49 YIL NASIL GEÇTİ

 49 YIL NASIL GEÇTİ

1971 yılının ilk aylarıydı Rahmetli Babam ve Annem, Rahmetli Münevver Teyzem’le konuşuyordu;
⁃ Münevver, Habu Halim’i evlendirelim diye düşünüyorum, tanıdık ailelerden bir kız var mı?
⁃ Osman Enişte, Bizim Makinist (Çayeli’li/Mapavri’li) Salih Tüysüz Usta’nın, Fethiye Abla’nın bir kızı var. Çok iyi bir kız, hem güzel, hem elinden iş gelir, hemde büyüklerine çok saygılıdır,
Babam ve Annem bunu duyunca çok heyecanlandı. Çünkü Salih Usta babamın büyüğü ve makinistlikte ustasıydı. Babamın da makinist ehliyeti vardı. Fethiye Hala ise annemin ailesinde saygın bir tanınırlığı vardı.

Babam bu teklif üzerine hemen harekete geçmeliydi. Hiç vakit geçirmeden babamın Kayınpederi, benim annemden Dedem Kaptan İbrahim Hantal’ın İzmir’deki ofisine bir telgraf çekti;

“İbrahim Amca,
Büyük Torunun Halim’e Makinist Salih Usta’nın kızını istemek istiyoruz, sende onaylıyorsan kızın babası çalıştığı gemiyle bu günlerde İzmir Limanı’na gelecek, bir temas kurar mısın?”

Telgrafı alan dedem, bir kaç gün sonra Rahmetli Kayınpederim Salih Usta’yı İzmir Limanı’nda karşılayıp durumu anlatır. Aldığımız bilgiye göre o da babamın heyecanlandığı gibi heyecanlanmıştır.

Ancak kızının görüşü nedir, onu öğrenmelidir. Bunun için İzmir’den İstanbul Ortaköy’deki evlerine gelmelidir. Nitekim öyle yapar, gemiden izin alarak ayrılır, ilk uçaklardan birine binerek İstanbul’a gelir.

Eşi Fethiye Hala ve kızıyla konuşur, sonucunun ne olduğundan bizim haberimiz yoktur. Bir iki gün içinde babamla telefonlaşarak Sirkeci’de bir arkadaşlarının bürosunda muhtemel DÜNÜRLER bir araya gelirler. Buradan Çok memnun ayrıldıklarını biliyorum. Çünkü babam İstanbul’dan Kartal’a dönüşünde her işin olumlu geçtiğini hissettirerek;

⁃ Yarın Ortaköy’e evlerine git, seni bekliyorlar, GELİNİMLE tanış,

Bendeki heyecan zirveye çıkmıştı, o gece uyuyamadığımı biliyorum. Şubat ayı bir kış günüydü, sulu kar yağıyordu. Üzerimdeki paltom veya pardesüm eskimişti. Sabah erken kalkarak doğru Mahmutpaşa’ya gittim. O zamanlar ne AVM’ler var dı, ne de Kartal gibi yerlerde büyük mağazalar,
Mahmutpaşa’da biraz dolaştıktan sonra boyuma uygun kareli bir palto alabilmiştim, vakit öğleye yakındı, yemeği Ortaköy’deki evde yiyecektik, oraya davetliydim,

Nitekim Eminönü’den bir tramvaya binerek Ortaköy’e vardık. Ben yıllar önce 1959 senesi olsa gerek, orta İkinci sınıftayken İstanbul’a anneannemin evine geldiğimde teyzemle beraber Fethiye Hala’ya gitmiştik ve bana iki tane mavi gömlek dikmişti. O zamanlar Ortaköy’de Dereboyu’nda oturdukları evden başka bir eve taşınmışlardı. Sora sora eve ulaştım,

Heyecandan ve utancımdan kıpkırmızı kesilmiştim. 25 yaşındaydım, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi üçüncü sınıfa gidiyordum ama hala çok utangaçtım.

