TİLKİ KÜLÜBESİNE GİREN TAVŞAN!..

 
TİLKİ KÜLÜBESİNE GİREN TAVŞAN!..
Bir önceki Milli araya evinde Samsunspor’u mağlup ederek giren temsilcimiz o maçtan sonra oynadığı üç maçı da kaybederken deyim yerindeyse cepten yedi ve İstanbulspor maçına çıktı.
İstanbul Boğaları bu ligde mütevazi kadro kalitesi altında mücadele eden bir takım. Bunun yanında hafta içi erteleme maçında Samsunspor ile karşı karşıya gelmiş, hocası Hakan Yakın cezalı olmasına rağmen dün akşam Rize’de yardımcı hocası önderliğinde oldukça diri bir futbol ortaya koydular.
Bize gelecek olursam haftalardır yazıyorum..
Sezon başında oluşturulan kadro birkaç isim dışında oldukça “ toy” bir takım. İlk haftalarda İlhan hocanın eli değmesi altında, mücadele gücü altında, pozisyon şansı ve rakip takımların henüz lige tam olarak hazır girmediklerinden alınan puanlar bizim için veli nimet kadar kıymetli puanlardı. Gelinen noktada lig oturdu, artık her takımın bir oyun kimliği oluştu, birçok takım yeni teknik adamı ile çıkışa geçti ancak bizde maalesef işler tersine döndü. Bu normal! 
Normal olmayan şey İlhan hocanın bu takıma net olarak bir oyun kimliği oluşturamaması. Halen bu takım ne oynuyor? Diyemiyoruz. Şu futbolcu üzerine koydu diyemiyoruz. İlhan hocada itiraf etti zaten; “ Elimde kalburüstü bir takım “ yok dedi. Burada fatura önce kendisine kesilir. Bu kadroyu sen kurdun hocam. Bu puanları sen topladın hocam. Bundan sonra en azından ilk yarı sonuna kadar bu oyuncu grubu ile gideceksin. Bir B planın yok mu hocam? Haftalardır aynı oyuncular ilk 11 de oynuyor. Tek değişiklik iki toy sağ bek oyuncularda oluyor. Bazen Taha bazen Eray o mevkide oynuyor, başka bir mevkide hep aynı oyuncular forma buluyor. Bu hafta yokluktan Olawoyin sol kanatta görev aldı, o kadar. 
İstanbulspor maçına geçecek olursam, hafta içi Samsunspor ile erteleme maçını İstanbulspor mu oynadı ? Yoksa bizim takım mı oynadı? Kim yorgundu ben anlamadım. Son kazanılan Samsunspor maçında da oyunu kendi sahamızda kabul etmiştik ancak o maçta uzun süre bir kişi eksik oynamıştık, kısmen kabul edeyim ama İstanbulspor maçında hafta içi maç oynayan yorgun bir takıma karşı bu kadar sahanda mahkum bir futbol ortaya koymak ne İlhan hocaya yakıştı ne de bizim oyuncu grubuna. 

Maçın hemen başında İngiliz oyuncu harika bir gol attı. Bu golün işaret fişeğini aslında ben yaktım. Önceki hafta basın toplantısında Shelvey’e sormuştum. İngiltere liginde bu tip uzaktan aşırtma gollerin var demiştim. Süper ligde ne zaman göreceğiz bu gollerini diye? Oyuncu da hafiften bıyık altı gülümseyerek; “ Önemli olan benim gol atmam değil, takımın kazanması …” 
Bak işte Shelvey kardeşim. Geldiğin günden beri usta işi kaliteni konuşturdun hem gol attın hem de senin attığın o muhteşem gol ile takım kazandı. Demek ki her ikisi de oluyormuş, tebrikler..
Peki, bu gol sonrası ne oldu?
Maalesef kadro kalite yetersizliği altında milyonlarca Rizeli taraftar televizyon başında binlerce yeşil – mavili taraftar ve onlarca yönetim kurulu üyeleri stadyum koltuklarında ve biz basın mensupları basın tribünde sıktık. Kiminin şekeri çıktı, kiminin tansiyonu yükseldi derken sahada mücadele eden yeşil – mavili oyuncular yorgun İstanbulspor karşısında uzatmalar dahil 90 dakika boyunca sanki “Tilki kulübesine giren tavşan çekingenliği” altında bir maç oynadılar. Ya arkadaş, erkenden golü buldun, rakip yorgun, rakibin hocası kenarda yok, rakibin en iyi iki oyuncusu kadroda yok, bu ligde bu hafta dişine göre bulabileceğin en iyi takımla oynuyorsun ama sen kendi taraftarın önünde atağa çıkmakta zorlanıyorsun, set hücumu yapmayı bırak iki pas yapamıyoruz, ver – kaç yok, sağ bekin veya sol bekin bir kere sıfıra inip bir orta yapamıyor, duran toplar tehlike oluşturmuyor. Tek yaptığımız iş avut atışı kullanmak. Burada dersimize çalıştık artık kaleci Gökhan eliyle topu Emirhan’a veriyor! Özetle İlhan hocayı nasıl ki ilk haftalarda övdük, takıma eli değdi demişsek bu sefer de haftalardır takım da yaşanan futbol düşüşü kendisine yazar. Hoca en azından forvet konusunda John Mary kararını bir daha gözden geçirmeli, bu oyuncu hiç değilse rakiple boğuşuyordu. Bir diğer sol bek. Alberk Koç iki sol bekten daha yürekli. Sol çizgiden gidip, gelen bir oyuncu. Bu formsuzlukla Halil ile Cesper’i topla bir Alberk etmez. Bakınız Alberk, geçen sezon Göztepe deplasman maçında attığı o frikik golüne ve sezon boyunca sıfıra inerek yaptığı ortalara.. Aylardır parasını alan tek başına çalışan Phiri orta sahada ilaç olur. Stoperde Sinan, Anıl ve Özbek oyuncu sanırım kupa maçı Bucaspor’a karşı oynar! 
Özetle ilk yarının son düzlüğüne gireceğiz. Bundan sonra Milli ara yok. İlhan hoca bu olmayan oyun mantalitesi ve aynı oyuncularla devam edecekse işimiz çok ama çok zor. Her maçta Shelvey 55 – 60 metreden çakamaz. Yılbaşı gelmeden 6 maça çıkacağız, bu maçlardan maksimum puan çıkarma adına bir şeylerin değişmesi şart, aksi taktirde alt taraf koptu geliyor ve makas daraldı. Siz bakmayın Alanya, Başakşehir ve Konya takımlarına. O takımlar ikinci devre gereken takviyeler altında yukarıya çıkarlar, bakınız Pendik takımı bir hoca değişikliği ile nereye geldi, keza Antep takımı. Olan bize olur, eyvah para etmez, ben bu filmi defalarca gördüm, sorumlu teknik adam alır ceketini gider. İlhan hoca milli ara sonrası son altı maçı hedef seçmeli. Takımı ona göre hazırlamalı, birçok oyuncu düşüşte hem moral hem de fizik anlamında düşüşte. Panik top oynuyoruz, iki pas yapamıyoruz, bu futbol yakışmıyor, yeniden bir seri yapma adına bence milli ara İlhan hoca ve ekibine ilaç olacak. Tersi durumda Antalya deplasman ve Başakşehir iç saha maçları sonrası çok büyük sıkıntı yaşarız, İstanbulspor galibiyeti bizi yanıltmasın, sadece üç puan aldık ama nereye kadar!..


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın