OSMANLI HANEDANINA SAYGISIZLIK BAŞKA BİR AMACA MI HİZMET EDİYOR

OSMANLI HANEDANINA SAYGISIZLIK BAŞKA BİR AMACA MI HİZMET EDİYOR

OSMANLI HANEDANINA SAYGISIZLIK BAŞKA BİR AMACA MI HİZMET EDİYOR

     Dikkat çekmek istediğim nokta şurası; hanedandan bir kısım kişiler dedelerinden kalan mirasla ilgili dava açmışlardı. Bu dava pek çok kişi tarafından dillerine pelesenk edildi. Konuyu anlamadan dinlemeden sırf bunlar Osmanlı hanedanı üyesi diye başladılar hakarete, küfürlere… ilginç nokta dava eski ama küfürler yeni ahlaksızlık yeni acaba niye?

          Bu cahillerin çoğu; Osmanlı topraklarından miras kalmışta bu hanedan üyeleri ondan pay istiyorlar zannediyor. Tamam herhangi bir konu hakkında cahil olabilirsiniz ama akılsız olmak farklı bir şeydir. Bir konuda cahilliğin varsa ve öğrenmek istiyorsan araştırırsın öğrenirsin ondan sonra saygı çerçevesinde konuşursun. Ama öyle bir niyetlerinin olmadığı ağızlarından (yazılarından) akan salyadan belli. Acaba neden?

          Konunun özü şudur. Padişahların kendilerine ait mal varlıkları da vardı. Hatta bu konuda daha şehzadeliğinin başlarında ticari hayata atılan sultan II. Abdulhamit hanın hatırı sayılır bir mal varlığı vardı. Ayrıca Abdulhamit han o kadar zeki idi ki olur savaş olur da topraklar elden gidebilir diye özellikle petrol tespit edilen bazı yerleri şahsi servetiyle satın almış ve tapularını da saklıyordu. Çok küçük bir arsanın bir tapusunu bir hizmetçisine hediye ettiğini o hizmetçisinin torununun o bölgelerde petrolden pay aldığı ve Avrupa’da altın kaplama araba ile gezdiği pek çok kişinin malumudur. Şimdi bir uşağın torunu dedesinin padişahtan aldığı ufak bir hediyeden yararlanacak ama padişah torunu kendi dedesinin şahsi mirasına sahip çıkmaya çalışında küfür edilip kovalanacak bu hangi ahlaka, hangi vicdana, hangi örf adete, yada hangi hukuka sığar. Kaldı ki pekçok hanedan üyeleri o haklarını bile kullanmadılar. Olay bu kadar açıkken bu afgurmaların başka bir sebebi mi var?

     İnsanda(!) biraz utanma olur.

Bugün İngiltere’de sen bir hanedanın bir üyesine bir laf söyle bakalım ne oluyor. O piyasada özgürlük lafazanlıkları yapanlar gitsinler de İngiliz kraliyet ailesinden birine o Osmanlı hanedanına ettikleri laflardan birini etsinler de görelim yerse tabi…

    Vahdettin han sürgüne zorlanınca saraydan giderken hiçbir şey almıyor ki sadece kaşıkçı elması yada herhangi bir değerli ufak  parça yedi sülalesine bakacak değeri olan pek çok parça var o müzede. Hatta yaveri giderken kendisine ve diğer padişahlara hediye edilen birkaç parça değerli eşya getiriyor ve diyor ki: “sultanım tamam müzeden bir şey almıyorsunuz ama bunlar sizindir. Size ve dedelerinize hediye edilen birkaç parça değerli eşya hiç olmazsa bunları alın”

Bu öneri karşısında cevap müthiş! Ne diyor sultan Vahdettin:

“Hayır almam çünkü her ne kadar onlar bize hediye edilmiş olsada ben yada dedelerim padişah olduğumuz için hediye edilmiştir. Dolayısı ile o hediyeler bize değil padişahlığını yaptığımız millete aittir”

Peki daha sonra ne oldu? O sultanın ölünce tabutuna haciz konuldu. Daha nice hanedan üyeleri yokluk içinde öldüler. Hiçbir zaman ülkelerine ihanet etmediler ülke aleyhinde konuşmadılar.

Tüm bunlardan sonra bazı hanedan üyelerinin kendi dedelerinin şahsi mirası için dava açmaları ve hukuki yoldan hak aramaya çalışmaları neden birilerine dokunuyor (en hafif ifade ile) kendi dedelerinden kalan bir mirasın peşine kendileri düşmezmiydi acaba heleki onlara küfür etme hakkını nerden buluyorlar? Acaba amaç başkamı?

Bazıları yüzlerine tükürülecek halde ama tükürüğe bile yazık olur diyesi geliyor insanın…

Ancak bu noktada biran duraklıyorum. Bu davalar eski olmasına rağmen neden saldırılar bu kadar yeni ve son günlerde olan kapalılara karşı saldırmalar. Hepsini birleştirdiğimizde daha bazı parçaların eksik olduğunu görüyoruz.

Şöyle ki,

2010 yılında ilk baskısı yapılan daha sonra bazı değişikliklerle 2015 yılında ikinci baskısı yapılan bir kitabımdan bir okurumun göstermesi ile bir bölüm okuyorum. Kitabın o kısmını 2008 yılında askerde iken yazmıştım. Ergenekon davası sürerken ve general alımları henüz başlamışken. İşte o günlerde böyle bir operasyon yapılırken aslında suçsuz olan pekçok kişinin de asıl suçluların arasına konulabileceğini bu sayede başka bir yapılanmanın daha sağlam bir şekilde orduya yerleşebileceğini   daha sonra sivillerin de hedef alınacağı bir darbe girişimi olabileceğini o roman içindeki bir kurguda yazmıştım. (merak edenler toplum mühendisi siya şifreler çözülüyor kitabından okuyabilir.) Ancak yazının içeriğinde darbe girişimi öncesi kapalılara açıkların ve açıklara kapalıların saldırdığı olayların tertip edileceği kurguları da vardı. Bu kurgular  toplumu germeye sebep olacak hemen her kesimden öncü kişilere suikast ve yine toplumu germeye sebep olacak her türlü ifadeyi kapsamaktı idi. (tıpkı 12 eylül öncesi yapılanlara benzer şeyler.)

Maalesef ki bu hanedan üyelerine saldırmalar tıpkı bir açığın kapalıya yada bir kapalının açığa saldırması gibi toplumu germeye sebebiyet veriyor. Çünkü yapanlar istese de istemese de bu olaylar kutuplaşmanın artmasına sebep oluyor. Zaten maşa sahiplerinin amacı bu ve bu insanlar bilerek yada bilmeyerek o amaca hizmet ediyor. Bu noktada ister açık olsun, ister kapalı, ister evetçi olsun ister hayırcı toplumu germeye sebep olan her hareket, her sözün aslında kime hizmet ettiği unutulmamalıdır.

     Şu an ihtiyacımız olan son şey toplumun kutuplaşmasıdır. Bu sebeple bu kutuplaşmaya çanak tutanlar dikkatle irdelenmelidir.


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın