"ZARLAR BÖYLE GELDİ!"

Bir rüya idi Mehmet Özdilek ve altı yardımcısı ile sezona başlamak.

Yönetim bir taşla iki kuş vurdu hesabı. Birincisi Beşiktaş kökenli bir hoca ile çalışacak olmaları, ikincisi ise Şifo’nun geçmiş yıllarda Antalyaspor ve son olarak Gençlerbirliği takımında rüştünü ispatlamış bir teknik adam olması..

Taraftara dönecek olursam sezon başı yüzde 90 Karaca olsun diyenler bile ağzı açık kaldı, Özdilek açıklandığında ve hocaya çok büyük güvenoyu Rize camiasından geldi.

Buna ilave siyasetin en yüksek mertebesi ve TFF Başkanı’nın okeyini de ekleyelim..

Hoca’ya dönecek olursam kendi ve yardımcıları adına iyi bir kontrat. Yıllık 2.8 Milyon Lira yardımcıları 2 Milyon Lira toplam 4.8 Milyon Lira garanti para. Yani sizin anlayacağınız eski para ile yazacak olursam 5 Trilyona yakın bedel.

Para güzel, şartlar ondan güzel. Giray, Murat, Engin ve Holosko isterim onlarda tamam…

Tesis çifttik, karışan bir Allahın kulu yok. Yönetim 1100 kilometre ötelerde. Bazen ise Dünyanın başka bir uçunda Başbakanın peşindeler..

Gelelim futbolculara..

Para garanti.. En kötüsü 1 Trilyona yakın garanti para alıyor. Seyirci baskısı yok, yönetim baskısı hiç yok.. Azar gelirse evli olanlar eşleri tarafından, bekar olanlar manitaları tarafından “Neden iyi oynamadın” diye ..

Sonuç ? 12 haftada 10 puan..

Neden ? Sevgi yok.. Karşılıklı bir birlerinin altını oymak için zemin arayan, her fırsatta bir birleri hakkında laf sokmayı bekleyen cin gibi BBG evine dönmüş bir kulüp.

Yıllardır yazarım, ne demiştim..

Bir takımda 6 futbolcu bir araya geldi zaman ilk hoca gider, 12 futbolcu bir araya geldiğinde yönetim gider diye.. Bizim takım 12 bulmadığı için yönetim yerinde ama, her sene rahatlıkla altılıyı tutturdukları için senede 1-2 hoca gider gelir.

Bu böyle devam eder.. Çözüm basit..

O tesiste cüzdanı kalın olmayan, gömleğinde kravat bulunmayan iş adamlığı kimliğini çıkartan her topçunun saygı duyacağı ve futboldan anlayan bir Rizelinin oraya yerleşmesi. Bu kişi hoca’nın üstünde olacak. Öyle bu işleri jöleli hindevecilere bırakırsan başarıda gelmez, Rizelide kan kusmaya devam eder.

Çok güzel başlayan rüyalar, gelinen noktada kabusa dönerken, hayallerimizi zindana bir kez daha çevirmeyi başardınız.

Şu sıralar bir kez daha barut çuvalın üstüne düştük..

Unutmayın ki ;” Kuyunun dibinde olsak bile ışık her zaman vardır”…

Karabük maçının kırılma noktası başlama noktasında hakem Hüseyin Göçek’in çaldığı düdüktür.

Bu ligde kim ağlıyorsa ona bir sonra ki hafta meme verilir. Rakip teknik adam kaybedilen maçtan sonra “selden kütük kapayım” hesabı bir hafta sonra ki maçın alt yapısını yapar, olan bize olur. Doğrusu da bu, neden; Burası Türkiye kardeşim, bu işler böyle işliyor. Aziz Yıldırım Aptal mı ?

Bizde ne öyle bir yönetimi nede öyle bir hoca var..

Dolayısıyla her hafta değil, takvimden yapraklar birer birer düşüp seneler devrilse de bu anlayış değişmez, hakkımız yenilmeye devam eder.

Buradan yönetime bir uyarıda bulunayım.

“Sen, pirincin içinde ki siyah taşlardan korkma, beyaz taşlardan kork!..

Dolayısıyla bu takımın içinde aylardır yazdığım bazı papazları yola koy, Azrail’in can dağıttığı görülmemiştir. Radikal kararlar alın hemen şimdi..

Sözün özü, aylardır bu takımda; sap yerinden oynadı ve keserden çıkmıştı. Şimdi o sapı yerine sokma zamanı. Karar sizin; madem satranç masasında tavla oynamayı sezon başında tercih ettiniz, buyurun beyler zarlar böyle geldi, bunu kabul edeceksiniz. Bu hafta tarihi bir karar alacaksınız ve bu takıma yakışan bir teknik adam buraya getireceksiniz. Daha sonra pirincin içinde yer alan siyahları değil, beyaz taşları ayıklayacaksınız. Türkçe yazarak bitireyim;” Sarımsağın bile faydası var, ama bu takımda sarımsak kadar faydası olmayan oyuncular var”…


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın