KUPAYLA BAŞLADILAR ÇALKANTILI BİTİRDİLER! (2)

Sezonun öyküsünün ikinci devresinde kaldığımız yerden devam ediyoruz..

 

 

 

Ç.Rizespor bir haftalık devre arası molası ardından Antalya Belek’te top başı yaptı. Yeşil-mavili takımın beş yıldızlı kamp yaptığı oteli aylar önce dönemin teknik patronu Mehmet Özdilek tarafından onaylanmıştı. Öyle ki otel sadece Rizespor’a kapatılmış yeşil-mavili kafile için kuş sütü bile uzak doğudan getirilmişti.

 

Kime niyet, kime kısmet düşüncesi altında Mehmet Özdilek yeni takımı Erciyesspor ile aynı bölgede bir başka otelde kamp yaparken, Ç.Rizespor yeni teknik direktörü Hikmet Karaman’ın gözetimi altında çalışmalara koyulmuştu. Bu arada kampa gidip, çalışmaları yakından takip eden ben, Alihan ve Togay onlar kadar şanslı değildik. Bize ayrılan yol üstü umumi evi andıran otelde bin bir güçlükle konakladık ve açıkça aç kaldık ve en önemlisi geceleri üşüdük. Son derece sağlıksız çalışma şartları altında haberlerimizi yazdık. Rize basınına verilen değeri bizim için tesisin yanında yıllar önce yapılan ve köpek kulübesini andıran çalışma yeri neyse, Antalya kampında da aynı şartlarda bir nevi sürgünde bize aynı değer verildi. Her fırsatta kurumsallaşma kelimesini ağzından düşürmeyen yönetim kendilerine kral, üç misafir  basın emekçisine ise tavuk kümesini andıran bir yerde konaklamasını ve o zor şartlarda işlerini yapmasını bir kez daha vicdanlarına bırakarak kamp izlenimlerimle devam ediyorum.

 

 

 

Antalya kampı ilk başlarda teknik kadro, yönetim ve Bakan Hasan Kemal Yardımcı üçgeni altında geçti.

 

Hikmet Karaman ve Bakan Yardımcı bastırıyor; Transfer, transfer, transfer..

 

Başkan ve Koray bey cevap veriyor; Gerek yok, gerek yok, gerek yok.. En fazla iki nokta transfer ile bizi bu işi götürürüz…

 

Hikmet hoca idmana çıkmıyor, gelen rapor hastaymış..

 

Hikmet hoca bu, boş durur mu? Hasta, hasta soluğu Avrupa’da alıyor.. Orada şu oyuncu var, burada iyi bir santrafor var, illa stoper de Mustafa Yumlu olsun…

 

Metin Başkan randevu verdi üçümüze.. Akşam 10’da başlayan söyleşi gece 2’de bitti..

 

 

Neler dedi, neler..

 

Rizespor bizim için ufak proje dedi. Rize halkı ufak fotoğrafa bakmasın dedi, kafalarını kaldırsın büyük resime baksınlar dedi. Akıl, parada daha önemli dedi. Biz Rizeliye akıl vermeye geldik dedi. Biz düşmeyiz dedi, sezon sonu sürpriz bir takım küme düşer dedi.. Rize’nin bir şeyleri aşması gerekiyor dedi. Her el ele tutuşanın sex objesi olmayacağını savundu. Üniversite ile Rize kabuk değiştiriyor dedi, bu bir sosyal projedir dedi..

 

Gündüz kuşağında saha içinde konuştuğum Koray bey ise; Bizim transferlerimiz ikinci devre içerden olacak dedi. Bak göreceksin Selim.. Eren, Sercan, ludovic bunlar patlayacak dedi. Giden Mehmet hocayı yere göğe sığdıramadı” adam gibi adam” dedi. Bir kuruş tazminat almadı bizden, dedi..

 

Ç.Rizespor, Antalya kampından direk İstanbul’a Galatasaray maçına uçtu. Bir çok eksik oyuncusu yüzünden Hikmet hoca Stoper Orhan, Koray ve Ludovic üçlüsünden oluşturdu. Arena’da skora değil de, bir ara oyuna ortak olduk. Ne var ki fatura maç sonu kramponlara kesildi. Hikmet hoca;” Orhan’ın ayağı kaymazsa gol yemeyiz “ cümlesi ile biten maç ve Ankara deplasmanı.

 

 

 

Gençlerbirliği maçı Rizespor için olmazsa olmazlarındandı ve öylede oldu. Özellikle yeni transfer Obri döktürdü, Sercan Kaya’da yeniden ayağa kalktı. Ev sahibi takım da Gossa yaptığı hareketle Ç.Rizespor’un işini erkenden kolaylaştırdı ve yıllar sonra Ankara’dan üç altın puan ile Rize’ye döndük.

 

Atmaca, bir kez daha deplasman maçından aldığı galibiyetle kendi geldi, artık seri zamanı dediğimizde iç sahada peş peşe oynanan Beşiktaş ve Mersin maçları aslında kazın ayağının hiçte öyle olmadığını bize gösteriyordu. İçerde iki maçtan sıfır çekerek Bursa deplasman maçı öncesi kara bulutlar altında maça çıktık. Buna birde Hikmet hocanın defanssa üçlü fantezi ile başlaması karşılaşmanın ilk devresi bitmeden tamam” pes” ediyorum demesi ile eş değerdi. İkinci devre Ç.Rizespor , Bursaspor’u oynadığı futbol ile esir aldı. Plakada Kwekue eşitliği sağladı, daha sonra penaltı atışını dışarı atarak saç baş yoldurdu. Maçın son dakikasında Sercan Kaya çok müsait pozisyonda kaleci Harun’a takıldığında zor deplasmandan bir puan değil, iki puan bırakarak Rize’ye dönüyorduk.

 

İç sahada galibiyet yüzü göremeyen Ç.Rizespor, Eses maçı öncesi Rize basını olarak “iş başa düştü, doğru Necati hocanın yanına” dedik. Nefesi kuvvetli Necati hoca mübarek Cuma günü geldi statta okudu, üfledi… Eses maçı beklenenden kolay geçti, şip şak 3-0…

 

Bir hafta sonra Balıkesir deplasmanında Ç.Rizespor gitti, geldi… 2-0 geriye düştüğü karşılaşmada yeşil-maviiler pes etmeyerek 2-2’yi buldu. Maç sonu bu bir puanı "kuyumcuya götürseler" ne kadar değerli olduğunu o zaman anlaşılırdı, hesabı..

 

Yeşil-mavili takımda taşlar yavaş yavaş rayına otururken, gemide rotayı bulmuştu. İçerde Sivas maçı tam bir Avrupai maç oldu. İki takımda taraftarların gözlerinde oluşan "çapakları sildi" diyebiliriz. Eskişehir takımından sonra Sivasspor’dan da aldığımız 6 puan işte” tulum böyle yapılır” dedirtiyordu.

 

 

 

Bir sonraki hafta sucuk, ekmek promosyonu altında en yakın rakibi Erciyes’i Kayseri’de net bir skor ile geçen Ç.Rizespor;” artık bu iş burada bitti, hedef gelecek sezon” diyordu.

 

 

 

Futbolda rehavet çok kötü bir alışkanlık. Sırasıyla oynanan Fener, Başakşehir, Kasımpaşa, Karabük ve Trabzon maçlarından sıfır çeken Ç.Rizespor yeniden yoğun bakım ünitesinde "hemşire kontrolü" altında giriş yaptı.

 

 

 

Uzman doktor ve hemşire hastaya;” Tamam bir şeyin yok ama… Bir süre burada kalacaksın.. Sen kendine iyi bakmadın. Bak şimdi yan tarafta can çekişen diğer üç hasta Karabük, Erciyes ve Balıkesir’in gözü senin üzerinde. Hafiften onlar toparlandı. Kapıda bekleyen Azrail senide listesine ekledi. Şimdi sen Gaziantep deplasman maçına çıkacaksın. O maç öncesi sana marbetizim ilaçını yazıyorum. Marbetli sana gereken aşıyı Antep’te yapar. Sakın tedaviye cevap vermemezlik yapma” uyarısında bulunuyorlardı…

 

 

 

Kamil Ocak’ta kritik bir galibiyet alarak Rize’ye dönen Ç.Rizespor , evinde Akhisar Belediye takımına karşı bu sene bir kez daha içerde dışarda tulum yaparak fişi tamamen çekmeyi başarıyordu. Son iki hafta Konya ve G.Saray maçları gazoz niyetine olsa da son dakikalarda kaçan galibiyetler "nazar boncuğu" olarak kayda düşüyordu.

 

İşte böyle bir sezonun öyküsü.. Kupayla başladı, çok sancılar altında çalkantılı bir şekilde bitti.

 

Bu filmi aslında ben sezonun ilk haftası yazdığım yazıda vizyona sunmuştum.

 

Ç.Rizespor yeni sezonda kabuk değiştirmesi gerekiyor. Bir çok dalda devrim yapması şart. Tesis ve alt yapı çok hantal. Başkan Kalkavan, Rizespor bizim için sosyal bir projedir demişti. Unutmayın sosyal projenin en önemli ayağı iletişimden geçer. Rize halkı ile iç içe olun. Rizelinin iki yönü vardır. "Biri baba yüzü, diğeri ana yüreği". Baba yüzü biraz sert olabilir ama ana yüreği yufkadır. Birde Rizeliye dokunun, onların ana yüreğine inin. İşte o zaman o stat ful yapar helede transferler istenilen kıvamda olursa bu işin kreması olur..

 

HABER & ANALİZ: SELİM DENİZALP


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın