RİZELİNİN BAŞARI ÖYKÜSÜ III / Muhammed Avcı

Muhammed Avcı
“Çocukluğumdan beri şehrime ülkeme hizmet etme konusunda bir düşünce içinde
olmuştum. Benim için bu yol çok uzun yıllara dayanmaktadır. Siyasetçi olmak
halkın içinden kopmak ve bambaşka bir formda hayatınızı devam ettirmek demek değildi.
Ben hep halkın içinde oldum, olmaya da devam edeceğim. Beni Rize sokaklarında dolaşırken
görenler çok şaşırıyor. Bir milletvekili yalnız başına nasıl dolaşabilir mantığı oluşmuş. Ben
bunu yapmadım. O yüzden vatandaşımızla ortak bir dil geliştirebildim. Samimiyete dayalı
gerçekçi bir iletişim sağlayabildim. Bunu siyaseten bir usul olarak değil bunu kendi kişiliğim
böyle olduğu için yapıyorum. Benim bir danışmanım Rize’dedir. Benim evim hala Rize’de. Ben
Ankara’da misafirhanede kalan bir milletvekiliyim. Bunu şehrime hizmet etme konusunda
daha verimli olabilmek adına yapıyorum. Rize’yi seviyorum. Sadece vatandaşa hal hatır
soran bir vekil olmak istemedim. Bu sokaklarda dolaşırken bu şehre eserler kazandırmış
olmanın gururunu yaşamak istedim. Rize’ye yapılan yatırımlar için özveriyle çalışıyoruz. Biz
koltukta oturup kalan değil sahada olan bir ekibin mensubuyuz.”
 Muhammed AVCI
 
Muhammed Avcı, 2009 yılında 3. olağan
kongre ile birlikte AK Parti İl Yönetim
Kurulu’na seçildi. Bir dönem Tanıtım ve
Medyadan Sorumlu İl Başkan Yardımcılığı
görevini üstlendi. 4. olağan kongre ile
birlikte Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu
Başkan yardımcılığı görevine getirildi ve
Mart 2014 yerel seçimlerinde İl Genel Meclis
Başkanlığına aday olmak için bu görevinden
istifa etti. Sırasıyla il başkan yardımcılığı,
il genel meclis üyeliği, il genel meclis
başkanlığı ve il başkanlığı görevlerinde
bulundu. AVCI, çeşitli sivil toplum
örgütlerinde görev almaktadır. “Başarılarla
dolu Türkiye’yi baştan başa imar etmiş gurur
duyulacak bir hikâyemiz var” diyen AVCI, 27.
Dönem Rize Milletvekili olarak meclisteki
görevine devam etmekte, Avrupa Birliği
Uyum Komisyonu Üyesi Türkiye-Avrupa
Birliği Karma Parlamento Komisyonu’nda da
yer almaktadır.
“Ankara’da Milletvekili Muhammed Avcı,
Rize’de bizim Muhammed”
Sizi tanıyabilir miyiz?
15.01.1980 tarihinde Rize Merkez’de
dünyaya geldim. Pazar Caddesinin Sarıbaş Camii önünden geçen bulvarı evimizin sağından ve solundan geçerdi.
1988’de orası istimlak edilince biz Çamlıbel mahallesine geçtik. Bizim dede arazileri de oradaydı. Biz hem Dağsu hem
Çamlıbel mahalleliyiz. Daha eskiye gidince Camidağlıyız. Ondan daha öncesine
gittiğimizde de Kalkandereliyiz. Rize’nin
dört bir tarafı diyebiliriz. Bütün ömrümüz
burada geçti. Dört kız dört erkek sekiz
kardeşiz ben en küçükleriyim.
Çocukluğumda yaramaz bir çocuk
değildim, akıllı uslu bir çocuktum. Herkes
büyümüşte küçülmüş derdi benim için.
Ailem de komşularımız da böyle bilirdi.
Çocukluğumun bir bölümünü Pazar Caddesinde geçirdim. İlkokula başlamadan
önce Kuran Kursu hayatım oldu, hafızlık
yaptım. Daha sonra ilkokula başladım.
Atatürk İlkokulunda okudum. Rize İmam
Hatip’te ortaokul ve liseyi okudum. Okul

yıllarım çok güzel geçti. O günleri hayırla anıyorum. İmam Hatipte çok güzel bir ruhumuz vardı
bizim. Ben hala ilkokul arkadaşlarımı görüyorum, konuşuyorum. Eski arkadaşlarımı Rize sokaklarında görmek çok güzel ve değerli şeylerdir.
“Bir şehirde bütün hayatını devam ettirmek çok güzel bir şey. Aynı şehirde ilkokul anılarınızı da lise anılarınızı da yaşabiliyorsunuz. Bu çok özel bir şey. Değerli
bir şey. Başka bir şehirde her şeyi sıfırlıyorsunuz yeniden başlıyorsunuz. Benim
anılarım bir bütün olarak hep doğup büyüdüğüm şehirde beslendi. Rize’ye bu anlamda da ayrı bir gönül bağım var.”
Çocukluğumdan beri en çok sevdiğimiz şey futboldu. Okuldan kaçar, eski Rizespor stadyumun arkasındaki boş arazide okul kıyafetlerimizle top oynardık. Terden sırılsıklam olurduk
ve o halde okula giderdik. Çaykur’un karşısındaki yerden de yine okuldan kaçıp yüzmeye
giderdik. Yapacağımız en büyük aktiviteler bunlardı. Tabii bunun bedeli de olurdu. Okuldan
kaçtığımız için hocalarımızdan sıra dayağı yemişliğimiz olmuştur.
Üniversite tercihinde esasında çok daha iyi yerlerde olabilirdik. Çok çalışkan değildim
ama ders dinleme potansiyelim yüksekti. Üniversite hayatım da böyle geçti. Celal Bayar Üniversitesi Tarih Bölümü mezunuyum. Çok da severek okudum. Bugün olsa yine okurdum. O
zaman başka yerlerde de olabilirdik. Ama bu bölümde okuduğum için pişman değilim. Mezun
olurken üniversite de kalmayı istemiştim. Akademik bir kariyer düşünmüştüm. Hocalarımla
da konuşmuştuk onlarda okulda kalmamı istemişlerdi. Siyaset yapmayı hep düşünüyordum.
Ama önce akademisyen olup sonra siyasete girerim diye planlıyordum. Hocalarım mezun
olduktan sonra ara dönemde gel seni alalım demişti. Rize’ye döndüm. Ama gitmek nasip olmadı. Akademisyen olmak çok şey kazandıracağı gibi çok şey de kaybettirebilirdi. Şimdi iyi ki
de olmamışım diyorum, pişman değilim. Askerliğimi Amasya’da 5,5 ay yaptım. Güzel anlarda
yaşadık. Terhis olacağım gün normalde her sabah 7 de içtima olurdu ve o gün içtimadan sonra terhis olacaklar salıverilirdi. Benim de terhis günüm gelince komutandan rica ettim. İçtima
beklemeden sabah namazıyla askerden ayrıldım.
Ben hanımımla da siyaset vesilesiyle tanıştım. İl yönetim kurulu üyesiyken hanım da Çayeli’n de ilçe yönetim kurulu üyesiydi. O vesileyle tanıştık. Bir gün bir toplantıya gittik. Hikmet
Ayar İl Başkanıydı ben de İl Başkan vekiliydim. Çayeli ilçe başkanlığı ile ilgili kongre öncesi
karar deklare edecektik. Hikmet Ayar toplantıya benim katılmamı istedi. Ben gittim kararı
deklare ettik. Tam o esnada Rıza Çakır (benim İmam Hatip’ten de hocamdı) yanımda oturuyordu. Eşimi kastederek yönetimde bir arkadaş var görüşmenizi çok isterim dedi. O vesileyle
görüştük ve evlendik. Allaha şükürler olsun güzel bir yuvamız var.
Siyasi hayatınız nasıl başladı?
Ticari serüven devam ederken bir taraftan da 2009 yıllarında siyasetin bir yerinde başlama zamanı gelmişti düşüncesiyle yola çıktık. Zaten hep aklımızda vardı. Böylelikle siyasi hayatımızı aktif olarak başlattık.
“Bir ortaokul çocuğu siyaset programı izler mi? Ben bunları izleyerek büyüdüm.
