Kısa Bir İran Analizi

Kısa Bir İran Analizi

 

Son zamanlarda İran ve çevresinde yaşanan olaylar, dünya gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Yakın dönemde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin de aralarında bulunduğu üst düzey İranlı yetkililerin helikopter kazasında hayatını kaybetmesi, bu olayların en dikkat çekici olanlarından biri. İran’ın karşı karşıya olduğu zorluklar, sadece bu trajik olayla sınırlı değil, aynı zamanda İran-İsrail gerilimi ve Batı’nın uyguladığı ambargolarla da şekilleniyor.
Batı Ambargolarının Etkisi
İran, yıllardır Batı’nın uyguladığı ambargolarla ekonomik ve teknolojik zorluklarla karşı karşıya. Bu zorluklar, devletin en üst düzey isimlerinin bulunduğu bir helikopterin düşmesi gibi trajik olaylarla da ortaya çıkıyor. Türkiye, komşusu İran’a bu zor zamanlarında destek olmaya çalışıyor. Ancak, İran’ın kendi içindeki politikaları ve dışarıdaki müttefiklerine olan desteği, Türkiye’nin dikkatle izlemesi gereken bir durumdur.
İran ve İsrail Gerilimi
İran ve İsrail arasındaki gerilim, uzun yıllardır devam ediyor. İran, İsrail’e yönelik saldırılar düzenlerken, İsrail de İran’ın bölgedeki askeri varlığını hedef alıyor. Bu karşılıklı saldırılar, sadece iki ülke arasındaki gerilimi arttırmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkeleri de etkiliyor. Amerika’nın da bu olaylarda rol oynaması, durumu daha karmaşık hale getiriyor.
İran’ın İç Politikaları ve Halkın Durumu
İran’ın iç politikaları ve dışarıdaki müttefiklerine verdiği destek, ülkenin içindeki kaynakların verimli kullanılmasını engelliyor. İran’ın petrol ve doğalgaz zenginliklerini halkının refahı için kullanmak yerine, dışarıdaki vekalet savaşlarına kaynak aktarması, ülkenin gelişimini engelliyor. İran halkı, modern dünyanın geldiği noktayı hak ediyor ve bu zenginliklerin doğru politikalarla değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Petrol ve doğal gaz zengini bu ülke
Mollaların yanlış politikalarının kurbanı olmaya devam edeceğe benziyor.
Sonuç
İran, tarih boyunca büyük hayaller ve idealler peşinde koşarken, birçok fırsatı kaçırmıştır. Amerika ve İsrail’in baskıları altında zorlanan İran, kendi içindeki sorunları çözmeli ve bölgedeki barış ve huzuru sağlamak için akılcı politikalar izlemelidir. İran halkı, barışçıl bir yönetimi hak ediyor ve bu hedefe ulaşmak için ülkenin mevcut yöneticilerinin daha sağduyulu adımlar atması gerekiyor...


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

  1. 0 0
    {usertitle}

    turgut çaylak

     2 Ocak 2025 17:36
         

    sn  topçu   bu  yazılar  israile  hizmet  eder iran dakı  rahatsılıklar  da  tığkı  süreiye de  yaşanaak  sıkıntılar da  oluğu  gibi  tükiyeyi doğrudan  etkiler  

    yanlış  ata  oyn uyorsunzu selam

  2. 0 0
    {usertitle}

    Metin

     3 Ocak 2025 10:15
         

    Yanlış ata oynamak yazdıklarımın gelsen olaylarla çalışmasıdır. Böyle bir durum yok... asıl yanlış ata siz oynuyorsunuz. Yazdıklarına ve gelişen olaylara bir bak... telefonunu yaz bana

    ..

  3. 0 0
    {usertitle}

    turgut çaylak

     3 Ocak 2025 11:19
         

    sn  topçu  iran  süriye  yazıyorsun  da  şu  raporu  okudğunda  aydınlanacaksın  umarım  sonrasonda  daha  gerçekçı  yazılar  yazrsın  

    Soros ve HTŞ: Üç yıl önce yazılan rapor!
    28 Aralık 2024 06:00-Son Güncelleme: 28 Aralık 2024 06:00
    A+A-
    George Soros tarafından kurulan Açık Toplum Vakıfları, hak, eşitlik ve adalet için çalışan bağımsız gruplara dünyanın en büyük özel fon sağlayıcısıdır. Bağışları kendi vakıflarının ötesine geçerek Global Witness, Uluslararası Kriz Grubu, Avrupa Dış İlişkiler Konseyi ve Yeni Ekonomik Düşünce Enstitüsü gibi bağımsız örgütleri destekliyor.” Evet, “Turuncu Devrimlerin” mimarı Soros’un Açık Toplum Vakfı’nın “bağımsız gruplara” verdiği destek vakfın internet sitesinde böyle duyurulmuş. Destek verilen gruplardan birisi de Uluslararası Kriz Grubu (ICG). Belçika/Brüksel merkezli ICG, 1995 yılında kurulmuş: “Küresel, kar amacı gütmeyen, hükümet dışı bir kuruluştur. Politika yapıcılar ve akademisyenler tarafından kullanılan, küresel krizler üzerine araştırma ve analizler yürüten bir düşünce kuruluşudur. Savaşları önlemek ve daha barışçıl bir dünya inşa edecek politikalar oluşturmak için çalışmaktadır.” Kendilerini “liberal” olarak tanımlamışlar. Neden ICG ve Soros’tan bahsettim? Çünkü… Önümde Noah Bonsey-Dareen Khalifa imzalı bir rapor duruyor.

    Raporun tarihi: 3 Şubat 2021.

    “Suriye’nin İdlib kentinde Washington’ın terörle mücadeleyi yeniden tasarlama şansı” başlıklı çalışmada Suriye’nin yeni liderliği HTŞ’yle ilgili çarpıcı tespitler üç yıl önce yapılmış. Bu arada HTŞ’nin ABD, İsrail ya da Batı’yla neden “kavga” etmediğinin de raporu diyebiliriz.

    “HTŞ’yi terör listesinden çıkarın”
    N

    oah Bonsey-Dareen Khalifa’nın hazırladığı raporda deniyor ki:

    “Biden yönetimi Washington’ın aşırı militarize edilmiş dış politikasını düzeltmeyi hedefliyorsa, ABD’nin terörle mücadele stratejisini yeniden tanımlamak için bir fırsatı var. O da ABD yetkililerinin bir zamanlar ‘11 Eylül’den bu yana en büyük El Kaide güvenli limanı’ olarak tanımladığı bir bölge olan İdlib.

    “İdlib’in baskın isyancı grubu olan eski El Kaide üyesi HTŞ, ulus ötesi cihatçı ağlarla bağlarını kopardı ve şimdi Suriye’nin geleceğiyle ilgili siyasi angajman alanına girmeye çalışıyor. Teoride, bu gelişme yenilenen şiddeti önlemek için fırsatlar açmalı. Ancak pratikte, HTŞ’nin ‘terörist’ örgüt olarak devam eden statüsü (ABD, Rusya, BM Güvenlik Konseyi ve Türkiye tarafından tanımlandığı gibi) büyük bir engel teşkil ediyor.

Yorum Yapın

Benzer Haberler