Yemeğin nasıl geçtiğini bilmiyorum ama, bir yandan yemek yerken, bir yandan da Saliha Hanımın yüzünü görmeye çalışıyordum. O ise mutfakta yemekle meşgul olup içeri girip çıktıkça yüzünü biraz görebiliyordum. Ben çok heyecanlıydım ama anladığım kadar Saliha Hanım henüz tam karar vermiş değildi,

Neyse yemek, sonrasında çay kahve evden ayrıldım, akşama doğru Kartal’a geldiğimde babamın ilk sorusu:

⁃ Oğul, gelinimin gözleri MAVİMİYDİ?
⁃ Baba, gözlerini göremedim ki mavi olduğunu söyleyeyim,

İşte o günlerle bu günlerin farklarından biri buydu,
Sorusunun amacı da Saliha Hanım’ın iki dayısı Yakup ve Ahmet babamla kardeş gibiydi. Onların ikisinin gözleri de maviydi. Ama Saliha Hanımın gözleri mavi değildi,

Artık aileler tarafından, bizlerin de görüşü alınarak kararlar verilmişti. Verilen ilk karar; söz, nişan yok, hepsi bir arda en kasa zamanda NİKAH yapılacak,

Karşılıklı aile ziyaretleri, yenen yemekler, aileden bazılarının iştirakleri ile Mahmutpaşa ve Kapalıçarşı’dan o günün belirli mağazalarından alışverişler. Mütevazi eksiklerin tamamlanması,

Attık nikah gününü almaya sıra gelmişti, nikah KADIKÖY EVLENDİRME Salonu’nda yapılacaktı. 6 MAYIS 1971, tam 49 SENE ÖNCE,

Tüm akrabalar, dostlar çağırılmştı, nikah arabası olarak babamın yakın dostu Düzce’li Rahmetli Hasn Öztürk Amcamızın Mercedes Marka arabası bize tahsis edildi. Araçlar peşpeşe Ortaköy’den gelin alındı, doğru Kadıköy’deki nikah salonuna, nikahın kıyılması, herkesle tokalaşma, tebriklerin kabulü, oradan Kartal Yakacık Caddesi’ndeki Mete Apartman’ına gelindi. Aile tarafından hazırlanan yemeklerin yenmesi, bir kemençeci eşliğine 4 daireli üst katta horonlar oynanması,

Çocukluk arkadaşlarım oradaydı, Ali Çırpıcı, İrfan Turan, Dr Erdem Hürsoy, Hasan Doğruyol, Tayife’nin Yılmaz ve diğerleri,

Dualarla Mutlu bir yuvayı kurmuş ve hayatımıza başlamıştık, Saliha Hanım evimin Sultanı olarak neredeyse ömrünün büyük bir bölümünü geçirdiği Ortaköy’den ayrılmış, Kartal’a gelmişti,

TAM 49 SENE BİTTİ,
SENEYE ELLİLİK OLACAĞIZ,

İlk çocuğumuz İBRAHİM 1973’te doğdu, sırasıyla 1977 ZEYNEP ve 1984’te de NESLİHAN doğdu,
Hepsi okullarını bitirerek iyi bir meslek sahibi oldular, hepsinin ikişer, üçer lisanları var. Daha da önemlisi çocuklarımızdan ikisi KIZ, üçü erkek BEŞ torunumuz var.

49 Sene önce çıktığımız yolculukta 12 kişiye ulaştık. Burada biraz açık konuşmalıyım. Çocuklarımız diye övündüğümüz çocukların ne çocuklukları, ne gençlikleri, ne okul çağları, ne de sorunlarıyla ilgili benim payım sadece %20’lerde kalır, bütün emek annelerinindir, yani EŞİM SALİHA Hanımındır.

Neredeyse 50 gündür Covid-19 dolayisiyla evde sokağa çakma yasağımız var. Bu 49 yılın muhasebesini daha çok yaptığımızda görüyoruz ki bizim çağın anneleri, genellikle annelerin hakkı yenmez, eşim bana hakkını helal etmiş olsa da bu konuda her an ondan helallik alabilirsem hakkından ancak kurtulabilirim,

Saliha Hanım,
Salih Amcamın, Fethiye Halamın, Anaka’mın kızı
Çok Değerli Eşim,
İyiki Allah evlenmemizi nasip etmiş, iyi ki karı koca olmuşuz,
Allah senden ve seni yetiştirenlerden ve bizim evliliğimize sebep olanlardan razı olsun.
Dilerim ki 50. Yılımızda çocuklarımız, torunlarımız ve dostlarımızla bir arada olalım. Bu güne kadar yaşadığımız binada kardeşlerimiz ve akrabalarımızla SAĞLIKLI bir şekilde yaşayalım, Amin..


Önceki Haber 

Yorumlar

Yorum Yapın