Şevki Yılmaz’ın üzerimizde o anlamda bir etkisi vardır. Sevki Yılmazın kazandığı
seçimler, Tayyip Erdoğan’ın o dönem kapalı spor salonunda Belediye Başkanı seçilmeden önce yaptığı programlar vardı. Onları izlerdik. Koşa koşa giderdik. Genlerde siyaset aşkı vardı.”
 
Biz İmam Hatip yıllarında da bunu kendi içimizde büyüterek yetiştik. Rize’ye hizmet etme
ülkeye hizmet etme düşüncesi bizi çok heyecanlandırırdı. Önümüzde de çok iyi rol modeller
vardı. 2009 yılında aktif siyasete girdik ve siyaset yapmaya başladık.
“Aile şirketinden uzaklaşarak aktif siyasetin içine girdim”
İl Başkan Yardımcısı olarak başladım. Bir dönem Tanıtım ve Medya Başkanlığı yaptım. Hikmet Ayar İl Başkanı olunca da İl Başkan vekilliği yapmaya başladım. 2014 yerel seçimlerinde
Genel Meclis Üyesi adayı olabiliriz diye istişare yapıldı. Birinci sıradan İl Genel Meclis adayı oldum ve seçildim. Hemen sonra da İl Genel Meclis Başkanlığı yaptım. 2014 yılında Kasım ayında yapılan kongrede AK Parti Rize İl Başkanı seçildim. Siyasi hayatımızı İl Başkanı olduktan
sonra farklılaştı. Siyasetin herhangi bir kademesinde olmakla birinci kademesinde olmak çok
farklı şeyler. İkinci adam olunca başka alanlarda da uğraşabiliyorsunuz. Birinci adam olunca
bütün hayatınızı şekillendiren şey bu oluyor. Başka alan kalmıyor. Zor süreçler de yaşadık. 15
Temmuz darbe girişimi gibi… O süreçte yaşadıklarımı unutamıyorum. Siyaset hayatımın belki
de en unutulmaz anları o saatlerdi. İlçe başkanlarını Belediye Başkanını arıyoruz, direniş göstereceğimizi söylüyoruz. O dönemin valisiyle emniyet müdürüyle yaptığımız görüşmeler…
inanılmaz bir mücadeleydi. Anlımızın akıyla atlattık.
Hayatınızda bir kırılma anı oldu mu?
Duygusal anlamda mesleki kırılmalar yaşadığımız anlar oldu. En büyük kırılma anım çocuğumun vefat ettiği andı. Sanırım bunun üzerine hiçbir şey gelemez. Siyasi anlamda da kırılma
noktalarımız var ama açıkçası bugün konuşmak istemem.
Ailenizden size sizden de çocuklarınıza kalacak en büyük miras nedir?
“Şahsiyetinizi itibarınızı arka plana attığınızda yaptığınız iş ya da bulunduğunuz
yer her ne olursa olsun eksik yarım kalır ve kalıcı olmaz.”
Hayatımda önemsediğim en önemli şeylerden bir tanesi ve babamdan da gördüğüm şey,
mühim olan bir makamda uzun süre kalmak değil, itibarlı kalmak olduğudur. Bununda çeşitli
kriterleri var. Bir makamda kendi itibarınızdan fedakarlık ederek uzun süre kalabilirsiniz. Kendi
şahsiyetinizden fedakarlık yaparak da kalabilirsiniz. Son dönemlerde siyaseti sonlandırmak
istiyorum deyince insanlar şaşırıyor. Böyle büyük bir makam, milletvekilliği bırakılabilir mi, diyorlar. Bunun da esas gerekçelerinden bir tanesi çok taviz vermeden kişiliğinizden bu işleri
noktalandırabilmek. Ben hep şunu söyledim etrafımdakilerde bu şehirde çok uzun süre siyasette kalmak için şahsiyetinizden taviz vermeniz gerekir. Çünkü başka türlü yol alamıyorsunuz. Ya pek çok kırkılmalara tamam diyeceksiniz, vesile olacaksınız ya da şahsiyetinizden
taviz verip o süreci götüreceksiniz. Ben bu yol ayrımını da gördüğüm için bundan dolayı da
uzaklaşmak istiyorum. Benim de babadan gördüğüm ve bırakmak istediğim şey itibarlı bir
geçmiştir. Bunu yaparken düşündüğüm şey şu oldu karınca kararınca şu memlekete biraz
şahsiyetimizle biraz itibarımızla biraz da eserlerimizle bırakırsak bu bize yeter. Çocuklarıma
da bunu dışında başka bir şey bırakırım düşüncem yok.
Gençlere siyaset konusunda nasıl bir tavsiyeniz olur?
“Gençlere diyorum ki siyasete ilginizi kaybetmeyin çünkü siyaset demokrasiyi
güçlendirir.”

Gençlerin siyasete ilgileri olsun. Bunu önemsiyorum. Siyasetin olmadığı alanları başka
güçler dolduruyor. Kimini asker kimini bürokrat dolduruyor. Vatandaşın denetim uygulayamayacağı merciler dolduruyor. Siyasetçi vatandaşın denetimindedir. Bir asker, bir bürokrat
bir hukukçu kolay kolay vatandaşın denetimine giremez. AK Partinin Türkiye’ye kazandırmış
olduğu en büyük icraatlardan bir tanesi Türkiye’yi vesayet sisteminden kurtarmaktır. Sen oy
verdiğin adama yarın bir gün hesap sorabiliyorsun. Ben mesela bir köye gittim bana vatandaş
sonuna kadar hesap sordu. Sen bunu bürokrata yapamazsın.
Siyaset yapmak isteyen arkadaşlar uluslar arası hukuk, uluslar arası ilişkileri okuması lazım. Türkiye’nin geçmiş siyasetini, Cumhuriyet tarihini, Osmanlı tarihinin son dönemini Türk
Modernleşme tarihini muhakkak okumalı mutlaka iyi bilmeleri lazım. Biz Osmanlının içinden
çıkmış bir Cumhuriyetiz. Bugünkü siyaset kodlarımız oradan geliyor. O gelenekten kopmamak lazım. Her ne kadar bazıları bunu reddi miras yapsa da biz Osmanlı’nın içinden çıkan bir
Cumhuriyetiz. O tarihi silsileyi siyaset yapan arkadaşların çok iyi bilmesi lazım. Türkiye’de
oluşmuş siyasi akımları çok iyi yakalamak da gerekiyor. Bunların tarihi kökenlerini bilmek bu
bilgiye vakıf olmak lazım. Gençlere hep söylüyorum. Bol bol okuyun. Siyaset zaten yetişmiş
insan arıyor. Doğru insanı bulmaya çalışıyor. Ülkeyi milleti iyi temsil edecek arkadaş olsunlar.
Kendini geliştirmiş olsunlar, o donanıma kendilerini hazır etsinler.
Hobileriniz nelerdir?
Siyaset bize çok hobi bırakmadı. Fazla zamanımız kalmıyor. Bir tarafta Rizespor bir tarafta
Türkiye süper ligini ve Avrupa maçlarını takip ediyorum. Türk Halk Müziğini çok seviyorum.
Hepsinin bir hikayesi var. Bu ilgimi çekiyor. Bir seferinde Rize’de Erkan Oğur ve İsmail Hakkı
Demircioğlu’nun konserine gitmiştik. Müziğin evrensel bir dili vardır. Bizim o konsere gitmemize şaşıranlar olmuştu. Genelde solcu olarak kendini tanıtanların dinlediği sanatçılar olarak
görünüyordu. Halbuki müziğin sağı solu olmaz. Benin nefes aldığım alanlardan bir tanesi halk
müziği dinlemektir.
 
Rize’de Muhammed Avcı
neden çok seviliyor?
“Rizemi ve bu güzel şehirde yaşayan herkesi çok seviyorum. Benim ailem burada.
Rize tarihinde evini burada
tutup kendi Ankara’da misafirhanede kalan tek milletvekili de benimdir. Bunu niye
yapıyoruz? Rize’ye daha fazla
zaman ayırabilmek için her
hafta sonu mutlaka Rize’de
bir program yapmaya gayret
ediyoruz.”
Ben bunu çok önemsiyorum.
Sokaktaki insan her şeyimizi biliyor. Ben pazarcılık yaptım. Çocukluğum oralarda geçti. Geçenlerde Rahmi Başkanla pazara gittik ve hala orada benim de pazarcılık yaptığım dönemdeki
tanıdıklarla karşılaştık. Oturup konuştuk. Ben hala bu şehrin içindenim. Vefa çok önemli. Ben
onlarla beraber yaşıyorum hala. Hiçbir zaman bir milletvekili edasıyla davranmadım. Ben sahilde yürüyüşe çıkardım tek başına. İnsanlar tek başına nasıl yürüyorum diye şaşırırdı. Ben
bunu içimden gelerek yapıyorum. Siyasetin o ağır yükünden kurtulmak için yapıyorum. Siyasi
makamlar size başka bir kıyafet giydiriyor ama samimiyetinizi kaybetmemek gerekiyor. Ben
de öyle yapıyorum. Eğer insanların karşısına farklı biri olarak çıkarsanız vatandaşın neydi de
ne oldu demesiyle karşılaşırsınız. Bu hissi sevmiyorum. Ben neysem oyum. Etrafında onlarca
adamla geldiğinde insanlar büyük bir antipati duyuyor. Benim bünyem bunu kabul etmedi.
“Bir gün çıktım araba bekliyordum. Karşıda da bir lokantadan adamın biri çıktı
ve yanıma geldi. Allah için ben hayatımda böyle bir vekil görmedim dedi. Bir vekil
böyle montunu giymiş yanında kimse yok tek başına dolaşıyor, araba bekliyor,
olacak iş mi! Onun için bu millet seni seviyor biliyor musun dedi.”
Ben bunu siyaset amaçlı yapmıyorum. O ağır rolü sevmedim ben. TBMM’de bu etiketi kullanıyorsun tabii çünkü Ankara’da şehrini temsil ediyorsun. Rize’ye gelince de biz tam anlamıyla vatandaşın içindeniz. Onun parçasıyız. Siyasetçi seçtiği adamın kendi ortalaması olmasını
ister. Muhammed Avcı bu şehrin ortalamasıdır. Bunu yakalıyorsa siyaset yapıyor demektir.
Muhammed Avcı siyasetçi olduktan sonra bütün geçmişi unutup başka bir forma giriyorsa
milletten kopuyordur o zaman. Ben bunun özel bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Herkes için
demiyorum, seveni var sevmeyeni var. Ama herkese karşı aynı mesafedeyim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında neler söylemek
istersiniz?
“Bizim utanılacak bir hikayemiz yok tam aksine hiçbir siyasi partiye nasip olmamış başarılarla dolu 20 yıl boyunca Türkiye’yi baştan başa imar etmiş gurur
duyulacak bir hikayeye sahibiz.”
 
Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük liderdir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu andan itibaren
siyasi tarihine bakınca ve kendisini yakinen de tanıdığım için Rize’den böyle bir liderin çıkması büyük bir gurur kaynağıdır. Cumhurbaşkanıyla yaptığımız görüşmelerin büyük bölümü
Rize üzerine oluyor. Teşkilatla ilgili de oluyor ama Rize konusundaki hassasiyetine hayranım.
Mesela, Rize Lojistik Merkezi, Şehir Hastanesi projesi ile ilgili kendisi aradığında Rize’ye olan
hassasiyetini görseniz gurur duyardınız.
“Bir anda mütevazi bir adam oluşuna tanık olurken, bir tarafta uluslar arası görüşmelerinde ülkesini temsil ederken devleşen bir adamı görmek ve buna bizzat
tanık olmak... O frekansı kurmak çok değerli bir şey. Liderlik özelliğini yansıtan ve
taşımasını bilen dik duruşlu bir Cumhurbaşkanımız var. ”
 İki yere karşı vefam vardır. Birincisi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bana güvendi beni aday
yaptı. Ona karşı asla mahcup olmak istemem. İl Başkanıyken de sonuna kadar arkamda durmuştu. İkincisi de milletvekili seçimlerinde üçüncü sıradaydım ama milletimiz beni seçti. Rizeli
hemşerilerim isteseler beni seçmeyebilirdi ama bize sahip çıktı. İki yere de çok büyük vefam
vardır. Cumhurbaşkanımızın Rize ve Türkiye için çok büyük bir değer olduğunu fırsat olduğunu düşünüyorum. Kendisiyle çok yakın çalışmaya başladığınızda onun o liderlik karizmasını
daha iyi görme şansım oldu.
“Geçen sene Cumhurbaşkanımızla bir görüşme yaparken Muhammed Rize ile
hiç ilgilenmiyorsun dedi. Bir an da şoke oldum. Bütün hayatım Rize’de geçiyor
dedim. Onu demiyorum Rizespor’u kastediyorum deyince ben de başkanım ona
Osman Aşkın Bak bakıyor dedim. Topu ona havale ettim. Doğru diyorsun dedi ama
bu gidişle takımı düşüreceksiniz diye de ekledi. Öyle de oldu. Rizespor aşkı bir
başkadır kendisinde.”
Hayatınızda en önemli tecrübe ne oldu?
O kadar çok tecrübe edindik ki. Benim hayatımda çok keşke olmadı. Ben öyle bir adam
değilim. Yaşanmışsa bir sebebi vardır muhakkak diye düşünürüm. Hatalarımdan ders çıkarmayı bilirim. Yaşadığımız her hikaye bize derstir. Ben aşırı derecede güven ilişkine odaklı iletişim kuran biriyim. Bunun esasında çok iyi bir şey olmadığını gördüm. Güven samimiyetin
kendisidir. Sadece güven odaklı bir iletişim kurma metodunun bana zarar verdiğini gördüm.
Duygulardan ziyade biraz daha akılcı yürümek lazım. Bu süreçlerin hepsi beni nihai olarak bu
noktaya ulaştırdı. Ruh ve beden ilişkisi gibidir. Siyasette yaşadığım süreçlerin tamamı bana
hem rasyonel hem duygusal bütünleşmeyle bir karar almaya götürdü. Güvenle ilişki kurmanın duygusal bir hata olduğunu gördüm. Bu benim için bir tecrübe oldu.
Meclisteyim… Rizeli bir hemşerimiz çok önemli bir konum var diyerek yanıma gelmek istedi. Ben de davet etim ve geldi. Diriliş Osmanlı dizisinde oyuncu
olmak istiyorum dedi. Şaşkınlık içinde ciddi misin dedim. Gayet ciddiyim dedi.
Ertesi günde tesadüf o dizinin yönetmeni gelmez mi! Kendisine yaşadığım bu olayı
anlattım. Hatta istersen tanıştırayım dedim. İnsanlarımızın beklentisi çok değişik
olabiliyor ama geri çevirmeden her geleni dinlemeye gayret gösteriyorum.”
Elinizde sihirli bir değnek olsa neyi değiştirmek isterdiniz?
Bugün en çok üzüldüğüm şey dünyada bir tarafta zenginlik yaşanırken bir tarafta açlık ve
sefaletin olması çok büyük bir sarsıntı. Bu bir yönetim hatasıdır. Bu dengeyi kurmak isterdim.

Yaşam standartlarını birbirine yakınlaştırdım. Temel sorun burada zaten. İnsanları suça teşvik
etmekte ki sebepte burada yatıyor. Adil bir dünya adil bir paylaşım olsun isterdim. Biz siyasetçi olarak da yapmaya çalıştığımız bu. Bir oranda bunu başardık. 2002’de devraldığımız
Türkiye’den şimdiki Türkiye’ye arasında böyle bir temel fark var.
Rize’de yapılan yatırımlar ve Rize için neler söylemek istersiniz?
AK Parti hükümetleri döneminde tüm Türkiye’de Cumhuriyet tarihimizin en büyük kalkınma hamlesi gerçekleştirilmiştir. Zira AK Parti dönemi icraatları kendisinden önceki siyasi
partilerle değil, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan yatırımlarla mukayese edilmektedir ve
açık ara bir icraat üstünlüğüne sahiptir. Tüm illerimizde yaşanan bu icraat hamlesi Türkiye’nin
pek çok temel problemini çözmüş, seçim bölgem olan Rize’miz de bu yatırım hamlesinden
payına düşeni almıştır. Hayal olarak kabul edilen pek çok proje bu sayede hayata geçilmiştir.
