Rize’nin önemli yayın organlarından Kaçkar Televizyon Kanalı ortaklarından Adnan Onay’dan Çaykur eski Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’na tepki; ‘’ 2 yıl sonra ortaya çıkıp yaptığı yanlış icraatları savunup onu bunu suçlayarak kendini temize çıkarmaya kalkan birine neden cevap verilsin ki?’’
Sosyal medya hesabı üzerinden düşüncelerini kaleme alan Onay, Sütlüoğlu’nun Çaykur Genel Müdürlüğü döneminde keyfi uygulamalar, savurganlık ve yanlış politikalar nedeniyle bizatihi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevi bırakmasını istemesi üzerine istifa etmek zorunda kaldığını belirterek; ‘’Suçladıklarının Sütlüoğlu'nun eleştirilerine cevap vereceğini sanmıyorum. Çünkü istifa ettirilirken söyleyecek hiçbir sözü olmayan, ancak 2 yıl sonra ortaya çıkıp yaptığı yanlış icraatları savunup onu bunu suçlayarak kendini temize çıkarmaya kalkan birine neden cevap verilsin ki?’’ dedi.
Çaykur'u gavur malı gibi kullanan, kullanmış olanlardan bu dünyada hesap sorulmazsa da Allah’ın elbet hesap gününde hesabını soracağını dile getiren Onay, İMDAT SÜTLÜOĞLU'nun görev yaptığı dönemlerle ilgili Çaytaş, Didi, Paketleme, depolarda çürüyen hassas! teraziler, lüks makam aracı, reklam bedelleri, promosyonlar, kaybolan tonlarca çay, onlarca yurt dışı gezisi, makama özel asansör, banka kredileri depolarda vasfını kaybetmiş stok çaylar vs. ile ilgili çeşitli iddialar gündeme geldiğini ve bunların bir çoğu bazı basın yayın organlarında yer aldığını, bazılarının da devlet raporlarına girdiğini kaydetti.
Çaykur Genel Müdürünün görevinin bölgeye alternatif ürün getirmek olmadığını, görevinin çayın geleceğini teminat altına almak, ürünün değerini yükseltmek, kurumu kâra geçirmek için uğraşmak olduğunu ve bunları bir yana bırakıp kurumları batıranların bu tür arayışlarının iyi niyetli olduğunu düşünmenin safdillik olduğunu belirten Onay,
Açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi;
‘’Sütlüoğlu'nun basın toplantısında bulunan bazı basın mensupları açıklamaları canlı olarak yayınladılar.
Görev yaptığı dönemler itibarıyla bugünkü rakamlarla 100 milyonu aşkın reklam ve çeşitli isim altındaki giderlerden basın toplantısına katılanlarının ne derece yararlandığını bilmiyorum. Ancak, burada bulunanların Sütlüoğlu'nun geçmişteki icraatları hakkında basında yer almış, bahsettiğim konularla ilgili hiç olmazsa bir iki soru sormaları beklenirdi. Demek ki akıllarına gelmemiş!
Bu yazıyı Sütlüoğlu'nun açıklamalarının doğruluğu-yanlışlığını ortaya çıkarmak için yazmıyorum. Yazmamdaki asıl neden, hala bölge halkına bir umut diye sunduğu ve bu pembe tabloya kanan birilerinin hemen harekete geçip yazılar döşediği, şimdiki yetkilileri suçladığı STEVİA ürünü ve fabrikasıyla ilgili.
Sütlüoğlu, steviayı incelemek için Arjantin'e gittiğini bu ürünün Rize'de yetiştirilebileceğine kanaat getirip, Rize'de bunun fabrikasını kurmaya karar verdiklerini belirtiyor. Yani bu ürünün Rize'de yetişip yetişmeyeceği, fabrikasının işleyip işlemeyeceği konusunda hiçbir bilimsel araştırma yapmaya gerek görmeden kendisi buna karar vermiş!
Şimdiki iddasına göre de, bu ürün Rize'de alternatif bir ürün olacakmış, bir dönümden dört ton ürün elde ediliyormuş ve her yere dikilebiliyormuş, (bugünkü parayla 30 milyonu harcamayla kurulmuş olup çöpe atılan) fabrikası da üç yılda kendini amorti edebilecekmiş!
Bu hikayeyi dinleyince bu ürünü araştıran biri olarak işin gerçeğini yazmak gerekir diye düşündüm.
Yorum Yapın