Ne Desek Boş!..
Süper ligde haftalardır dip yapan Çaykur Rizespor kendine gelme ve ayağa kalkma maçında evinde oynadığı G.Saray’a karşı maç boyu çok iyi mücadele etmesine rağmen maç sonu hakem Ali Palabıyık’a takılarak mağlup olmaktan kurtulamadı.
Hamza Hamzaoğlu yönetiminde Avrupa’dan yorgun dönen G.Saray’a karşı maçın ilk dakikalarında geriye düşen temsilcimiz ilk yarı sonunda soyunma odasına Finli golcüsünün iki kez devreye girmesi ile 2 – 1 galip girdi. Aslında ilk 45’de benim acımdan sahada tek bir pozisyon vardı. Maçın hakemi Ali Palabıyık, aşırı itirazdan sarı kart gösterdiği kaleci Muslera’yı ikinci sarı karttan dolayısıyla kırmızı karttan dışarı atamadığı o dakika maçın bittiği dakikadır. Aslında Türk futbolu, MHK’si, TFF’nin bittiği an o andır. İki gün önce Beşiktaş teknik direktörü Sergen Yalçın topa dokundu diye direk kırmız kart gösteren hakemler dün Rize’de kaleci Muslera’nın o topu hakemin önünde şiddetli bir şekilde tekmelemesine neden kart göstermedi sanırım bunun hesabını MHK Başkanı topuyla, tüfeğiyle istifa ederek vermeli. Bu hakem hataları bu sezon Rizespor’un canını çok yaktı, anlaşılan o ki yakmaya da devam edecek..
Maç önü, maç boyu ve maç sonu tansiyonu çok yüksek maçta Hamza hoca elinde kalan sağlarla ilk 11 çıkardı. Düşünsenize sağ bekin 9 numaralı Boyd! Onun karşısında oynayan G.Saray’lı Babel bence dün akşam hayatının maçını oynadı. G.Saray takımı hakem heyeti şaibe altında alınan 3 puana en çok o katkı verdi. Bizim adımıza ise en göze batan işlerin başında ise Finli golcünün iştahı gelebilir. İki gol attı diye yazmıyorum, ilk geldiği günde yazdım, bu oyuncu ilerleyen haftalarda lige damgasını vurur demiştim. Bizde asıl sorun arka taraf. Oluşturulan bu savunma ile işimiz çok zor. Rizespor’da genel görüntü arka dişler çürük, ön dişler finli golcü ile parlamaya başladı. Hamza hoca milli arada savunma ya özel ayar çekmeli.
İkinci devre konuk takım yaptığı değişiklikle özellikle ortadan güçlü set oyunu altında kalemize yüklendi, kaçırdı derken Dokovic’in Polo’ya indirdiği ekstra pas o topun içeri girmeyişi bizim adımıza aslında sonun başlangıcı sayılan dakika olarak kayda geçtik ve kaderimize razı olduk. G.Saray Mısırlı golcüsü ile beraberlik golünü yakaladığında bir puanda iyidir dedik ama ne bilelim son dakikalar içinde haklı olarak kazandığımız penaltı atışını 10 numara Boldrin dışarı vuracak! 8 dakika gösterilen uzatma altında rakibi bir kişi eksik yakalayan temsilcimiz G.Saray kalesine yüklendikçe yüklendi maç iki taraf adına o uzatmalarda Rus ruletine döndü derken maçın hakemi Palabıyık son saniye içinde yaptı yapacağını ve G.Saray takımının attığı gole resmen kaşesini basarak polis kalkanları altında sahayı terk etti.
Rize deplasman maçlarını hakemin takdir hakları ile seven Diagne son saniyeler içinde buldozer gibi 3 ayrı pozisyonda 3 oyuncumuzu yere serip gitti maçın saha içinde ki bir diğer silindir operatörü hakem Ali Palabıyık bir şey yok dedi, VAR da görev yapan Serper Barış Saka ve Abdülkadir Bitigen hava kompresörleri görevi yaptılar ve havayı bastılar sonuç gol!.. Bunun adın emek hırsızlığı, bunun adı para hırsızlığı, bunun adı soygun, bunun adı gasp!..
Ne desek boş..
Her sezon başı uyarı yazılarımda transferde güçlü tohum seçin diye defalarca yazdım. Bu sezonda özellikle savunma hattına yapılmayan transferler, elinde ki mevcut kaliteli oyuncuları sözleşmeleri devam etmesine rağmen göndermen senin şuanda dipte yer almanda en büyük ana etken. Tek bir örnek vereyim. Sol bekte geçen sezon iki Milli oyuncun vardı. Biri Hırvat Melnjak diğeri 37 kez Milli takım formasını giyen İsmail. İkisi de gitti. O bölgede Cumali, Alberk ve Emirhan kaldı. Başka yazmaya gerek yok. Moroziıuk gibi yüreği ile oynayan bir oyuncuyu tam Rize’ye alışmışken gönderdin, Bülent hoca bu takımı doldur boşalt yaparken sesi çıkmayanlarında günahı büyük. Süper lig tarihinde ilk 8 haftada bir puan toplayan daha önce yoktu. Bundan sonra her maçın final olacak, devre arasına kadar alacağını alacaksın, ondan sonra Allah kerim..
Yorum Yapın