Önceki yazımın girizgahında bir cümle vardı;
“İnsanlık, büyük bir felâkete doğru gidiyor.
Sınırsız hırs sahipleri dünyayı yakmaktan geri durmuyorlar”
Dünyayı ve ülkemizi karamsarlığa iten bu tablo karşıma Üstat Sezai KARAKOÇ’UN Diriliş Muştusu isimli kitabını çıkardı.
Bugünkü yazımın başlığı o kitaptan.
Başlığın altındaki satırlar çok dikkate değer:
“O çocuğu bekliyoruz. Dünyayı değiştirecek yenileyecek diriltecek o çocuğu…
O çocuğu ki, görüntüye değil,öze,dışa değil içe baksın, Ön planı değil arka planı görsün, reklam ve propaganda edilenleri değil edilmeyenleri bilsin.
Kendine verileni aşan bir çocuk, verilmeyeni alabilen bir çocuk, gizliyi, sır olanı kurcalayan, tarihin şifresini çözen bir çocuk…
Derleyişleri dağıtan, dağılmışları derleyen bir genç adam…
Kayıpların, kaybolanların ürperttiği bir ruh.
Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, ürkmeyiniz.
İnsanın alınyazısı, ağırlığıyla, şartların ötesindedir.”
……………………………..
Değerli okurlarım….
7 Haziran genel seçimlerinin ortaya çıkardığı tablodan siyasi partilerimizin anladığı hal, hepimizi İnsanlığın alın yazısı bir çocuğu beklemeye itmedi mi?
Dünyanın karamsarlığa sürüklendiği bir noktada temennimiz bu derin çatlaklardan etkilenmemek değil midir?
Öyle ise, siyasilerimizin takındığı akıl almaz tavır neyin nesidir…
Milletimizin takdiri ile oluşan meclis aritmetiği ortada.
Çeşitli çözüm yolları varken, kördüğümler meydana getirmek millete saygısızlık değil midir?
Milli iradenin dayattığı çözümleri elinin tersi ile itmek, hiçbir çözüme yanaşmamak, en başta sebep olanlara zarar verecektir.
Önceki yazılarımda siyasi partilerde yeni yeni doğumlardan, ayrışmalardan bahsetmiştim…
Tek başına iktidarın çıkmayacağına hükmettiğim için, ortaya çıkacak siyasi tablodan çözüm üretmeyi beceremeyecekleri için öyle demiştim.
Ülkeyi hükümetsiz bırakmaya kadar giden bu tavır, siyasi partilerimizdeki sağduyu sahibi vekilleri yeni arayışlara iteceğini sezmiştim.
Hiçbir çözüme yanaşmayan siyasi partilerde derin çatlaklar olabilir, yeni yeni doğumlar olabilir, liderler değişebilir,yeni partiler kurulabilir!
Böyle bir durumdan kim kazanır?
Hiç kimseye bir şey kazandırmaz, ülkemiz zarar görür.
O nedenle Allahın bir lütfü olarak karşıma çıkan Sezai KARAKOÇ’un Diriliş Muştusu isimli kitabını tekrar tekrar okuyacağım…
Üstat diyor ki;
“Güneş alçaldı. Akşam olmak üzere. Sürünün eve dönme zamanı geldi.
Şimdiye kadarki atılımların gerilim ve gelgitleri bir derleniş toparlanışa ulaşıyor. Bu birinci gündü.
Daha iki gün var Diriliş Günü’nün kendini bütünüyle bir öğlen güneşi ya da bir dolunay gibi gösterebilmesi için.
Bir geceye giriyoruz;yarın daha canlı ve diri olarak sabaha çıkmak ve kavuşmak üzere….”
Müslüman çaresiz değildir.
Allah bir şekilde bu mazlum ve asıl millete yardım eder.
Belli mi olur,bakarsınız “İNSANLIĞIN ALIN YAZISI BİR ÇOCUK” çıka gelir.
Hayırlı ve bereketli iftarlar efendim…
Sevgi ve saygılarımla…
Yorum Yapın