14 kilometre uzunluğundaki Ovit Tüneli, Rize Lojistik Liman inşaat çalışmaları Hükümetimiz
tarafından başlatılmıştır. Rize-Artvin Havalimanımız faaliyete geçmiştir. İlk altı ayda taşıdığı
yolcu sayısıyla rekorlar kırmış ve bölgedeki turizm kabiliyetini önümüzdeki yıllarda çok daha
yükseklere taşımak için en önemli yatırımı teşkil eder hâle gelmiştir. Rize Şehir Hastanesinin
dolgu çalışmaları bitme aşamasına gelmiştir. Rize’deki kentsel dönüşüm çalışmalarımız devam etmektedir. Tüm Türkiye’de olduğu gibi kimliği olan, modern şehirler oluşturma ülküsü
bağlamında Rize’de kimsenin yapamaz dediği kentsel dönüşüm çalışmalarını cesaretle gerçekleştiriyor ve vatandaşlarımızın hizmetine sunuyoruz.
“Rize’ye eser kazandırmanın ve bunun içinde olmanın gururunu yaşıyoruz. Ben
memleketime hizmet etme noktasında büyük bir özveriyle çalışmaları takip ederken, şehrin bu yeni oluşumuna gelişimine insanlarımızın daha konforlu ve huzurlu
olmasına da tanık olmak inanılmaz güzel bir duygu. Bu şehir hepimizin ortak değeri.”
İl Başkanıyken bir tecrübeniz oluyor ama milletvekili olunca tecrübe bambaşka bir şey.
İlk milletvekili olduğumda herkesin telefonuna bakmaya gayret gösteriyorum. Ailem de zaten burada yaşamaya devam ediyordu. Ben her hafta Rize’ye gelince 50-60 kişiye randevu
veriyordum ve bunların pek çoğu benim çözemeyeceğim şeyler olsa da görüşmeleri ertelemiyordum. Bir kısmı da zaten terapi konuşmaları oluyordu. İnsanların sıkıntısını dinliyorsunuz.
Gergin olan var sinirli olan var… Ben birinci yılın sonunda baktım ki bu girdabın içinde kalırsam
ben bir tane eser bırakmadan bu şehirden ayrılacağım. Milletvekilliğim böyle devam edecek. Yarın bir gün bu sokaklarda gezerken bir dikili ağacım olmayacaktı. Vaziyet oraya doğru
gidiyordu. Ben danışmanımı Rize’de bıraktım. Bizim bir enerji ve zaman havuzumuz var ve
bunu iyi organize etmek gerekiyordu. İçlerinde problemlerini çözdüklerimiz oluyordu. Belki
100 konu geliyor 10’nunu çözüyorsun. Bir kara verdim ben. Biz konsantrasyon alanlarımızı
değiştirmemiz lazım dedim. Yoksa bir tane eser bırakamayacağız. Bu görüşmelere ayırdığım
zamanı oraya ayırırsam büyük işler başarırdık dedim. Ondan sonra yatırımlara odaklandım.
“Bizim hükümetlerimiz AK Parti döneminin maddi açıdan en problemli dönemi
bu dönemdir. Ekonomik açıdan dünyada en büyük problemlerin yaşandığı süreçlerden geçiyoruz.. 2016’da Darbeden sonra da ekonomimiz de darbe aldı. Arada
pandemi de oldu. Bu dönemde bu ekonomik kaosa rağmen Rize’de en büyük
yatırımları yaptık.”

İnsanlar milletvekillerinin bir eli yağda
bir eli balda diye düşünüyorlar. Kendinizi
o kalıptan çıkarmanız gerekiyor. Bugün
Rize Belediye Blokları yapıldıysa Belediye Başkanımız, milletvekili olarak ben ve
diğer vekillerimiz “ben bunu yaparsam
yarın başıma bir şey gelir burayı başaramazsam ben daha siyaset yapamam”
endişesi taşımadığımız için bunları yaptık. Biz millete hizmet için çok büyük bir
özveri ortaya koyduk. O endişeyi taşırsanız ben niye başıma bela alayım giderim
üç beş kişinin işine bakarım niye büyük
risklere girerim diye düşündüğünde risklere girmediğinde hiçbir şey yapamazsınız. Bizim siyasi hayatımız olmasa da bu
şehirde eser bırakalım dedik. O yüzden
bugün o belediye blokları var.
Milletvekili olduğumda Rize Lojistik
Merkezle ilgili öncesinde bütün ÇED raporlarını yaptık plan çalışmalarını çıkardık
ve Cumhurbaşkanıyla yaptığım son telefon görüşmesinde her şeyin tamamlandığını ve ihaleye hazır olduğunu söyledik.
Sizin talimatınızı bekliyoruz dedik. Bu bizim değil sizin vizyonunuzdur diye ekledim. Gerçekten de öyleydi. Rize Lojistik
Merkezi bizzat kendisinin düşünüp tasarladığı ve İyidere’de açıkladığı bir projedir.
İhale için her şey tamam olunca kendisi
bana, Adil Karaismailoğlunu arıyorum sen
takip et dedi. Ertesi gün bakan aradı ve
ihale hazırlığına başlandı. Aynı şey şehir
hastanesi için de yapıldı. Orada ÇED raporlarının çıkmasının yanında arkada yığınla takip edilen konular vardı. Defalarca
süren görüşmeler yapıldı. Kolay süreçler
değil. Bunların sonucunda Rize tarihinin
en büyük yatırımını yapmıştır. Ben yine
Rize’den aday olacağım diyerek şahsi
geleceğini düşünen risk almayan hiçbir
siyasetçi, Ayder’de taşın altına elini koymaz. Orada o insanları karşısına almak is-

temez. Gider vatandaşa hal hatır sorar sadece. Hal hatır sorarak çok
da iyi vekil olur. Vatandaş da şunu der; geldi sohbet etti hal hatır
sordu… Beni bu şehir milletvekili yaptı. Ben de bu şehre vefa borcumu öderim. O yüzden ben bu şehre hizmet konusunda elimi
taşın altına elbette koyacağım. Sağ olsun Cumhurbaşkanımız da
bize hep destek verdi.

 
Çaykur Rizespor hakkında neler söylemek
istersiniz?
“Rizespor taraftarı çok heyecanlı. Bir mağlubiyette her şeyi sil baştan yapalım isteniyor. Rizespor’un en büyük sıkıntısı istikrarın
sağlanamaması. Takıma yönetime hocaya
güvenmek inanmak gerekiyor. Bu takım Rize’nin ortak değerlerinden bir tanesi. Bütçe sıkıntısı olmadığı halde bu duruma düşen bir Rizespor herkesi üzer.”
Bizim için son derece kıymetli. Rize ölçeğinde ki bir şehrin takımının süper ligde olması
müthiş bir şey. Son dönemlerde maalesef birinci ligde olmamız bizi ziyadesiyle üzüyor. Takıma
bakınca takımın hocası çok deneyimli bir futbol
adamı. İbrahim başkanla dertleşiyoruz zaman
zaman. İyi bir yönetim de var daha da iyi olmamız
lazım. Bölge insanı olarak çok heyecanlıyız. En
ufak olumsuzlukta dünyayı yıkıyoruz. Uzun vadeli
planlar yapamıyoruz. İstikrarlı bir başarı için doğru
planlamaya ihtiyaç var. Bir mağlubiyette dünyayı yıkıyoruz ve sil baştan yapmak istiyoruz. Yöneticilerin o futbol
taraftarı mantalitesiyle yönetmemesi lazım. Taraftar heyecan duyabilir yeri geldiğinde istifa diye bağırır yeri geldiğinde itiraz eder… ama biz yöneticiler olarak neyi yapmamız
gerektiğini bilmemiz lazım istikrarlı olmak gerekiyor. Bunu
Rize’de yapmak çok zor. Sadece futbolda değil her alanda
böyle. Bir anda bambaşka bir eleştiri dozuna ulaşıyoruz.
Yönetici de bu eleştirinin karşısında duramıyor. Başkanlar
değişiyor takım yeniden kuruluyor… 4-5 yıl bir takımı bir kemik kadroda tutmak lazım. İstikrarlı bir başarı için sürekli takım, oyuncu, başkan değiştirmekle başarılı olmak mümkün
değil ki! Bunu kamuoyu da çok yapıyor. Bütçe konusunda
problem yok. Planlama konusunda sıkıntımız var. Bunu planlayanların daha soğuk kanlı ve istikrarlı olmasını istiyorum.

RİZELİNİN BAŞARI ÖYKÜSÜ III
YAZARLAR: ALİHAN TELATAR & SELİM DENİZALP


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın