Erdoğan'dan FETÖ'nün ’14 Ağustos’ tehdidine tarihi cevap...

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sayın Kılıçdaroğlu’nun da orada olmasını istiyorum”
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
- “Ben daha önce tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet dediğim bu takıma birileri ‘cemaat’ diyor. Bunların cemaatle alakası yok, diğer cemaatlere hakaret olur. Bunlar tam bir terör örgütüdür”
- “Daha noktayı koymuş değiliz, bu bir virgüldür. Rehavet, gevşemek yok. Bu kanser hücresi farklı, bu virüs her yere sirayet etmiş vaziyette. Bunu tamamıyla temizlemek zorundayız”
- "Amerika’yı da ele geçirecekler, öyle diyorlar. Bunu da ‘oraya yerleşmek suretiyle işte oradan bu işi yönetiyoruz.’ Hava bu. Bu bakımdan sadece itikadi olarak değil, milli olarak da sapkın bir örgütle karşı karşıyayız"
- “Sayın Bahçeli’nin bu davete icabeti haberini aldık sağolsunlar, varolsunlar. Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun da orada olmasını istiyorum. Bir heyetle orada olacaklarını açıklamışlar. Öyle zannediyorum ki durumu yeniden gözden geçirir ve pazar günü orada olma kararını verirler”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazar günü yapılacak olan Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne MHP lideri Devlet Bahçeli’nin katılacağını açıkladığını, Kılıçdaroğlu’nun da orada olmasını istediğini belirterek, aldığı kararı yeniden gözden geçirmesini beklediğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen oda ve borsa başkanları istişare toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazar günü İstanbul Yenikapı’da yapılacak olan Demokrasi ve Şehitler Mitingi için AK Parti, CHP ve MHP genel başkanlarını davet ettiğini, Devlet Bahçeli’nin bu davete icabet edeceğini açıkladığını belirterek, CHP’nin bir heyet ile mitinge katılacağını açıklamasına rağmen Kılıçdaroğlu'nun bu kararını yeniden gözden geçirerek orada olmasını istedi.

“Elhamdülillah millet arkamızdan yürüdü ve bizi yalnız bırakmadı”
Türkiye’nin hain girişimi 238 evladının şehadeti, 2 bin 197 evladının da yaralanmasıyla geride bıraktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlere rahmet diledi. “Aslında biz ülke ve millet olarak darbelerle, darbe girişimleriyle, terör eylemleriyle, ihanetlerle ilk defa karşılaşmıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 93 yıllık cumhuriyet tarihinde 2 darbeye, çok sayıda girişime, muhtıralara, ASALA’dan PKK’ya, DHKP-C’den DEAŞ’a kadar pek çok terör örgütünün eylemlerine maruz kalındığını belirtti. Erdoğan, “Siyasi, ekonomik, kültürel, diplomatik ihanetleri, ihanet girişimlerini saymıyorum bile. Burada sorulması gereken soru şu; bu ülke ve bu millet niçin bu kadar çok saldırıya maruz kalıyor? Elbette bizim dışımızdaki ülkelerin de hepsinin sütliman olduğunu, oralarda her şeyin güllük gülistanlık olduğunu söylemiyorum. Her devletin, her toplumun kendine göre sıkıntıları, sancıları var. Ama biz neredeyse onların tamamının yaşadığı kadar sıkıntıyı tek başımıza göğüslemek zorunda kalıyoruz. Dikkat ediniz, bugün dünyada dış kaynaklı terör eylemlerine maruz kalan ülkeler yok mu? Var. Kendi topraklarındaki bir takım grupların yol açtığı terör sorunuyla uğraşan ülkeler yok mu? Var. Darbelere, darbe girişimlerine maruz kalan ülkeler yok mu? Var. Sığınmacı akınına uğrayan ülkeler yok mu? Var. Kendisine dünyanın önemli devletleri, kurumları tarafından verilen sözlerin tutulmadığı ülkeler yok mu? Var. Gizli açık ekonomik, sosyal, siyasi sabotajlara maruz kalan ülkeler yok mu? Var. Türkiye’nin farkı bunların hepsini de eş zamanlı yaşıyor olmasıdır. Bunca tehdide aynı anda maruz kalıp da dimdik durabilmeyi, hiç şaşmadan hedeflerine doğru yürümeye devam etmeyi başaracak Türkiye’den başka ülke var mıdır? İşte onu bilmiyorum. Allah’a hamdolsun. Bir taraftan terörle mücadele ederken, bir diğer taraftan da bütün terör örgütlerinin ortağı durumda olan Fethullahçı Terör Örgütü'yle bu darbe girişimini püskürttük. Bunu sizlerle beraber yaptık. Bunu işte o akşam çağrımıza uyan elhamdülillah milletimizle beraber yaptık. Bu millet alnı öpülesi bir millettir. Hani şair diyor ya; ‘Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan.’ Elhamdülillah millet arkamızdan yürüdü ve bizi yalnız bırakmadı. Bir anda hepsi meydanlara, havalimanlarına doldu, doluştu ama bir farkı vardı. Bizim milletimiz tankların altına yattı. F16’lardan, F4’lerden kaçmadı. Helikopterlerin bütün mermilerine karşı göğsünü siper etti. Diyor ya, ‘Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.’ Benim milletim göğsünü siper etti ve bu hayasızca akını püskürttü. Çünkü onun istiklalinin de istikbalinin de sigortası imanıydı bunu yaptı” dedi.

“15 Temmuz bu milleti bayraksız, vatansız, devletsiz bırakma girişimidir”
“Bu coğrafyayı bin yıl önce vatanımız olarak belirlediğimiz günden beri kesintisiz bir mücadele içindeyiz” diyen Erdoğan, bu mücadelenin bırakılması durumunda hem vatansız hem de devletsiz kalınacağını söyledi. Erdoğan, “Ben her fırsatta bizim Rabia’mız var diyorum. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bu gerçeği anlatmaya çalışıyorum. Hiç şüpheniz olmasın, 15 Temmuz bu milleti bayraksız, vatansız, devletsiz bırakma girişimidir. Çünkü bu girişimde bulunan ihanet şebekesinin ne millet diye, ne bayrak diye, ne vatan diye, ne devlet diye bir derdi yoktur. Onlar sözüm ona kendilerini dünya vatandaşı sayıyorlar. Örgütlendikleri 160 ülkenin tamamını da güya vatan kabul ediyorlar. Eninde sonunda oraları da ele geçireceklerini söyleyecek kadar bu kadar özgüven sergilemeye çalışıyorlar. Amerika’yı da ele geçirecekler, öyle diyorlar. Bunu da ‘oraya yerleşmek suretiyle işte oradan bu işi yönetiyoruz.’ Hava bu. Bu bakımdan sadece itikadi olarak değil, milli olarak da sapkın bir örgütle karşı karşıyayız. 15 Temmuz’da çok şehit verdik, çok yaralı verdik, çok büyük tehlike yaşadık. Ama 15 Temmuz’un en büyük kazanımı milletimizin tüm fertleri ve kurumlarıyla bu ihanet şebekesinin gerçek yüzünü görmesini, maskesini indirmiş olmasıdır. Milletimiz 15 Temmuz’da sadece bu terör örgütüne değil, aynı zamanda benzer niyetlere sahip, benzer yöntemlere başvurmak isteyen herkese mesajını açık ve net vermiştir. Ne demiştir milletimiz, ‘bizim bu ülkeden başka vatanımız yoktur’ demiştir. ‘Bu ülkemizi de bu sapıklara bırakmayacağız’ demiştir. ‘Bizim bu ülkeden başka gidecek yerimiz yoktur’ demiştir. Milletimiz o gece köken, meşrep, parti farkı gözetmeksizin sokaklara dökülerek, bizim kendi birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden başka güvenecek dalımız yoktur demiştir. Bu asla bir içe kapanma refleksi değildir” diye konuştu.

“Dünya güzeli bir fidan şahadetle bir başka güzelleşmiş”
19 gün hastanede yattıktan sonra şehit olan Oğuzhan Yaşar’ın ailesini ziyaret ettiğini belirten Erdoğan, “23 yaşında, 1,95 boyunda bir fidan, dünya güzeli bir fidan şahadetle bir başka güzelleşmiş. Morgda da şöyle cemalini göreyim istedim. İndim bir de cemalini izledim. 23 yaşında, sol gözünden aldığı şarapnel parçasıyla beyni parçalanıyor ve o şekilde şahadet şerbetini içerek Rabbime yürüyor. Bu gençleri bu yola sevk eden nedir? Allah’a olan kulluk, şahadete olan aşk, bu vatan, bu millet, bu bayrak için yürüyüştür. Daha askerden yeni geldi. Erzurum’un Şenkaya ilçesinden bir gencimiz. Dalyan gibi maşallah ve baba, dedeler hiçbirisinde gözyaşı yok. Bende gözyaşı var, onlarda yok. Onlar hala nasihat ediyorlar bize. Bir evladı kalmış Kadir’i, ‘o da bu yola adanmıştır Cumhurbaşkanım’ diyor. Bu Şenkaya’da devletin de verdiği imkanlarla 20 tane hayvan besleyen bir ailenin evladıydı. Yarın defnedecekler. Rabbim şahadet makamında sevgili Peygamberimize komşu eylesin. Bu iman başka bir şey. ‘İmandır, o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür.’ Şu Külliye'de 5 şehidimiz vardı. 6’ıncısı da Oğuzhan oldu. Zerre kadar insanlıktan nasibini almış olan birileri bombayı gelirde şu Külliye'nin önünde, elinde bayraktan başka silahı olmayan insanların üzerine yağdırabilir mi? Onların elinde silah yoktu. Tek silahları imanlarıydı, bayraklarıydı ve bomba yağdırdılar. Bir hanım kardeşimizin başı vücudundan ayrıldı ve kongre merkezimizin çatısına uçtu. Bunları yaşattılar bize. Ben daha önce tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet dediğim bu takıma birileri ‘cemaat’ diyor. Bunların cemaatle alakası yok, diğer cemaatlere hakaret olur. Bunlar tam bir terör örgütüdür” şeklinde konuştu.

“Bunlar Allah’ı istismar ederek milleti aldattılar”
FETÖ’nün Türkiye’de aileleri birbirinden ayırdığını ve bu terör örgütü üyelerini Haşhaşi olarak andığını söyleyen Erdoğan, “Bunlar Hasan Sabbah’ın izinden gidenler. Bunların da iyi yetişmiş kadroları var, şeytan da çok iyi yetişmişti, meleklerin içinde en alimiydi. Allah’a ilk isyan eden o oldu. ‘Onları topraktan, beni ateşten yarattın, ben daha kıymetliyim’ dedi ve ilk isyan eden. Bunlar Allah’ı istismar ederek milleti aldattılar, ilmi istismar ederek aldattılar, ’himmet’ diyerek milleti soydular. Daha çok şeyler çıkacak. Daha noktayı koymuş değiliz, bu bir virgüldür. Rehavet, gevşemek yok. Bu kanser hücresi farklı, bu virüs her yere sirayet etmiş vaziyette. Bunu tamamıyla temizlemek zorundayız. Temizledikten sonra zaten ilan edilir. Mevlana Hazretleri'nin pergel benzetmesinde olduğu gibi bir ayağımızı Anadolu’ya sık sıkıya basma, diğeri ile tüm dünyayı dolaşma, tüm mazlumlara, mağdurlara sahip çıkma iradesinin ifadesi olarak ortadayız. Türkiye’ye sıkı sıkıya sahip çıkamazsak, diğer hedeflerimiz, projelerimizi zaten hayata geçiremeyiz. Meydanı ne FETÖ’ ne PKK ne de DAEŞ’e, ihanet şebekelerine asla bırakmayacağız. İstiklal Marşımızda ifade edildiği gibi yurdumuzun üzerinde en son ocak sönmeden kimsenin bu bayrağı indirmeye, bu milleti esir etmeye, bu vatanı işgal etmeye gücü yetmez. Ecdadımız bu vatanı bize emanet etti, bizde 15 Temmuz’da aynı bedeli ödeyerek ülkemizi gelecek nesillere bırakma kararlılığında olduğumuzu gösterdik. Bu millet birliğini ve beraberliğini muhafaza ettiği sürece Türkiye’nin önünde kimse duramaz” şeklinde konuştu.

“Sayın Kılıçdaroğlu’nun da orada olmasını istiyorum”
Pazar günü İstanbul Yenikkapı’da düzenlenecek olan Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne ilişkin konuşan ve parti ayrımı yapmaksızın tüm Türk halkının buraya davetli olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ben başta Parlamento Başkanımız İsmail Bey olmak üzere, AK Parti Genel Başkanına, CHP Genel Başkanına ve MHP Genel Başkanlarına birer davet çıkardım. Bu milli birliğimizin ifadesi olmak üzere mesajlarımızı orada birlikte verelim istedim. Demokrasi ve Şehitler Mitingi olduğu için anlamlı. Türk bayrağından başka bayrak asla gelmesin istedim. Orada bayrağımızın dışında herhangi bir parti, sendika bayrağı orada o gün istemiyoruz. Sadece bizim kendi Türk bayrağımız olsun, meydanı tamamıyla onunla dolduralım. KKTC bayrağı, Azerbaycan bayrağı gibi bayraklar, onlar zaten bizim aile fertlerimiz, onlar orada dalgalanabilir. Sayın Bahçeli’nin bu davete icabeti haberini aldık sağolsunlar, varolsunlar. Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun da orada olmasını istiyorum. Bir heyetle orada olacaklarını açıklamışlar. Öyle zannediyorum ki durumu yeniden gözden geçirir ve pazar günü orada olma kararını verirler” ifadelerini kullandı.

 

Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Oda ve Borsa Başkanları ile İstişare Toplantısında konuşan Erdoğan, "Yaşadıklarından ders almayıp hala ‘şu günü, bu günü bekleyin’ diyorlar. Şimdi ‘14 Ağustos’u bekleyin’ diyorlar. Biz namert değiliz, mertiz. Attıkları her adım onları daha da aşağıya çekiyor. Yedikleri darbe onları daha ifşa edecek. Biz seferle emrolunduk, zaferle değil. Zafer Allah’ındır" dedi.

Erdoğan, Türkiye’nin bir çok koldan saldırıya maruz kaldığını ama dimdik ayakta olduğunu kaydederek, "Darbelere darbe girişimlerine maruz kalan ülkeler yok mu var, sığınmacı akınına uğrayan ülkeler yok mu var, gizli açık ekonomik siyasi sabotajlara uğrayan ülkeler yok mu var. Bu ülke ve bu millet neden bu kadar çok saldırıya maruz kalıyor. Her toplumun kendilerine göre sıkıntı ve sancıları var. Biz onların tamamının yaşadığı sıkıntıyı tek başına göğüslemek zorunda kalıyoruz. Türkiye’nin diğer ülkelerden farkı her şeyi eş zamanlı yaşıyor olması. Bunca tehdide aynı anda maruz kalıp hedeflerine yürümeye devam edecek başka ülke var mıdır, onu bilmiyorum” diye konuştu.

"AMERİKA’YI DA ELE GEÇİRECEKLER, ÖYLE DİYORLAR"

Erdoğan, Fetullahçı terör örgütünün yapılandığı tüm ülkeleri ele geçirme hedefi olduğunu da belirterek, "Örgütlendikleri 160 ülkenin tamamını da vatan sayıyorlar. Elinde sonunda ele geçireceklerine dair özgüven sergiliyorlar. Amerika’yı da ele geçirecekler, öyle diyorlar" ifadelerini kullandı.

"BE DANGALAK BE ŞARLATAN...."

