“Geziciler, Paralelciler ve Bölücüler Bize Karşı Kol Kola Girmişler”

İstanbul’da Ensar Vakfı Olağan Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birbirinden bağımsız gibi, birbirileriyle hiçbir ortak yönü yok gibi gözüken Geziciler, Paralelciler ve Bölücüler, bugün kol kola, el ele, omuz omuza bize karşı ortak bir mücadele yürütüyorlar. Bir araya gelmesi mümkün olmayan kesimler, üst akıldan aldıkları emirle iş birliği yapıyor, aynı hedefe nişan alıyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ensar Vakfı’nın 37’inci Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen, bazı bakan ve milletvekillerinin de hazır bulunduğu programda, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

 

 

 

“NECMETTİN ERBAKAN’I HAYIRLA YÂD EDİYORUM”

Konuşmasına, vakfın olağan genel kurulunun hayırlı olmasını dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1979’dan beri faaliyetlerini yakından takip ettiğini ve bazılarına bizzat katıldığını söylediği vakfa bugüne kadar hizmet etmiş olanlara teşekkür etti ve vakıf bünyesinde çalışıp da ahirete irtihal etmiş olanlara rahmet diledi.

Bu kişilerin arasında bulunan ve vefatının 5’inci sene-i devriyesi olan eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ı da hayırla yâd ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O ömrünü, bu ülkenin ve milletin millî-manevi değerlerine sahip çıkarak yeniden ayağa kalmasına adamış bir dava adamıydı. Onun hayatı zorlu mücadelelerle, fedakârlıklarla, sarsılmaz bir inanç ve azimle dolu bir hayattı. Her geçen gün rahmetli Hocamızın ülkemize yaptığı hizmetlerin önemini, verdiği mücadelenin değerini çok daha iyi anlıyor, çok daha iyi idrak ediyoruz” dedi.

“BU ÜLKENİN DİNDARINA DA DİNSİZİNE DE HİZMET VERDİK”

İmam Hatip Okullarının bugüne gelmesinde Ensar Vakfı’nın gayret ve rolünün olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlığı dönemindeki bir konuşmasında sarf ettiği ‘Dindar nesil yetiştireceğiz’ ifadesi karşısında birilerinin çılgına döndüğünü ve ‘Bir başbakan böyle konuşamaz’ dediğini hatırlattı ve şöyle konuştu: “Niye konuşamayacağımı ben anlayamadım. Ben bir başbakan olarak hedefimi böyle belirlemişim. Ama bu demek değil ki dinsiz olanlara hizmet vermeyeceğiz. Biz bu ülkede dindarına da dinsizine de hizmet verdik, bize hakaret edenlere de hizmet verdik. Orada bir ayrım yok. Ama hedefimiz dindar nesildir. Çünkü biz şunu biliyoruz; ‘bitaraf olan bertaraf olur’. Böyle yürüdük bu yolda.”

Ensar Vakfı bünyesinde farklı alanlarda yürütülen çalışmaları anan ve bunların her birinin yeni bir medeniyet inşasında özenle yerleştirilmiş birer tuğlalar olarak gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İmam Hatip liseleri içinde bazı proje okulların olduğuna işaret etti ve bu okullarla ilgili şu teklifi yaptı: “Bu okullardan seçim yapmak suretiyle bazı profesör, doçent, yardımcı doçent ya da doktorasını yapmış hocalarımız acaba İmam Hatip Okullarına müdür olmazlar mı? Nereden çıktı bu diyebilirsiniz. Geçmişte bu ülkede bunun örnekleri başka okullarda var. Şimdi ben de teklif ediyorum: Hadi bakalım, şimdi bazı profesörlerimiz, doçentlerimiz çıksınlar, ‘Ben varım, İmam Hatip okulunda yöneticilik yapmaya varım.’ desin. İşte reform budur. İnanıyorum ki bu işin başını çekecek hocalarımız Allah’ın izni ile çıkacaktır.”

“BİZE DÜŞEN; DAİMA DOĞRUNUN, HAKKIN, MAZLUMUN YANINDA YER ALMAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hizmetlerde bulunmayı bir bayrak yarışı olarak niteleyerek sıranın şimdi gençlerde olduğunu söyledi ve “Kuran’da bize örnek gösterilen Hazreti Yusuf aleyhi selam ahlakında, Eshab-ı Kehf samimiyetinde bir nesil için hep birlikte çalışmak, 24 saatimize bir saat daha ilave ederek 25’inci saati doldurmak mecburiyetindeyiz” diye konuştu.

Hazreti Adem’in evlatlarından itibaren insanlık tarihinin; doğruyla-yanlışın, hakla-batılın, mazlumla-zalimin mücadelesine şahit olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize düşen, ilahi emre uygun olarak daima doğrunun, hakkın, mazlumun yanında yer almaktır” dedi ve ekledi: “Yaşadığımız coğrafya, bu bakımdan kesintisiz mücadelelere sahne olmuş, dünyanın en kadim ve en zor coğrafyasıdır. Bugün de, sınırlarımızın içinde ve dışında benzer sıkıntıları, farklı biçimlerle yaşamaya devam ediyoruz.”

“BİN YIL SÜRECEK DEDİKLERİ 28 ŞUBAT SÜRECİ HAMDOLSUN BEŞ YILDA KAPANDI”

Yarın yıl dönümü olan 28 Şubat sürecine de vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mahkemelerle, cezaevleriyle, sürgünlerle, “öz yurdunda garip, öz vatanında parya” muamelesiyle karşılaştıklarını hatırlatarak konuşmasında şu değerlendirmelere yer verdi: “Kızlarımız üniversitelere sokulmadı, okullarının kapılarından geri çevrildi. Bütün bunlara rağmen yılmadık, yese kapılmadık, kararlı bir şekilde mücadeleden asla taviz vermeksizin, elden bunu bırakmaksızın yolumuza devam ettik. Sonunda ne oldu? ‘Üzülmeyiniz, mahzun olmayınız, inanıyorsanız muhakkak üstünsünüz’ hakikati gerçekleşti. ‘Bin yıl sürecek’ dedikleri o parantez hamdolsun beş yılda kapandı.”

Türkiye’nin geçen 13 yılının, bir yönüyle, Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hamlesinin sembolü olduğuna işaret eden ve “İmam Hatip liseliler ne anlar bu işten, onlar gitsin cenaze yıkasın diyenlere, bu süreç en güzel cevaptı” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemin, aynı zamanda demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlüklerin kurumsallaştırılması gibi çalışmalar bakımından da en büyük mesafenin kat edildiği dönem olduğunu vurguladı.

Bu ilerlemelere rağmen, darbecilerin, vesayetçilerin, paralel devlet yapılanmasının, bu ülkenin ve milletin değerlerine düşman olanların saldırılarının bitmediğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önce, İstanbul’da Gezi Olayları denilen, park-ağaç bahanesiyle başlatılan ve çok ince planlanmış bir provokasyonla karşımıza çıktılar. Zannetmeyin ki bu İstanbul’da, Türkiye’de planladı; hayır içerisi dışarısı, bu işi beraber planladılar. Birçok yerde bunu gördük. O kadar enteresan ki yurt dışı seyahatlerimizde bunun ipuçlarını bulduk, nereden planlandı bunlar, bunu gördük” ifadelerini kullandı.

“MESELE AĞAÇ DEĞİL DİYEREK NİYETLERİNİ AÇIKÇA ORTAYA KOYDULAR”

Artvin Cerattepe’deki gelişmelere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan şu açıklamaları yaptı: “İşte bakın şimdi de Artvin’de Cerattepe olayı çıktı. Bu geziciler neyse bunlar da ‘yavru geziciler’dir. Bunu da böyle biliniz. Niye? Çünkü bunlar Artvin’de alıştıklarını bulamadılar. Rize’de Trabzon’da, Ordu’da, Giresun’da, Samsun’da bulamadılar, şimdi çılgına döndüler. Onun için şimdi tekrar bu tür adımları atmaya başladılar. Kardeşlerim şunu unutmayın; Hak her zaman galiptir. Görünüşte, üç beş ağacın kesilmesine karşı çıkmak için başlatılan eylemlerde öylesine bir çevre tahribatına kendileri yol açtı ki, ne ifade ettiler, çıktılar, yürüyüşlerde ‘Hala anlamıyor musun, mesele ağaç değil’ diyerek bunu ifade ettiler. Niyetlerini de açıkça ortaya koydular. Milletimizle birlikte sergilediğimiz kararlı duruş sayesinde, bu provokasyon amacına ulaşmadan hızını kesti.”

Daha sonra milletin hayır ve yardım duygularını istismar ederek eğitimden iş hayatına, bürokrasiden siyasete her alana yayılmış habis bir ur gibi büyüyen bir başka yapının, ‘Paralel devlet yapılanması’nın devreye sokulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Bu ihanet çetesi, özellikle güvenlik ve yargı kurumları içinde yuvalanmış, emirleri amirlerinden değil abilerinden, Pensilvanya’dan alan bütün bu militanlar aracılığıyla, bir bürokrasi darbesine teşebbüs ettiler. 17-25 Aralık darbe girişimi olarak ifade ettiğimiz bu saldırıyı da, milletimizin desteğiyle, hamdolsun boşa çıkardık. Bunların bu girişimi, ümmeti parçalama girişimidir, bu adımı attılar. Babayı anneden, yavrularını babadan anneden ayırdılar, bu adımı attılar. Öyleyse buna karşı duruşumuz çok dik olmalı. 30 Mart, 10 Ağustos, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri, hepsini gördük. Hepsinden öte, bölücü terör örgütüyle onları yan yana görmek, onları omuz omuza, sırt sırta görmek, aslında bu işin nereye gittiğini en açık ifadesidir.”

“GEZİCİLER, PARALEL İHANET ÇETESİ VE BÖLÜCÜ ÖRGÜT EN ÇOK GENÇLERİ İSTİSMAR EDİYOR”

Bölücü terör örgütüyle paralel yapıyı sırt sırta gördüğünde kahrolduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dikkat ediniz, birbirinden bağımsız gibi, birbirileriyle hiçbir ortak yönü yok gibi gözüken Geziciler, Paralelciler ve Bölücüler, bugün kol kola, el ele, omuz omuza bize karşı ortak bir mücadele yürütüyorlar. Bir araya gelmesi mümkün olmayan kesimler, üst akıldan aldıkları emirle iş birliği yapıyor, aynı hedefe nişan alıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gezicilerin paralel ihanet çetesinin ve bölücü terör örgütünün en çok gençleri istismar ettiğine dikkat çekti ve bu örgütleri maşa olarak kullananların, gençlerin hayallerini, geleceklerini çalarak kendilerine bir istikbal inşa etmenin çabası içinde olduklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Paralel yapının üst yönetimindekiler, birer ikişer yurt dışına kaçıp kendilerine yeni ve müreffeh hayatlar kurarlarken; zihinlerini iğfal ettikleri, afyonladıkları gençlerin savrulmasını zerre kadar umursamıyorlar. Aynı şekilde terör örgütünün arkasındaki baronlara bakıyoruz; Cizre’de, Sur’da, İdil’de, Kandil’de ve daha birçok izbe köşede Kürt gençlerini ölüme iterlerken, kendileri hizmetlerinin bedelini tahsil etmenin peşindeler. Bu yapıların tamamı, gençlerin kanları, canları ve heyecanları üzerinden kendilerine ikbal kurmaya çalışan kan tüccarlarıdır. Yitip giden gençlerin, gözü yaşlı ana-babaların, yürekleri acıyla dağlanan kardeşlerin bunların gözünde hiçbir değeri yoktur.”

“TARİH, HAKKA VE HAKİKATE BAŞKALDIRANLARIN İBRETLİK HİKÂYELERİYLE DOLU”

Gençleri, medeniyetlerini ihya gayretinin, kültürlerine, tarihlerine sahip çıkmanın, Yeni Türkiye’nin inşasında yer almanın çabası içinde görmek istediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bir tek evladımızın dahi hayatı, bizim ihmalimiz, bizim eksiğimiz yüzünden, paralel örgüt veya bölücü terör örgütün çarkları içinde heder olursa, inanın bana, bunun vebalini bir kenara itemez, atamaz, altından da kalkamayız” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda en büyük görevin, başta Ensar Vakfı olmak üzere, değerlerimizi yeni nesillere aktarmayı kendisine misyon olarak belirlemiş vakıflara, derneklere ve onların mensuplarına düştüğünü de sözlerine ekledi.

Tarihin, kendini yenilmez sanan zalimlerin, körü körüne kendisine bağladığı insanlara güvenerek hakka ve hakikate başkaldıranların ibretlik hikâyeleriyle dolu olduğunun unutulmaması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şu cümlelerle devam etti: “Yarının Türkiye’sinde, inanın bana, ne paralel örgütün esamisi okunacak, ne bölücü terör örgütü olacak, ne de bugün bize karşı envai çeşit Bizans oyunu çevirenler olacak. Çünkü yarının Türkiye’sinde sizler olacaksınız, sizlerin izinden giden yeni nesiller olacak. Bakınız, bu millet dün İmam Hatip okullarını kapatanları gönlünden ve defterinden sildi. Ama bu okullara hayat verenler, işte bugün burada olduğu gibi, milletimiz tarafından baş tacı ediliyor, el üstünde tutuluyor. Aynı şekilde, bugün yaşadıklarımız karşısında istikametini şaşırmayan, eğilip-bükülmeyen, hak bildiği yolda kararlılıkla yürümeye devam eden herkes, yarın milletimizin gönlündeki şerefli yerini alacaktır. Anadolu’daki ilk imam hatip okullarının kuruluş hikâyelerini şöyle bir araştırın, her birinin gerisinde medeniyetimizin yeniden ihyası için verilen samimi bir mücadelenin izlerini bulacaksınız. Bugün ülkemizin içinde ve başta Suriye olmak üzere bölgemizde, hatta dünya çapında yürüttüğümüz mücadelenin anlamının, ileride çok daha iyi anlaşılacağına inanıyorum. Niyet hayır, akıbet hayır diyoruz.”

BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE HDP’Lİ VEKİLLERİN AÇIKLAMALARI

Konuşmasının son bölümünde, “Dün gece, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bütçe görüşmelerinde, bölücü terör örgütünün kölesi haline dönüşmüş bir partinin mensupları, yine şahsıma dil uzattılar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Aslında ben Parlamento’da değilim. Neden böyle her oturumda Cumhurbaşkanına saldırırlar anlamakta zorlanıyorum. Bu kişiler, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin inşasından başlayıp, şahsımın 3 milyar dolar parası olduğunu iftirasına varan birtakım hezeyanlarla Meclis kürsüsünü kirletmişler. Sağ olsun, arkadaşlarımız gereken cevapları verdiler. Fakat ben burada bu büyük iftirayı atan o alçaklara diyorum ki, hukukta bir kaide var: Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. Yasal haklarım saklıdır, haklarında manevi tazminat davası açılacaktır. Siz bir defa bunu ispatlamakla mükellefsiniz.”

Daha önce bu tür iftiraları atanların olduğunu, ancak ispat edemediklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Ana muhalefetin başındaki zata da ‘İspat edeceksin, etmezsen alçaksın’ dedim. Ama edemediler. Olmayan şey ispat edilmez ki, olan şey ispat edilir. Şimdi bunu bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum: Milletimiz bu tartışmaya bakıyor ve ortada iki taraf görüyor. Bir yanda, 1994’ten itibaren İstanbul’a, 2003’ten itibaren tüm Türkiye’ye eşi benzeri görülmemiş hizmetler getirmiş bir siyasetçi ve siyasi anlayış var. Diğer tarafta ise, ülkenin ve milletin hayrına tek bir hizmetleri olmadığı gibi, bölücü terör örgütünün etekleri altına girerek, Türkiye’yi yangın yerine çevirmeye çalışan bir başka anlayış ve onun aktörleri mevcut. Belediyelerin iş makinalarıyla Güneydoğu Anadolu’daki il ve ilçeleri çukurlarla, hendeklerle baktığınız zaman tiksinilecek hale getirenler kim? Sizsiniz siz. Bütün Güneydoğu’yu dolaşın orada sadece rezalet, sefalet ve felaket görürsünüz. Bunları neyle yaptınız? Belediyelerin iş makinaları ile yaptınız. İşte şimdi silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, köy korucularımız, bunların üzerin üzerine gidiyor. Sonuna kadar da gideceğiz ve bu iş bitti diye bırakmak yok. Kentsel dönüşüm projeleri ile de buraları yeniden ihya edeceğiz. İnşallah yeni özgün ve modern projelerle buralarda bir dönüşüm, değişim yapacağız. Van depreminden sonra Van’ı nasıl bugünkü hale getirdiysek buraları da inşallah o hale dönüştüreceğiz.”

MECLİSTE BEKLEYEN DOKUNULMAZLIK FEZLEKELERİ

Meclis’teki siyasetçi görünümlü terör örgütü yandaşlarının, bölge halkı nezdinde de hiçbir itibar ve karşılığının kalmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu açıklamalarla tamamladı: “Çarşamba günü Muhtarlar Toplantısı’nda ifade ettim: Artık Parlamento milletin beklentilerine cevap vermelidir. Fezlekeleri yürürlüğe koymak suretiyle artık bunların sığındıkları dokunulmazlığa gereğini yapmalı ve bunlar da artık yargıda gereken muameleyi, süreci görmelidir. İnsanlar, kendilerini Meclis’te temsil için görev verdiği vekillerin terör örgütüne milis yazılmasının, siyaseten birer canlı bomba gibi hareket etmesinin hesabını bunlardan sormak için sabırsızlanıyor. İşte Meclis’teki oturumları izliyorsunuz, bir milletvekili gibi değil, yanlarında çalıştırdıkları elemanlarına varıncaya kadar hepsi Kandil’in talimatıyla gelen listeler. Burada meselenin üzerinde uzun uzun durarak, onlara asla hak etmedikleri bir muhataplık imkânı sağlayacak değilim. Çünkü biz ‘eşref-i mahlukat’ı muhatap alırız, ‘esfel-i safilin’i değil.”


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın