü yönetmeliğinde yer alan seyrelme oranlarına uygun sistemlerin tasarlanması ve deniz ortamının oşinografik özellikleri baz alınarak, dağılım ve buna bağlı kirlilik baskısı altında kalabilecek alanların belirlenmesini de hedefliyoruz. Ayrıca dünyada uygulanan modellemeleri de analiz edilerek, ülkemiz için uygulanabilir bir model belirleyeceğiz."

Prof. Dr. Yüksel Ardalı, çalışmanın 3 ay içinde tamamlanacağını, aynı zamanda Türkiye kıyılarında yapılan ve yapılacak diğer derin deniz deşarjları için de yol gösterici olacağını da sözlerine ekledi.


Önceki Haber 

Yorumlar

Yorum Yapın