Cumhurbaşkanı, militanlarının Fetullah Gülen için söylediği ‘o size şah damarımızdan daha yakın’ sözüne ise çok sert tepki gösterdi:

"Çıkıyorlar sıkılmadan, utanmadan, güya önünde de bakıyorsun bir kariyeri var, ’O bize şah damarından daha yakın’ diyor. Kim için diyor? Pensilvanya’daki için. Be dangalak, be şarlatan, Allah ayetinde ne buyuruyor, ’Ben size şah damarınızdan daha yakınım’ diyor. Bize şah damarından yakın olan Rabbimizdir, başka kimse yok. Bu bir şirktir, bu bir küfürdür. Niye? Çünkü Pensilvanya’yı tanrılaştırıyorsun"

FAİZ ÇAĞRISI

Konut satışlarındaki artıştan duyduğu memnuniyeti de dile getiren Erdoğan, bankalardan konut alımlarındaki faiz oranlarını yüzde 10’un altına çekmesini istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da yaşananları anlattı
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
- “3-3 buçuk saat içerisinde Akıncılar’a 12 bomba atıldı”
- “Akıncılar atıl hale gelince daha da rahatlamış olduk”
- “Eniştemden olayı duyduğumda inanamadım”
- “Kula kul olmayacağız, sadece Allah’a kul olacağız”
- “Tankların altına yatan, paletlerin arasına yatan da şu anda gazi olan insanlarımız var”
- “Ailem metanet içerisindeydi”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ darbe girişimi sırasında Eskişehir’den kalkan savaş uçaklarıyla Akıncılar Üssü’nün vurulması süreciyle ilgili, “Sayın Başbakan Eskişehir’le kurduğu irtibatta ‘Söylüyorum Akıncılar’ı vurmuyorlar, bizden yazılı talimat bekliyorlar’ gibi bazı şeyler söyledi. Ümit Paşa’yla bunu konuştuktan sonra, Ümit Paşa Eskişehir’e gerekli talimatı verdi. O talimattan sonra Akıncılar’a bombalama başladı. 3-3 buçuk saat içerisinde Akıncılar’a 12 bomba atıldı. Pist kullanılamaz hale geldi, helikopterler de uçamaz hale geldi; çünkü endişe ettiler. Dolayısıyla Akıncılar atıl hale gelince daha da rahatlamış olduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak yayınında 15 Temmuz FETÖ darbe girişimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Darbe girişimi sırasında yaşadıklarını anlatan Erdoğan, 15 Temmuz’da yaşananların daha önce hiç akla hayale gelmeyecek olaylar olduğunu vurgulayarak, “Gerek ülkedeki birlik, beraberlik dayanışma ruhunun bu kadar iyi gittiği bir dönemde böyle bir havanın estirilmesi gerçekten düşündürücüydü. Eniştemden haberi aldığım zaman ilk etapta inanmadım. ‘Olmaz böyle bir şey, dalga mı geçiyorsun’ dedim. Daha sonra inceledikçe, baktık ki diğer kanallardan teyitler gelmeye başladı o zaman ne yapacağımızı orada hemen Berat Bey’le konuşmaya başladık. Hemen atacağımız adımlarla ilgili ulaşmak istediğimiz telefonlara da o anda ulaşamadık. Daha sonra ulaşma imkanını yakaladık” diye konuştu.

“Kula kul olmayacağız, sadece Allah’a kul olacağız”
Televizyon kanallarına cep telefonuyla bağlanarak halkı sokağa davet etme sürecini anlatan Erdoğan, “Cep telefonlarıyla 4 ayrı kanala bağlanıp, sesimizi duyurma imkanı bulduk. Uluslararası medya, ne yazık ki yalan yanlış haberlerle birçok şeyler saptırarak verdiler. Şahsımla alakalı mesela Almanya’ya irtica talebinde bulunmuşum. Elhamdülillah bizim ne kitabımızda, ne inancımızda böyle bir şey söz konusu olamaz. Biz bu harekete başlarken, bu adımları atarken, bir şeye inanarak bunu yaptık. Biz dedik ki: ‘Kula kul olmayacağız, sadece Allah’a kul olacağız.’ Bu yola da böyle çıktık. ‘Ben aziz milletimi şuanda meydanlara davet ediyorum, havaalanlarına davet ediyorum ve ben de sizlerin arasında olacağım’ dedim. Bu mesaja müteakiben gerek Sayın Başbakanımız, gerek emniyet teşkilatımızın gerekli mercileri, gerek yargı mensuplarımız; Anayasa Mahkemesi’nden tutun da diğer yargı makamlarına varıncaya kadar yapılanın bir anayasa suçu olduğu ifade edilmek suretiyle, bunlara yönelik neler yapılabileceği konuşuldukça, buradaki o dik duruş, bazı askeri makamlardan yapılan açıklamalar, bunlar tabi havayı çok kısa zamanda olumlu istikamete dönüştürdü” ifadelerini kullandı.
FETÖ darbe girişimi sırasında Marmaris’ten zor şartlar altında İstanbul’a ayrılma sürecini anlatan Erdoğan, “Biz orada o durumla karşı karşıya kaldık da, bulunduğumuz yerden nasıl ayrılacağız? Orada helikopterle dolaşanlar falan var. Artık hava kararmış vaziyette. Bütün bunlarla beraber sağ olsun yanımdaki bütün güvenlik ekibim kendilerine göre tedbirlerini aldılar. Güvenlik ekibim içinden 2 şehidimiz var, Rabbim onlara rahmet etsin. Rabbim onlarla bizi inşallah cennetinde buluştursun. Hemen süratle çok yakın noktada olan helikopter pistine hareket ettik. Bu arada ailemiz hazırlanmıştı, hemen oraya geçtik. O gece benim için önemli isimlerden birisi de pilotumdur. Helikopter pilotlarımız, hem cansiperane hem de çok şeyi göze alarak o adımı attılar. ‘Yakıtım bitene kadar bunlar bizi yakalayamaz, ben söylediğiniz hedefe ulaşırım’ dedi. Bizi gerçekten 15 dakikada Dalaman’a ulaştırdılar. Dalaman’da 4 ayrı noktada uçaklarımız hazır bekliyordu. Dalaman’da inerek, oradan makam uçağımıza bindik. Uçağımızla hareket ederken de, pilotumuza ilk etapta hedef olarak ‘ya Ankara ya İstanbul’ dedik. Belli bir noktaya gelene kadar da hala pilot nereye ineceğimizi bilmiyordu. Biz tabi artık gecenin kararan saatleri, helikopterle kalkışımız, Dalaman’a gelişimiz saat 01.00 civarı olan bir noktaydı. Uçağımız hareket etti ve Biga çevrelerinde dedik ki, ‘İstanbul’a inelim.’ Dedi ki ‘pist karanlık.’ ‘Sen karanlığa inemiyor musun’ dedim. ‘İnerim ama riski var’ dedi. Bizim uçağımız kısa mesafede durma, kısa mesafede havalanma kabiliyeti olan bir uçak. Bunları hesap ederek ‘kendi aydınlatmalarınla buraya in’ dedik. Dedi ki ‘endişem buralarda tank, kamyon, şu bu, pistin üzerine koyarlarsa bizim için tehlike olur.’ Dedim ki ‘o zaman pistin üzerinde birkaç tur at. Ne kadar yakıtın var?’ 3-4 saatlik yakıtı olduğunu söyledi. Bu arada İstanbul Emniyet Müdürümüzle görüştüm. Mustafa kardeşime de çok teşekkür ediyorum, 10-15 dakika içerisinde kuleyi temizlediler. Kule temizlenince pist aydınlatıldı. Pist aydınlatıldıktan sonra rahatlıkla piste indik. Apron doluydu, aynı şekilde terminal önünde on binlerce insan bekliyordu. 2 kez F-16 uçaklarıyla ses hızını aşmak suretiyle patlama yaşandı. Oraya bomba atanlar buraya da atarlardı ama büyük ihtimal bomba yüklü değillerdi. Orada o ses hızının üzerine çıkınca patlama yapıyor. Konuk evinin camlarını da patlattı hatta orada birkaç yaralı vardı. O arada biz konuk evine girmiş olduk. Valimiz, 1. Ordu Komutanımız ve bakanımız beraber bir ufak kriz masası oluşturduk. Buradan da Genelkurmay Başkanı’nın rehin alındığı duyduk. Başbakanımızla da tekrar irtibat kurduk. Genelkurmay Başkanlığına vekaleten Ümit Paşa’yı getirmiş olduk” şeklinde konuştu.

“3-3 buçuk saat içerisinde Akıncılar’a 12 bomba atıldı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaş uçaklarının Eskişehir’den havalanıp Ankara’daki Akıncı Üssü’nü vurma süreciyle ilgili, “Sayın Başbakan Eskişehir’le kurduğu irtibatta ‘Söylüyorum Akıncılar’ı vurmuyorlar, bizden yazılı talimat bekliyorlar’ gibi bazı şeyler söyledi. Ümit Paşa’yla bunu konuştuktan sonra, Ümit Paşa Eskişehir’e gerekli talimatı verdi. O talimattan sonra Akıncılar’a bombalama başladı. 3, 3 buçuk saat içerisinde Akıncılar’a 12 bomba atıldı. Pist kullanılamaz hale geldi, helikopterler de uçamaz hale geldi; çünkü endişe ettiler. Dolayısıyla Akıncılar atıl hale gelince daha da rahatlamış olduk. Eskişehir bu işin harekat merkezidir. Orada atılan bu olumlu adımla daha da bir rahatlama oldu. Daha sonra iş iyice lehimize döndü” açıklamalarda bulundu.

“Tankların altına yatan, paletlerin arasına yatan da şuanda gazi olan insanlarımız var”
Darbe girişimi sırasında halkın verdiği kahramanca mücadeleye değinen Erdoğan, “Bizim bir iki hitabımız havalimanındaki vatandaşlarımıza. Onların oradaki heyecanı, coşkusu çok çok farklı. Emniyet müdürümüzden aldığımız bilgiyle de, Boğaz Köprüsü’nde tanklarla yapılan yürüyüşler hatta Boğaz Köprüsü’nün kulelerinden adeta Sniper’larla yapılan saldırılar… Orada da malum birçok şehidimiz oldu. Tankların altına yatan, paletlerin arasına yatan da şuanda gazi olan insanlarımız var. Sabri 2 tankın arasından çıktı. Bir kolu şuanda sakat ama inşallah kurtulacak. Bir diğer tarafta albayımız 7 mermi alıyor, aynı şekilde mücadele veriyor. Diğer tarafta Üzeyir kardeşimiz bir kolunu neredeyse tamamen kaybetmiş vaziyet. Hala o imanının gereğini, o şehadete koşmanın hassasiyetini taşıyor. Onlar hala bize ‘siz nasılsınız reisim’ diyor” ifadelerini kullandı.

“Ailem metanet içerisindeydi”
Yaşanan olaylar sırasında ailesinin çok metanetli davrandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları anlattı:
“Gerek eşim, gerek kızım, gerek damadım bir metanet içerisindeydi. Sadece büyük torun ‘ne oluyor’ baba diye soruyordu. Bir de ortanca kız torunum var Aynur’umuz, o uykuya dalmıştı o esnada. Bizim 8-9 aylık bir torunumuz var, o tabi bunların hepsinden bihaber. Onlarla beraber geldik ama gerek eşim, gerek kızım, hepsi de temkinliydi, herhangi bir telaşları falan yoktu. Bir şeye inandınız o orada telaş olmaz. Teslimiyet bu noktada çok önemli. İnanmak, ondan sonra da yürümek; bütün mesele budur. Bizim için kaza ve kader imanımızın gereği değil mi? Bitti. Ölüm bizim için haktır. Zaten bir gün gelecek. Benim yol arkadaşım Erol Olçak orada şehit oldu. Şimdi telefonlarda çekilmiş olan o anı izliyorum. Oğlu 17 yaşında Abdullah Tayyip, o da orada babasıyla şehit oldu. Bunlarla beraber birçok kardeşimiz, köprünün üzerinde olsun, Vatan Caddesi’nde olsun, Esenler’de olsun, Ankara’da Kızılay’da olsun, Külliye’de olsun, birçok yerde… Sadece Özel Harekat’ta 53 şehidimiz var. Bunları neyle izah edeceğiz, neyle anlatacağız? Bunların insanlıktan nasibi falan yok.”


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın