Özel Zevkler Arasına...!

 


Çaykur Rizespor, düşme hattındaki kritik maçta evinde Akhisarspor’u geriye düşmesine rağmen son 20 dakika içinde bulduğu 3 gol ile rakibini devirirken, haftalar sonra ligin dibinden demir alarak yoluna devam etti.

Geçen hafta kazanılan Kasımpaşa maçının bir anlam kazanması adına oynadığımız Akhisarspor maçı tabiri caize altı puanlık maçlar sınıfına giriyordu. Yeşil – mavili takım, taraftar desteği altında başladığı maçın ilk yarısında bana göre çok tutuk bir görüntü verdi. Özellikle savunmanın çıkış toplarında yaptığı basit hatalar 15’de korner ’den kör kurşun misali golü kalemize görmemize neden oldu.

Akhisar takımının yeni stoperi bence kaliteli. Kırmızıyı görene kadar bizim Vedat’ı hem havadan hem de yerden dövdü ama Vedat’ın imdadına takım arkadaşı Samu yetişti. Bosnalı oyuncunun gaddarca Samudio’ya attığı tekme ve gördüğü kırmızı kart maçın ilk kırılma anıydı.

İlk devre bir kişi eksik rakibe karşı panik bir futbol oynayan Rizespor, az kalsın bir kişi eksik rakibinden 2. Golü de kalesinde görüyordu. Özellikle kaleci Gökhan’ın elinden kaçırdığı yan top sonrası, çizgiden Vedat’ın ölümcül müdahalesi bu maçın ikinci kırılma noktası olarak not düşelim.

Okan Hoca’dan maçın ikinci devresinde önemli iki hamle geldi. Nakoulma ve yeni sol bek Melnjak bir kişi eksik oynayan takımlara karşı kanat organizasyonları nasıl yapılır dersini verdi bize. İlk maçında güzel bir gol atan Hırvat sol bek tüpün gazını açarken, kibriti çakmak ise Vedat’a düşüyordu. İki dakika içinde bulduğu bu gollerle rakibinin sırtını taraftarının verdiği büyük destek altında yere getiren yeşil – mavili takımda son sözü Nakoulma söyledi ve Akhisar takımının hocası Cihat Arslan, tribünden havlu atmak zorunda kaldı. Tabi burada Okan hoca ne kadar taktiksel dokunuşlarla maçı kendi hanesine çevirirken, meslektaşı Cihat hocanın özellikle ileride top tutan Manu’yu oyundan alması bizim adımıza olumlu bir başka kırılma noktası oluyordu.

Yukarda yazdıklarım dün oynanan maçın hikayesinden bir bölüm.

Yıllardır bu satırlardan bas bas ne yazıyordum? Kalite,kalite, kalite

Bana göre Okan Buruk, bu takımın son 10 yılda transfer döneminde yapmadığı kaliteli oyuncuları 10 günde takıma kazandırdı.

Küme düşülen sezonda Edomwonyi ve Nosa ikilisine bu takım keş para 2.500 bin Avro bedel ödedi. Ne verdi ikisi? Koskoca bir sıfır..

Yine bu sezon yapılan transferler Umar Amuni dışında şimdi neredeler? Bundan önce yapılan transfer dönemlerinde o koltukta oturan görevli, yani transferlere yön verecek olan kişinin salt mesleği teknik direktörlük olmalı. Bunu biraz daha açayım size.

Bir teknik adamı seçerken, o kişinin “adamlığına” bakın. Maalesef bu takımın teknik direktörlük görevini geçmiş dönemde yapanların çoğu, mesleklerinin dışında parayı bulduklarında; Müteahhitlik yapar, arsa takibi yapar, inşaat, bayilik, menajerlik yapar, özel zevkleri arasında kumar ve gece hayatını eklerse o hocadan sen saha içinde hiçbir şey alamasın. Tam tersi transferde yetkiyi verdiğin zaman senin yani o kulübün anasını beller…!

Bizde yıllardır durum buydu. Yani futbol aklı yoktu bize. O göreve getirilenler hem iş takibi yapacak, hem de sana kaliteli oyuncuyu ucuza alacak? Yok böyle bir dünya. Yıllardır bu paralar üç beş kişiye peşkeş çekildi. Bu kulüp böyle soyuldu.

Okan Buruk ve ekibi, devre arası transferde 15 gün içinde 7 oyuncuyu kadroya kattı. Alınan 7 oyuncunun maliyeti Edonwonyi ve Nosa ile eş değer! Bu transferler içinde sadece bir isimden bahsedeyim ve noktayı koyayım. Bu hafta lisansı çıkacak olan bana göre yapılan transferler içinde en faydalı olacağını düşündüğüm Azubike’nin bonservis maliyeti sadece ve sedace 50 bin Avro! Bu takım eskilerden 3 – 0 mağlup duruma düştüğü maçta dönemin hocası tarafından oyuna son dakika sokulan ve maç başı ekstra 10 bin Avro daha alan Holosko’yu da gördü, yine bu sezon maç başı ekstra 5 Bin avro alan ve Trabzonspor maçına oyuna girerek 3 gol kalesine gören Ujkani transferini ’de gördü. Bilmem ne demek istediğimi anladınız siz..


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın

Benzer Haberler