Hasan Karal 'ın Mecliste Yaptığı Bütçe Konuşması

           

 

 

Sayın Başkan,

         Değerli Milletvekilleri;

         2017 Yılı Bütçesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.

         Sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum

         Değerli arkadaşlar,

 

 

         2017 yılı bütçesi, Ak Parti Hükümetimiz tarafından hazırlanan 15. bütçedir. Bu, Cumhuriyet hükümetlerinde hiçbir iktidara nasip olmamış rekor niteliğinde bir başarıdır ve hiçbir başarı da tesadüfen ortaya çıkmaz.

         Ben, sizleri rakamların içinde boğmadan, kısa konuşmam içerisinde, istikrardan ve bu başarının belli başlı bazı noktalarından söz etmek istiyorum.

         Elbette devletler ve onları yöneten hükümetler, maddi refahı sağlamak, halklarının huzurunu artırmak durumundalar. Hiçbir hükümet, halkının maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamadan uzun süre iktidarda kalamaz. Bu durum demokrasinin yapısına ters bir duruştur. Bütçenizi, günün şartlarına göre en verimli ve uygulanabilir durumda hazırlamak, iktidarda kalmanızı da sağlar. Hayatın her safhasında olduğu gibi, burada da dengeyi yakalamak, başarılı olmanın sırrı olsa gerek.

İbn Haldun, “İnsanları açlık öldürmez, daha önce alışmış oldukları tokluk onları öldürür.” derken, bu dengeye vurgu yapıyordu. Hazırlamış olduğunuz bütçeyi dengeli ve adil bir biçimde dağıtmazsanız, bir dahaki dönemde, bütçe yapmaya da fırsat bulamazsınız.

          Ünlü Sosyolog İbn Haldun, “Coğrafya kaderdir.” der. Tarih de bunu bize göstermiştir ki, asırlar boyu kaldığımız coğrafyalar gerçekten bizim kaderimiz olmuştur. Türkiye bugün olağanüstü şartlarda yaşıyorsa, bundan gocunmak yerine, sevinmek gerekir; çünkü coğrafyamız, yani kaderimiz bizi zorlamaktadır. Bu zorlukları aştığımız zaman görülecektir ki, ülkemiz, ihtişamına ihtişam katacaktır.

         Dünyanın merkezinde insanlığın umudu konumunda olan ülkemiz, Orta- Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Kafkaslardan ayrıldıktan sonra bu umut, oralarda tükenme durumuna gelmiş ve bugün de gördüğümüz gibi, buralar kan revan içinde kalmıştır.

         Demem odur ki, bizler bir kadim Medeniyet’in varisleriyiz. Biz istemesek de bu Medeniyet hepimizi zorlamakta ve kurumaya yüz tutmuş bahçesinin sulanmasını bizden istemektedir. Bizler bu medeniyet bahçemizi teknolojiyle, mimarisiyle, sanatıyla, edebiyatıyla ve her türlü bilim ve sanat yapılarıyla yeniden diriltmek ve nefes alamaz duruma gelmiş çağın insanlarına sunmak zorundayız.

         Sizlere çok kısa bir soru sormak istiyorum:

         Dünyayı kana bulayanlar, haksız bir biçimde savaşları çıkarıp, ülkelerin doğal kaynaklarını sömürenler, o güzelim çobanlar mıdır, yoksa üniversite mezunları mıdır?

         Yunus Emre ne güzel söyler: “ Okumaktan mâna ne, kişi Hakk’ı bilmektir.” Hak ve hukukun egemen olmadığı bir dünyada, hazırlanan bütçeler de insanın refahı için değil, aksine onun imhası için kullanılır. İnsan amaç olmaktan çıkarsa bir yerde, oranın kıyameti kopmuş demektir. Dünya bu kıyametin eşiğine gelmişse, bizim burada sen- ben kavgasına girişmemiz hayırlı sonuç vermez, arkadaşlar.

         Bütçemizi hazırlarken, sadece ülkemizin hayrına değil, bu bütçenin evrensel boyutlarını da düşünmek zorundayız. Birkaç yıl önce 5 milyon Suriyeli ve Iraklı mültecinin ülkemize gelmesi düşünülmezken, bugün bu gerçekle karşı karşıyayız. Her ne kadar AB ülkeleri vermiş oldukları sözlerinde durmasalar da, biz bu kardeşlerimize maddi ve manevi yardımda bulunmak, bizim ortak medeniyetten gelen görevimizdir. Coğrafyanın kader olması işte böyle bir şeydir.

         Bir vücutta denge bozulursa sağlık gider. Bir ülkede de denge sarsıntı geçiriyorsa, orada refahtan, huzurdan söz edilemez. Hele dünyanın dengesi güçlüden ve zenginden yana ağır basmışsa, işte o dünyanın kıyameti kopuyor demektir. Bizler, kendi ülkemizin dengesini korumaya çalışırken, dünya dengesine de katkı sağlamak gibi bir görevin içinde olduğumuzu unutmamalıyız; çünkü her şeyden önce insanız.

          Bütçe, arı ve bal ilişkisine benzer: Arı bal yapar; fakat balın yapısını bilmez. Yaptığı balın üzerine konar ve onu yemeye çalışırsa, balın içine düşer ve boğulur. Bütçe yapanlar, sadece işin maddi tarafına bakarlarsa, yaptıkları bütçede boğulabilirler. 15 kez bütçe yapıp bundan başarılı çıkıyorsak, bütçe yapmakta usta olduğumuzun ve halk yararına kullandığımızın bir delilidir.

         Değerli arkadaşlar,

         Bizim medeniyetimiz, insana ümit aşılayan bir medeniyettir. Her gecenin sabahı olduğu gibi, ümidini yitirmeyen her insan için de sıkıntılı günlerin bir sabahı vardır. 15 Temmuz, milletimizin ufkunu karartmaya çalışırken, sabırla direnen milletimiz kutlu sabaha ulaştı. İnançlı, dirayetli, sabırlı ve istikrarlı liderlere sahip olunduğunda, milletin de heyecanı artar ve başarı ortaya çıkar. 15 Temmuz, lideriyle bütünleşen milletin yazdığı destandır.

         Ünlü şair ve düşünür Sezai Karakoç, çocukluk anılarında, gece vakti koyun ahırına giren bir kurt’u, bir elinde fener, diğer elinde baltayla kurt’u öldürmeye ahıra inen babasından söz eder ve der ki:

         “ Kurt, babamın elindeki baltaya değil, diğer elinde duran fenere hamle yapıyor ve onu söndürmeye çalışıyordu. Biliyordu ki, feneri söndürürse, balta işe yaramayacaktı.”

         Değerli Milletvekilleri;

                   Bu duygularla 2017 yılı bütçemizin hayırlar getirmesini Allah’tan diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.

                                                                                                                   Hasan KARAL

                                                                                               Rize Milletvekili


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın