GÖMLEĞİN SON DÜĞMESİ!..
TİTANİC'İN FUTBOL VERSİYONU OLDUK!..
Çaykur Rizespor’da bu sezon işler yolunda gitmiyor. Gitmiyor kelimesi biraz hafif kalır, kulüp kuruluşundan buyana hiç bu kadar kötü bir sezon geçirmedi. Başkan Tahir Kıran ve yeni yönetimi son üç sezon düştük mü düşüyormuyuz sezonları sonrası göreve geldi ve hedefi ilk 10 olarak açıklamıştı. Gelinen noktada bırakın ilk 10’nu rahat bir sezon geçirmeyi, Rizespor takımı süper ligde mücadele ettiği liglerde hiç bu kadar dip yapmamıştı. Kısaca batmaz denilen Titanic nasıl ki ilk seferinde battı bizimkisi de futbol versiyonu ve ilk seferde battık!..
TERSANEDE SU ALMAYA BAŞLAMIŞTIK!..
Yeşil – mavili takım ilk günden beri gömleğin düğmelerini yanlış ilikledi. Sezon başında aldığı takımları 6 . 7. Hafta yarı yolda bırakan, transfer döneminde doldur – boşalttın kitabını yazan bir teknik adamla yola çıkmak, o takımlar o sezon sonu küme düşmesi ve şimdileri alt liglerde borç batağında cebelleşmesi bir Bülent Uygun projesiydi. Yeşil – mavili renkte gömlek ilk düğmeyi böylece yanlış iliklemişti. Başkan Kıran birçok konuda olduğu gibi çok ama çok "ahde vefa" dolu bir insan. Bülent Uygun gerçeklerinde özellikle transferlerde maalesef gemi tersanedeyken su almaya başlamıştı. Başkan Kıran insanı değerlere ve geçmişe çok önem veren bir kişiliğe sahipti. Bu durum normal hayatta karşılığı vefa = ADAMLIK ile eş değer bir cümle yazar ama günümüz Türkiye futbol ikliminde karşılığı yok. Futbolda geçmişe takılı kaldın mı, yüreğinde ki merhamet duygularına kapıldın mı faturanın büyüğü her zaman size çıkar, bu ben bildim bileli böyle olmuştur. Özetle futbolda sana lazım olanı kullanıp, atacaksın, tıpkı bir bar taburesinde oturup tek kullanılıp attığın peçete gibi. Takımın menfaatleri ne gösteriyorsa onu yapacaksın anlamında yazıyorum, acımayacaksın, ne topçunu nede hocanı. Ama sayın Başkan Tahir Kıran böyle bir karakter değil. Göreve getirdiği hocası ile olsun, her fırsatta bir dediklerini iki etmediği futbolculara karşı müthiş bir baba şefkati altında duygular besledi, diğer yandan bizim başkanın birde öteki yüzü var. O da omuzu düşük kabadayı yapısı. Yakışıyor mu yakışıyor ama futbolda bu kadar sert rüzgârlı kelimeler ekmek maalesef bu coğrafyada ters rüzgâra kapı açmakla eş değer. Son yaşanan MHK temizliğinde Başkan haklı olarak bu rüzgârı kapalı kapılar ardından estirdi ve sonuç malum. Fakat olan bize oldu, belki Türk futbolunda büyük bir temizlik yapıldı birçok kaşar, ligi uzun yıllar dizayn çeken hakem gitti ama bizde gittik! Yani Başkan Kıran bana birçok maçta çok büyük yara açtınız ama sizde yara aldınız hesabı şimdilik karşımızda duruyor, bakalım son golü kim atacak!..
MEHMET CENGİZ TESİSLERİ BAŞI BOŞ KALDI!..
Gömleğin ikinci düğmesi Hamza Hamzaoğlu ile yanlış iliklenmeye devam edildi. Hamza hoca çok naif bir insan ama futbol melekeleri törpülenmiş bir teknik adam. O dönemde fazla yazmaya gerek yok. Alınan galibiyetler tamamen Başkan Kıran’ın futbolcularına yaptığı doping etkisi konuşmaları ve dağıtılan Napolyonlar , futbol şans anı Rizespor’dan yana olan sonuçlar. Hamza hoca ile futbol aklı adına sahada hiçbir şey koymadık. Hamza hoca ile Fahri Tatan arasında yaşanan gerginlik, Başkan Kıran’ın Fahri’yi İstanbul’a çekmesi aslında fişi çekmesi ile sonuçlandı. Tesiste Fahri olmadığından Naif insan Hamza hoca futbolcuyu rahat bıraktı, futbolcu at yükü para hesabı altında ( bazı isimler ) istediği gibi zıpladı, durdu, o otel senin bu hamam benim. Tabi bunlar özel günlerde, kimsenin özeline giremeyiz ama komşumuz Trabzonspor’da bir bakın bakalım o topçular özel günlerde bile harıl harıl çalışıyor ve başarı öyle geldi, şampiyonluk birlik, beraberlikle geldi. Bizde ise Mehmet Cengiz tesisleri başı boş kaldı. Yedek kalan oyuncu astı kendini, çalışmadı o da haklı çünkü Hamza hocanın her sefer kötüde olsa oynattığı oyuncular vardı.
BANA KUBİLAY'I ALIN DİYEN HOCAYI O GÜN YOLA KOYARDIM!..
Gömleğin 3. Düğmesi aslında bizim adımıza ayağa kalkma dönemi olacaktı ama maalesef yine yanlış iliklendi.
Transfer döneminde senin hocan ligde senden az gol atan Malatyaspor’un 3. Forveti Kubilay’ı alıyorsa o gün yola koyacaksın naif hocanı. Bizim sıkıntı belli, ilk yarı bağıran, ağıran yerlerin belli. 2 baba stoper, iki kanat bek, bir orta saha, bir 8 numara ve kaliteli bir golcü. Bitti. Bunları da aylar önce belirleyeceksin, transferin ilk gününde kadrona katacaksın. Maalesef çok oyalandık. Özellikle yabancı oyuncuların gönderilmesi konusunda. Ben hep yazarım. Bana gelen oyuncu lazım değil, bana kadroda gönderilen hele ki para kazandırıp giden oyuncu lazım. İşte futbol aklı burada devreye girmesi gerekiyordu. Hemen temizliği yapıp, onların yerine kaliteli oyuncular ile ikinci devreye başlayacaktık. İşte Bir Kasımpaşa takımı, bir Kayseri, bir Antalya, bir Hatay. Bu takım bağıra bağıra düşüyor, vereceksin parasını , orta yolu bulacaksın göndereceksin ama maalesef yapamadık ve biz aslında o günlerde tersaneden suya atılan geminin makine dairesini patlatmıştık bile. Hamza hoca gitti daha 48 saat dolmadan Eyüp’e imza attı. Bunu belirtmemde ki sebep, yukarda yazdığım gibi futbolda dün yoktur, ama biz çok duygusal davrandık ve olan bize oldu.
KORKMAZ'IN FARKI VAR!..
Bu sezon baştan beri yanlış iliklenen gömleğin dördüncü düğmesi ise 3 maçta sıfır çeken Bülent Korkmaz ile oldu.
Hamza hocanın bir başka versiyonu. Kaliteli kadro, kaymak gibi kayan bir oyun anlayışını benimseyen bir takıma gittiler mi başarılı gözükürler, ama bizim gibi yıllardan beri ne oynadığı belli olmayan her sezon yamalı bohça gibi toplama takım yapan bir takıma ise maalesef fazla bir şey katamazlar. Bülent hocanın bence Hamza hocadan tek farkı sözleşmesi. Kuruşu kuruşuna alır tazminatına ne yazarsa. Zaten iki haftadır başladı, geçmişten gelen hatalar!.. diye ..
VİCDAN VE CÜZDAN ARASINDA SIKIŞANLAR
Bu sezon 3 hoca konusunda nerdeyse sıfır çektik. Yapılan transferler kağıt üzerinde geçmişine bakıldığında kısmen iyi gözükse de vicdan ile cüzdanları arasında sıkışan birçok futbolcu kadroya dahil edildi. Sezon başından beri formanın ağırlığını o oyuncular bir türlü hissetmedi ve çoğu cüzdanlarını tercih etti. Bu çok acı bir olay. Tabi olan bize oldu, taraftara oldu, camiaya oldu.
Sonuç olarak dün oynanan Kasımpaşa maçına dair ne yazsak boş. Sadece şunu belirteyim. Tek golü atan kaptan Selim Ay’ın o golden sonra yaptığı sevinç kol hareketine bakın derim size. Ligde 4. Golünü attı, tebrikler, ya bu takıma çuvalla yedirdikleri gollere ne demeli?..
GÖMLEĞİN EN ÜZERİNDE Kİ DÜĞME!..
Futbol elbette bir oyun, eyvallah ama bu kadar özellikle para harcayıp, bu kadar kötü sonuçlar almak insanın içini acıtıyor. Neredeyse kuş sütü ile beslenen bu futbolcular Başkanından, yönetimine, taraftarından, Rize halkına ne verdi? .. Rizespor takımı Metin Kalkavan döneminde de düştü ama 10. Kattan ayaklarının üzerine düşmüştü. Ya şimdi? 10 kattan maalesef üst düzey masraf altından bu kez başımızın üzerine çakıldık, o sezon Onursal Başkan Kemal Yardımcı bey işi sıkı tuttu ve haklı bir şampiyonluk sevinci yaşayarak süperliğe geri döndük, önümüzde ki sezon Tahir Kıran’ın yol haritası ne olur?. Bu konuda şimdiden ne yazsak boş. Bence gömleğin baştan beri yanlış iliklenen düğmelerini son düğmeye gelmeden anlayamıyorsun gibi. Bazıları son düğmeyi bekliyor. O son düğme, yani gömleğin en üzerinde ki düğme sana her şeyi anlatır!.. Bazen yeniden başlamak gerek, düğmeleri doğru ilikleme adına yeniden başlamak gerek.
Yorum Yapın