İstanbul’da, “Rizeliler Buluşuyor” programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye'nin artık parlamenter sistemle yoluna devam etme imkânı kalmadı. Bu sistem darbelerle, muhtıralarla, krizlerle zaten bir hayli yıpranmıştı. Şimdi yeni bir arızaya mahal vermeden bu sistemi toptan değiştirme imkânı ortaya çıktı. Artık yapılması gereken yeni Anayasa ve başkanlık sisteminin içini doldurmaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen, “Rizeliler Buluşuyor” programına katılarak bir konuşma yaptı.
Sinan Erdem Spor Salonu’nda gerçekleşen programda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu güzel buluşmaya, bu ahde vefa toplantısına iştirakiniz için, sevginiz, coşkunuz için, hemşehrinize, kardeşinize sahip çıktığınız için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Ata yurdum, ana yurdum Rize’yle iftihar ediyorum. Rizeli olmakla iftihar ediyorum. Her fırsatta sılayı rahim yapmak için Rize’ye, Güneysu’ya gidiyor, yakınlarımla, hemşehrilerimle kucaklaşıyor, hasbihal ediyorum” dedi.
“HEMŞEHRİLERİME ŞÜKRANLARIMI İFADE EDİYORUM”
Rize'nin, millete hizmet yoluna çıktıkları ilk günden beri hep yanlarında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa son cumhurbaşkanlığı seçiminde 81 il içinde yüzde 81 oy oranıyla şahsına en yüksek desteği veren şehir olarak ilk sırada yer aldığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Rize'nin tarihinde ilk defa bir cumhurbaşkanı çıkardığını ifade ederek, “Hem de Türkiye'nin, milletin oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanını çıkarma unvanını elde etti. Seçimin hemen ardından 11 Ekim'de Rize'ye giderek hemşehrilerime bizzat teşekkür ettim. Bir kez de buradan İstanbul'dan, Rize'ye, Rize'deki, İstanbul'daki ve diğer şehirlerimizdeki hemşehrilerime şükranlarımı ifade ediyorum” dedi.
“RİZE İNSANININ YİĞİTLİĞİNDEN İLHAMLA İNŞALLAH AYNI ŞEKİLDE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİM”
Toplu açılışlar yapmak üzere 11 Mayıs'ta Rize'de, ardından da Trabzon'da bulunacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizler benim yüzümü hep ak çıkardınız. Allah da sizin her işinizden yüzünüzün akıyla çıkmanızı nasip eylesin. 12 yıllık başbakanlığım döneminde sizleri hiç mahcup etmediğime inanıyorum. İnşallah cumhurbaşkanlığım dönemimde de sizleri mahcup etmeyecek, sizlere mahcup olmayacağım. Rize sadece havasıyla, suyuyla, yeşiliyle, çayıyla değil, aynı zamanda insanlarının çalışkanlığıyla, mertliğiyle, delikanlılığıyla, sözünün eri olmasıyla, inancının bağlılığıyla da öne çıkan bir şehrimiz. Biz de Rize'den tevarüs ettiğimiz işte tüm bu özellikler sayesinde ülkemizde ve dünyada dikkatle takip edilen çalışmalar ortaya koyduk. Farkımızın Rizeli olmamız olduğunu da her fırsatta gösterdik. Bundan sonra da Rize insanının yiğitliğinden, azminden, heyecanından aldığımız ilhamla inşallah aynı şekilde yolumuza devam edeceğim” diye konuştu.
“MANŞETLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA BU GÜNLERE GELDİK”
Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalının spikerinin Rize'ye gittiğini ve orada bir program yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oradaki hemşehrilerime güya benim aleyhimde, hizmetlerimiz aleyhinde bazı şeyler söyletecek. Hemşehrilerimden laf alamayınca araya girip kafasındakileri kendi söylüyor ama benim hemşehrilerim meydanı boş bırakır mı? Erkeğiyle kadınıyla çıkıyor, çatır çatır çıkıyor tüm gerçekleri, doğruları mikrofona ifade ediyor” şeklinde konuştu. O televizyon spikerinin Rizelilerin sözlerini dinlemek yerine önce ara verdiğini sonra da yayını tümden kestiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “İşte bunların maalesef yapısı bu, karakteri bu. Bunların dertleri milleti dinlemek değil, kendi söylemek istediklerini oradaki insanların ağzından almaya çalışıyorlar. Ya hu Rizeli bu oyuna gelir mi? Nitekim gelmedi. Hepsi de aslanlar gibi yapılan hizmetleri bir bir anlattı, muhalefet partilerinin hesapsız, kitapsız vaatlerinin ipliğini pazara çıkardı. Hepsinin de diline sağlık, gönlüne sağlık. Gazeteci, televizyoncu kisvesi altında muhalefetin borazanlığını yapanlar inşallah bu örnekten gerekli dersi almışlardır. Bu hadise aslında bizim 40 yıllık siyasi hayatımızda verdiğimiz mücadelenin bir özeti. Biz manşetlerle çarpışa çarpışa bu günlere geldik. Manşetlerin desteğiyle gelmedik. 'Muhtar bile olamaz' başlıklarını atanlar bunlar değil miydi? Bunlardı. Ne oldu? Kudret, kuvvet sahibi olan Allah. İrade millette, millet iradesini ortaya koydu ve kaderin üstünde bir kader vardır denildiği gibi o kadar tecelli etti. Onlar 40 yıl boyunca hep bizim sesimizi kısmaya çalıştılar. Milletimiz ise görüşlerimizi, düşüncelerimizi bizim adımıza çok daha gür sedayla ifade etti. Bizim sözcümüz medya değil, millet oldu."
1994 BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığı sırasında da yine bir televizyon kanalında böyle bir tezgâhın kurulduğunu dile getirerek, “Neler yapmadılar. Üsküdar'da oturduğum evimin imarının olmayışından hareketle beni köşe sıkıştıracaklarını sanıyorlardı. Biz zaten bu sorunları çözmek için geliyorduk. Belediye başkanlığına bunun için aday olmuştuk” dedi. Nitekim, İstanbul halkının desteğiyle o zaman göreve geldiği vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunları peyderpey çözmeye başladıklarını, şimdi de gerek başbakanlığı, gerekse cumhurbaşkanlığı döneminde kentsel dönüşüm ve değişimlerle bunları çözmenin gayreti içerisinde olduklarını ifade etti.
“SORSANIZ TARAFSIZLAR AMA HEPSİ AMİGO”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuksuz ve adaletsiz şekilde cezaevine girdiğinde, o başlıkları atan manşetlerden "sevinç naraları" çıktığını belirterek, “Başbakanlığım döneminde de her fırsatta aynı tavrı ortaya koydular. Bugün de hala yüzde 52 oyla cumhurbaşkanı olmuş şahsıma, yüzde 50 oyla ülkeyi yöneten iktidara, onun kadrolarına karşı bitmek tükenmek bilmeyen bir kinle saldırıyorlar. Sorsanız tarafsızlar. Sorsanız objektif davranıyorlar ama hepsi amigo, amigo. Ülkemize ve dünyaya ideolojik saplantılarıyla bakıyorlar. Bizimle değil, milletimizin tarihiyle kültürüyle değerleriyle inançlarıyla sorunları var. İşte bakın. Bu ara tuttular, malum ana muhalefet imam hatip okullarını kapatmaktan bahsediyor. Bakıyorsunuz bir diğeri, Diyaneti kaldırmaktan bahsediyor. Bakıyorsunuz Kudüs, 'Yahudilerindir' diyor. Bakıyorsunuz, 'Taksim bizim Kabemizdir' diyor. Bunlar rotayı şaşırmışlar. Bunlar istikameti şaşırmışlar. Bu millet Kabe'sinin neresi olduğunu gayet iyi biliyor ve ben inanıyorum ki Taksim'i Kabe olarak gösterenlere 7 Haziran'da Kabe'nin neresi olduğunu gösterecektir" diye konuştu.
Mahalli seçimler öncesinde başında bulunduğu siyasi partinin mitingine katılanlar için yayımlanan “iğrenç” yazıyı unutmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En başından beri köşelerinde milletimize, göbeğini kaşıyan adamdan, bidon kafalıya kadar etmedik hakaret bırakmayanları çok iyi hatırlıyoruz" dedi.
“BAŞÖRTÜLÜ KIZLARIMIZA YAPILANLARI ASLA UNUTMADIM”
Başörtülerinden dolayı hakarete uğrayanları asla unutmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başörtülerinden dolayı hakarete uğrayan, hatta saldırıya maruz kalan kızlarımızın, kadınlarımızın yaşadıklarını gayet iyi biliyorum. Üniversiteye sokulmuyorlardı. Hatırlayın. Ortaöğretimde, imam hatiplere dahi sokulmuyorlardı. Ama hamdolsun o devir artık kapandı. Şimdi artık üniversiteye başörtülü olarak kızlarımız giriyor mu? Katsayı kalktı mı? Kotalar kalktı mı? Artık başörtülü kızlarımız, imam hatipli kızlarımız istedikleri üniversiteye gitme şansına sahip mi? Gerçek bu" diye konuştu.
“MİLLETİN BİZATİHİ KENDİ TEMSİLCİLERİ TARAFINDAN YÖNETİLİYOR OLMASINI HAZMEDEMEDİLER”
Şimdi kendilerine düşen görevi de hep birlikte yerine getirmeleri gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin, hizmetkârı oldukları vesayet odakları değil, milletin bizatihi kendi temsilcileri tarafından yönetiliyor olmasını hala hazmedebilmiş değiller. Hiçbir zaman da hazmedemeyecekler. Yıllarca bu ülkeyi diledikleri gibi yönetmeye, yönlendirmeye alışmış olan bir avuç azınlığın sözcülüğünden asla vazgeçmeyecekler" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi, özgürlükler, hukuk, adalet, hak gibi kavramların o kesimin sadece söylem olarak kullandığı, istismar ettiği ifadeler olduğunu belirterek, bu kavramların özünü, ruhunu hiçbir zaman da hazmedemediklerini dile getirdi.
“RİZE’Yİ SADECE ÇAY ÜRETİLEN BİR YER OLARAK GÖRÜYORLAR”
Rize'nin onlar için sadece çay üretilen bir yer, Rizeli'nin de çay üreten kişi olarak görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı durum diğer şehirlerimiz, oralarda yaşayan vatandaşlarımız için de geçerli. Rizeli kardeşimin bu sınırın ötesine geçmesini kesinlikle istemezler. Rizeli kardeşimin bu anlayışla yıllarca nasıl savaştığını, kavga ettiğini gayet iyi biliyoruz. Yıllarca bu ülkenin evlatlarının eğitimine, bürokrasi de, ticarette, sanayide, dış ticarette, kültürde, sanatta, sporda, hayatın her alanında varlık göstermesine engel oldular" dedi.
RİZE’YE YAPILAN YATIRIMLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize'nin iktidarları döneminde tarihinde görmediği yatırımları gördüğünü belirterek konuşmasına şöyle devam etti: "Artık Samsun'dan Sarp'a kadar sahil yolumuz gidiyor mu, gidiyor. Eğitimde tarihinde görmediği yatırımları Rize aldı mı, aldı. Üniversitemiz var mı, var. Üniversitemizi daha da inşallah nitelikli hale getiriyoruz. Sağlıkta üniversitemizin zaten kendi tıp fakültesi var. Ayrıca devlet hastanesini de inşa ettik mi, ettik. Açılışını yaptık mı, yaptık. Artık Rizeli, diğer illere pek muhtaç olmaz hale geldiği gibi Artvin'e de hizmet vermeye başladı. İnşallah şimdi önümüzde ne var, Allah nasip ederse Artvin ve Rize'ye hizmet verecek olan havalimanı var. Onun da adımı atılıyor."
RİZE HAVAALANI
Başbakanlığı döneminde söz konusu havalimanının bütün çalışmalarını yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hayati Bey, Nusret Bey bizzat bu süreci de takip ettiler. İnşallah yakın zamanda orada da temel atılıp, havalimanına kavuştuğumuz anda, Sarp'a kadar, Artvin'e kadar bizim vatandaşlarımız çok daha kısa bir zamanda uçağa ulaşıp, gitmek istediği yere gidebilecek" diye konuştu.
“YÖNETİMİN HER KADEMESİNDE ARTIK ANADOLU İNSANI SÖZ SAHİBİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün ülkede siyasette, ekonomide, bürokraside, en tepeden en aşağıya kadar kim var diye bakıldığında, Anadolu'nun dört bir yanındaki köylerden, kasabalardan, şehirlerin kenar mahallerinden çıkıp gelmiş insanlar olduğunun görüleceğini söyledi. Anadolu'nun dört bir yanından çıkan iş adamlarının, artık Türkiye sınırlarını da aşıp, küresel düzeyde başarılarıyla herkesi kendilerine hayran bıraktığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurumların en tepe noktalarından, an alttaki uzmanlarına kadar tüm kademelerinde bu insanların söz sahibi olduğunu aktardı.
“BİZİM İÇİN BU MİLLETE HİZMETKÂR OLANLAR ÖNEMLİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye tarihinde, her alanda milletin temsilinin bu derece yaygın olduğu hiçbir dönem yaşanmadığını dile getirerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Rize'nin Güneysu'yundan Cumhurbaşkanı, Konya'nın Taşkent'inden Başbakan çıkması istisna değil, yaygın olanın örneği haline dönüştü. Kardeşlerim işte sırça köşklerde değil kerpiçten, taştan, ahşaptan evlerde yetişmiş, kolejlerde değil imam hatip okulundan yetişip gelmiş, mahalle okullarında eğitim görmüş insanların buralara gelmiş olması biliyoruz ki onları rahatsız ediyor. Yeter ki bu milletin daha çok evladı siyasetten, diplomasiye kadar her alanda başarıyla görevini yürütsün. Varsın onlar kusura bakmasınlar rahatsız olsun, hiç önemli değil. Bizim için bu millete hizmetkâr olanlar önemli. Bu millete 'bidon kafalı' diyenler değil, 'göbeğini kaşıyanlar' diyenler değil."
TÜRKİYE’NİN YAŞADIĞI EKONOMİK DÖNÜŞÜM
Yola çıktıklarında Türkiye'nin 230 milyar dolar millî geliri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi 800 milyar dolar millî gelire sahip. Nereden nereye geldik. Bu durup dururken olmadı, çalışarak oldu. Bitmedi. Bizim ihracata dayalı bir ekonomik anlayışımız vardı. 36 milyar dolardan aldık, 158 milyar dolara çıktık. Diyorlar ki ülke çok borçlu. Millî gelire oranla hesaplarız. Biz geldiğimizde Türkiye'nin millî gelire oranla borcu yüzde 73'tü. Şimdi ne oldu biliyor musunuz yüzde 36. Nereden nereye düştü. Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, şimdi tek haneli rakama düştü. Enflasyon yüzde 30, şimdi tek haneli rakama düştü. Bunlar bankaları ne yapmışlardı, boşaltmışlardı. Şimdi böyle bir durum yok hamdolsun. Niye, adım adım takip ediyoruz. Asla böyle bir şey yapamazlar" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de bu mücadeleyi sürdürürken vatandaşların satın alma gücünün her gün arttığını dile getirerek, "Şu anda evindeki televizyonundan, çamaşır makinesinden, buzdolabına kadar hepsinde bakıyorsunuz sürekli bir yenilenme. Araca bakıyorsunuz ne durumdaydık? Şimdi araç alımlarında, otomotiv satışlarında farklı bir yapı. Nerelerden nereye geldik" dedi.
“GÜCÜMÜZÜN TEK KAYNAĞI MİLLETİMİZİN DESTEĞİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun Türkiye'nin refah düzeyinin nasıl yükseldiğini gösterdiğini kaydederek, "Milletin evlatlarının gücü arttıkça, Türkiye'nin geleceğine çok daha güvenle bakmaya başlayacağını biz biliyoruz. Gücümüzün tek kaynağının milletimizin desteği olduğunu biliyoruz. Milletin safında yer aldığımız sürece bu desteğin artarak devam ettiğini bizzat tecrübe ederek gördük. İnşallah önümüzdeki dönemde de aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz. Dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz. Çünkü bu millete eğilmek yakışmaz. Hiç endişeniz olmasın" diye konuştu.
“TÜRKİYE'NİN ARTIK PARLAMENTER SİSTEMLE YOLUNA DEVAM ETME İMKÂNI KALMADI”
Türkiye'nin yine bir seçim arifesinde ve önemli bir yol ayrımında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos 2014 seçimlerinin cumhuriyet tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olduğunu anlamayanlar bulunduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanını doğrudan milletin seçmesiyle ülkemizde bir dönem fiilen sona erdi. Türkiye'nin artık parlamenter sistemle yoluna devam etme imkânı kalmadı. Bu sistem darbelerle, muhtıralarla, krizlerle zaten bir hayli yıpranmıştı. Şimdi yeni bir arızaya mahal vermeden bu sistemi toptan değiştirme imkânı ortaya çıktı. Yeni Türkiye yolunda yeni anayasa ve onunla birlikte başkanlık sistemi için şartlar olgunlaştı. Artık yapılması gereken yeni Anayasa ve başkanlık sisteminin içini doldurmaktır” dedi.
Esasen 2011 seçimleri sonrasında bu konuda ciddi hazırlık yapıldığına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ne kadar muhalefet partilerinin işi yokuşa sürmesi sebebiyle kurulan komisyonun çalışmaları sonuca ulaşamasa da ortaya çıkan birikimin küçümsenemeyeceğini söyledi.
“BAŞKANLIK SİSTEMİNİ TALEP EDEN MUHALEFET PARTİLERİ ‘PARLAMENTER SİSTEM SEVDALISI’ KESİLDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte başkanlık sistemini talep eden muhalefet partilerinin bile bugün "parlamenter sistem sevdalısı" kesildiğini belirterek, “Madem parlamenter sisteme bu kadar meraklıydınız, her 10 yılda bir darbeyle veya muhtırayla sistemin adeta canına okunurken niye sesiniz çıkmıyordu? Hatta anamuhalefet partisi, bu darbelerin ve muhtıraların çoğunu da bizzat destekledi. 27 Mayıs, cuntacılarla birlikte maalesef CHP'nin eseridir. 12 Eylül'de en az zararı gören, hatta sırtı sıvazlanan yine maalesef anamuhalefetti. 28 Şubat postmodern darbesinde CHP'nin emeği herkesten çok daha fazladır. 27 Nisan bildirisine, o bildiriyi yayımlayanlardan daha çok sahip çıktılar. En son 17-25 Aralık'ta yaşadığımız ülkenin seçimle işbaşına gelmiş hükümetini, emniyet ve yargı çetesi eliyle düşürme girişimine de coşkulu bir destek veren yine onlardı. Hatta başında bulunduğum partimin kapatılması olayında, ‘AK Parti kapatılacak’ anamuhalefetin başındaki zat şunu söylüyor: 'İyi ki Ankara'da yargıçlar var'. Düşünebiliyor musunuz? Yani bunların ortak bir mücadele vermesi, 'Siyasi partileri nasıl kapatırsınız?' sorusunu sormaları gerekirken, bunu yaptılar. Biz 2010 anayasa değişikliğini yaptığımızda, 'Partilerin kapatılmasını ortadan kaldıralım' dedik. Hani bugün diyorlar ya 'Partilerin kapatılmasına karşıyız', yalan söylüyorlar. 'Gelin, partilerin kapatılmasını ortadan kaldıralım' dedik, meclisi terk ettiler, gittiler. İçimizden de maalesef 3-4 tane zayıf, zafiyeti düşük olan tipler çıktı. Onlar da meclisi terk edince 330'u yakalayamadık ve bunu millete götüremedik. Eğer o gün meclisten geçseydi, bugün artık partilerin kapatılması diye bir şey söz konusu olmayacaktı" dedi.
“HADİ KULDAN UTANMIYORSUNUZ, BARİ ALLAH'TAN UTANIN”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bu mücadeleyi vere vere bugünlere geldiklerini ifade ederek, “Bu darbelerin ve darbe teşebbüslerinin hepsi de parlamenter sisteme yönelik değil miydi? O zaman aklınız neredeydi? Darbecileri destekle, ülkenin, milletin doğrudan seçimiyle bir devlet başkanı tarafından yönetilmesi söz konusu olunca, aslan kesil. Hadi oradan ya! Siz başkanlık sisteminden diktatörlük çıkartmaya çalışacağınıza, önce kendi utanç dolu karanlık geçmişinize bir bakın. Hadi kuldan utanmıyorsunuz, bari Allah'tan utanın!” diye konuştu.
“ESKİ TÜRKİYE KOALİSYONU KURMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Türkiye'de bu zihniyete, bu anlayışa yer olmayacağının çok iyi bilindiğini dile getirerek, "Onun için bir eski Türkiye koalisyonu kurmaya çalışıyorlar. Normalde birbirlerini yolda görse selam vermeyecek olanlar şimdi bir araya geldi, başkanlık sistemi teklifimize karşı ortak cephe oluşturdu. Memleketin, milletin hayrına hiçbir meselede bir araya gelemeyenler, söz konusu biz olunca maşallah hemen can ciğer kaymak oldular. Gerçi bunlar, 10 Ağustos'ta da benzer bir ittifak kurmuşlardı biliyorsunuz. 14 parti bir araya gelmişlerdi, ama milletten cevabını aldılar. İnşallah ben inanıyorum 7 Haziran'da da alacaklar" dedi.
“BİRİ, EMRİ PENSİLVANYA'DAN ALIYOR, ÖTEKİ KANDİL'DEN”
Eski Türkiye koalisyonunun içinde "paralel yapı"nın da bulunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bölücü örgütün güdümündeki parti ile el ele verdiler. Anamuhalefet partisinin de arkasına takıldılar, gidiyorlar. Dün bir olay yaşadım. Batman ve Diyarbakır’daydım. Önce belediye başkanlarının havaalanına gelip karşılayacaklarını söylediler. Ben de dedim ki 'Ben de belediyeleri gidip ziyaret ederim'. Son anda dediler ki 'Emir geldi'. Ne emri? Dağdan, Kandil'den veya genel merkezden, neyse, 'Karşılamayacaksınız'. Niye? 'Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor'. Tabii ben cumhurbaşkanıyım, her partiye eşit mesafedeyim, ama gönlümde tabii ki bir parti var. Bu, tabii benim bireysel tasarrufum, o ayrı bir konu. Taraf olmaya gelince doğru söylüyorlar, tarafım, ama ben milletin tarafındayım, milletin. Bunu böyle bilmeleri lazım. Çünkü ülkede bir, millete karşı olanlar var. Bir de millî irade, milletle yürüyenler var. Ben milletin tarafındayım. Biri, emri Pensilvanya'dan alıyor, öteki Kandil'den alıyor. Peşine düştükleri genel müdür ne yaptığını kendi de bilmiyor zaten. Tutuşturmuşlar eline bir şeyler, onları tekrarlayıp duruyor ama bu yolun sonu iyi değil. Bunlar hep eski Türkiye'nin alışkanlıkları. 2023 hedeflerine doğru yürüyen Türkiye'de bu anlayışa yer yok."
“BU SESİ DUYMAYANA BAŞKA BİR ŞEY ANLATMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salondakilere "Yeni Türkiye'ye 'Evet' mi? Yeni Anayasaya 'Evet' mi? Başkanlık sistemine evet mi? Rize bütün bunlara hazır mı? Rizeliler Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlı mı?" sorularını yöneltip, salondan "Evet" cevabını alınca, "Hay maşallah. Bu sesi duymayana başka bir şey anlatmak mümkün değil" dedi.
Yorum Yapın