
ÇAMUR ATMA SANATI
İçinden geçtiğimiz özel süreçte insanları suçlamanın en kolay yolu fetöcü iftirası atmaktır. İnternet haberlerinden öğrendiğimize göre geçenlerde bir ilde kendi menfaatlerini engellediği için bir kaymakam hakkında kısa bir süre fetöcü olduğuna dair bir dedikodu furyası çıkarılıyor. Bu dedikodu yayılıyor ve en sonunda emniyet harekete geçiriliyor. Sonuç kısa vadede kaymakam gözaltında ve sonrasında cezaevinde neyseki kaymakamın görev yaptığı yerden bir sürü insan 15 temmuz benzeri bir vatanseverlikle bimerden sayısız şikayet üzerine kaymakamın itibarı iade ediliyor.
Bu noktada maalesef akla şöyle bir soru geliyor; bu dedikodulara emniyet nasıl inanıyor?
İki ihtimal var;
Ya hala emniyet içinde temizlenmeyen etkin fetöcüler yada başka fraksiyonlardan vatan hainleri var ve ortalığın daha fazla karışması için hainliklerini yapmaya devam ediyorlar.
Yada ortalığın karıştığı bu günlerde toz duman dağılana kadar sütten ağzı yananların yoğurdu üfleyerek yemesi olarak yorumlanabilir. Yani suçsuz olsa bile hakkında suçlama olan kişilerin her ihtimale karşı tutulmaları. Tabıki her ihtimal gözden geçsin değerlensin şüphe ile heleki böylesi durumlarda bir kişinin sorgulanması gayet normaldir ancak en azından bu noktada tutuklamalarda biraz daha dikkatli olunabilir.(yargıda da tam temizlik şart) Herkes o kaymakam kadar çabuk kurtulmayabilir. İnsanlara en azından kendilerini savunma imkanı verelim. Tabiki daha önce dediğimiz gibi yüzlerce insanımızın canını feda ettiği böyle bir ortamda suçsuz yere hapis yatmak yada göz altına alınmak hiçbirşey değil ancak bu sırada ülkemiz zarar görebiliyor bu sebeple biraz daha dikkat edilmelidir.
Toplumun yapması gereken ise dedikodularda en azından mantık aramak. Tabi birde araştırmak.
Örneğin son günlerde bölgemizde bir çamur atma yarışı var. Yeni anayasa mahkemesi üyesi sayın Yusuf Şevki HAKYEMEZ için fetöcü suçlamaları.
Bu suçlamalar rektörlük seçimi öncesi başlamıştı ve çoğu kişiye göre amaç önceki dönemlerde üniversiteden nemalanan bazı kişilerin musluklarının artık akmıyor olması sebebi ile hocayı seçimlerde zayıflatmaktı. Açıkçası hala bazı hayalperestler bu söylemde devam ediyor ve bu iftiralar neticesinde en sonunda üniversite yönetiminin görevden alınacağını bekliyor. Dedikodu çetesi hemen her yolu deniyordu bu iftiraları yaymak için en sonunda ağlarına bir ana muhalefet üyesini düşürdüler. Yazık oda araştırmadan hemen atlayıverdi ve talihsiz bir basın açıklaması ile kendince bombayı aslında balonu patlatıverdi.
HAKYEMEZ hakkında yirmiye yakın suçlama maddesi var. Pek çoğu uydurma olduğu için tek tek ele almayacağım almayı denesek te bu yazıya sığdıramayız zaten kuvvetle muhtemeldir ki iftiraları atan mahkemede hesabını verecektir ama doğru gibi gözüken bir iki maddeyi açıklarsak gerisi anlaşılır.
Biri sayın Hakyemez’in yıllarca zaman gazetesi yazarlığı yaptığı doğru gibi gözüken yanlış bilgisidir. Doğrusu şudur kendisi Anayasa akademisyenidir ve zaman zaman pekçok gazete (ulusal ve yerel) yazılarını yayınlamıştır (ki zaman gazetesi yazıları 17-25 aralık sürecinden çok çok öncedir) ben dahil pekçok akademisyen yerel ve ulusal basından gelen yazı ve röportaj isteklerini zamanımız elverdiği ölçüde kabul ederiz. Yasalara ve devlete saygılı olan bütün basına her zaman kapımız açık sayın Hakyemezin yazısının olduğu dönemlerde ilgili gazetenin hainliğinin ortaya çıkmadığı göz önünde bulundurulursa ve yıllarca süren bir yazarlık değil sadece birkaç defa bila ücret yapıldığı bilindiğinde söylenen ile gerçeğin ne kadar farklı olduğu anlaşılır. Eğer gerçekten temelli bir suçlama olsaydı. Yıllarca yazarlık yaptığı iftirası hangi yıllarda günlük ve haftalık yazıları ile belgelendirilirdi. İlk fetöcü iftirasını atanda çok iyi biliyor ki sonuncusu 2011 yılında olmak üzere sadece birkaç yazısı zamanda çıkmış. Şimdi yıllarca zamanda baş yazarlık yapıp ayrılan kişiler fetöcü diye suçlanmazken sadece birkaç yazı oda sonuncusu 2011 yılı olmak üzere yayınlatan bir kişi nasıl fetöcü diye suçlanabilir.
Diğer bir suçlama birkaç fetöcünün sayın Hakyemez’in rektör yardımcılığı zamanında akademisyen olarak alındığıdır. Bu suçlama çok komik çünkü bakkala çırak alma gibi akademisyen alınmaz. Hiçbir zaman değil bir yardımcının, rektörün bile kafasına göre adam alma yetkisi yoktur. örneğin asistanmı alınacak bunun için önce bir kadro ilan edilir ülke çapında duyurulur. Başvurular alınır sonra ilgili notlara göre sıralama yapılır ve sadece belli oranda kişi yukardan aşağı sıralanarak yazılı sınava alınır ki yazılı sınav tek başına belirleyici değildir ve diğer notlar yine önemlidir. Sonuçta sınav yazılı olduğu için en ufak bir şüphede iş mahkemeye intikal eder. Bu yazılı sınavları bir kişi değil o sınav için belirlenen o anabilimdalından seçilen bir komisyon okur ve alınacak kişiye o komisyon karar verir. Rektörlük makamı sadece komisyon tarafından belirlenen kişinin atamasını yapar. Tüm akademik kadrolar için benzer süreç işler. Eğer bu suçlama da temelli olsa alınan fetöcülerin (kimseyi suçlamıyorum iddia doğruysa) alındığı tarihte diğer başvuruların notları ile verilir ve yapılmışsa bir haksız alım ortaya konur hatta savcılığa şikayette bulunulurdu. Böyle bir durumda bile ilk sorumlu sınavı yapan komisyon olurdu.
En güçlü suçlamalar bunlar iken diğerlerini siz düşünün.
Bizim için önemli olan en azından şu gergin günlerde her duyduğumuza hemen inanmamaktır. Özellikle siyasetçilerimize bir uyarı kendilerine bilgi getiren kişilere dikkat etsinler muhtemelen her partideki fetöcüler muhtemelen çok aktif çalışıyor özellikle bu tür suçlamalar için bu sebeple kendilerine gelen bilgileri kontrol etmeden ortaya saçan siyasetçiler sadece rezil olmakla kalmayabilir insanların güvenini de kaybedebilir ki bu genelde siyasi hayatın son bulması şeklinde noktalanır. Diğer taraftan pek çok menfaatperest bu tür suçlamalar ile kendi haksız menfaatlerini engellemeye çalışan kişileri ekarte etmek için bu siyasileri kullanmış oluyorlar. Yani bazı siyasiler bu şekilde kullanılabiliyor. Lütfen biraz uyanık olsunlar kendilerini kullandırtmasınlar.
Konuşma yerine eyleme dönük faaliyet beklentisi var zaten. Boşuna dememişler ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz diye ellerinde belge olan basına değil savcılığa gitsin.
Yorum Yapın