Rize Hava Limanı Ve Zulumat Ülkesi…
Bugün sohbetimiz biraz uzunca olacak…
Bir efsane ile başlamak istiyorum…
İskender-i Zülkarneyn Ordusuyla birlikte bir memlekete uğramış. Orada kendisine ileride bir deniz olduğunu, o deniz geçilince 3 ay süren karanlıklar ülkesinin başladığını ve bu ülkede ab-i hayat olduğunu söylemiş. İskender, veziri Hızır’ı da yanına alarak denizi geçmiş ve zulumat ( karanlıklar) ülkesine varmış. Bu arada İlyas da yanlarındaymış. İskender’de karanlıkları aydınlatan iki mücevher(veya bayrak) varmış. Birini Hızı ile İlyas’a vermiş. Hangisi suyu (ab-i hayat) bulursa yekdiğerini haberdar etmek suretiyle ayrılmışlar. Hızır ile İlyas yorulunca bir pınar kenarında oturup karınlarını doyurmak istemişler. Hızır yanında getirmiş olduğu pişmiş balıkları çıkarmış. Pınardan elini yıkarken bir damla su balığa damlamış. Balık o anda canlanıp suya karışmış. Hızır bilmiş ki ab-i hayat budur, kana kana içmiş. İlyas’a da içirmiş. O sırada bunlara emr-i İlahi gelmiş, ki bundan İskender’e söz etmesinler. Bir rivayete göre de İskender’e haber vermek için pınardan ayrılmışlar ama tekrar aynı pınarı bulamamışlar. Böylece Hızır ile İlyas ölümsüzlüğe ermişler. Kıyamete dek Hızır denizde, İlyas da karada sıkıntıya düşenlere yardım ederlermiş.
Orta çağda yeryüzünde,bilinen yerlerin dışındaki kısımlara zulumat adı verilirmiş.
Aslında bundan sonra yazacaklarımı deşifre etmiş oldum ama yinede bir şeyler karalamak istiyorum.
Günlerdir içimi kemiren duygularımı siz değerli okurlarımla paylaşmazsam, memleket hasretine gark olduğum bu günlerde hüznüm daha da artacak, söz söylemeye mecalim kalmayacak…
Biliyorsunuz. Rize Hava limanı ihale gününe ramak kala iptal edilmişti. Büyük bir hüsran yaşamıştım.
Aklıma gelen bütün yetkilileri aradım, bilgiler aldım, açıklama yapmalarını istedim… Öyle bir ağırlık çökmüştü ki omuzlarıma dünyanın hiçbir tartısı ile tarif etmek mümkün değildi.
Sustum… Tevekülle yapılacak bir doyurucu açıklama bekledim…
Rize’de sokağa çıkamaz olmuştum. Yaşadıklarımın şakası yok. Sosyal medyada yazılanları, bana sorulan soruları buraya yazıp zamanınızı almak istemiyorum, ama zannedersem tahmin ediyorsunuz. Söz vermenin ne kadar ağır bir yük olduğunu sorumluluk duygusu taşıyan herkes bilir…
Biz sade bir vatandaşız ve onurumuza dokunuyor.
Son yazılarımda, yaptığım araştırmalarım sonucunda, Rize Hava Limanı temelinin 2016 yılı içinde atılacağı kanaatine ulaşmış ve bunu siz değerli okurlarımla paylaşmıştım. “2016 yılı içinde hiçbir şey yapmayacaklar” diyenlerle de bayağı atışmalar yaşamıştım.
Mübarek kurban bayramı hazırlıkları, çeşitli meşgaleler, İstanbul’a dönme hazırlıkları, derken Rize Hava limanı meselesini yazmak bugüne nasip oldu.
Ülkemiz zor günlerden geçmektedir.
Başka bir devletin topraklarında savaşan kahraman askerlerimizden dolayı ne borsa düşüyor, ne dolar fırlıyor, yatırımların hala devam ediyor.
Bu durum ne ile izah edilebilir?
Bu milletin bir mensubu olarak seviniyorum, ülkemle gurur duyuyorum…
Bizim heyecanla beklediğimiz ama genel durum nedeniyle sessiz bekleyişimizi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Ahmet Arslan ateşledi.
Iğdır’da yaptığı açıklama beni aldı efsanede ki hikayeye götürdü…
Orada bir damla su Rize Hava limanına düştü ve canlandı ümitlerimiz.
Bakan “Yaklaşık bir ile bir buçuk aylık periyotta projenin revizyonunu bitireceğiz ve tekrar ihaleye çıkaracağız” dedi ve ilave etti “hiç merak etmesinler. Biz hiç bir işimizi yarım bırakmadık, Rize-Artvin Havalimanını bu sene içerisinde ihaleye çıkıp, İnşallah kazmayı vuracağız.”
Şimdi İskender-i Zülkarneyn kim, Hızır kim, İlyas kim?
Zulumat ülkesi nerde, Ab-i hayat suyu nerde?
Kim ab-i hayat suyundan bir damlayı Rize Hava limanına düşürdü?…
Sayın bakan ve bütün Türkiye biliyor ki, Rize Zulumat ülkesinde bir vilayet değil.
Ülkemizin en doğusunda bir cennet.
Burada ab-i hayat suyu var.
Hızır ve İlyas… Biri karada, biri denizde yardımcımız…
O mübarek sudan bir damla değil bir kova boca ettiler Rize Hava Limanına ve 2016 da inşallah temelini atacağız…
İstanbul’dan en derin sevgi ve saygılarımla….
Yorum Yapın