Bir tarafta süper ligin ikinci devresine 3’de üç yaparak çok iyi başlangıç yapan Rizespor, diğer tarafta ligin ikinci devresine ilk yarıda topladığı puanların havası ile girip, geçen hafta evinde Beşiktaş’tan 6 yiyerek kendine gelen Antalyaspor..
Son Erzurumspor deplasman maçından alınan galibiyet sonrası şehir iyice kenetlenmiş, bu maç öncesi Rize Valisinin çağrısına tüm daire müdürleri özel makam araçları eşliğinde tek tek idmana koşmuş, şehrin bir numarası olan Rizespor’a böylece “kravatlılar” da desteğini canı gönülden toplu olarak ilk kez sunmuştular..
Antalyaspor maçı öncesi anlayacağınız “hava bin beş yüz” ama tek sıkıntı benim gördüğüm sahada yer alan oyuncuların kendilerine vaat edilen maç başı galibiyet primlerinin henüz hesaplarına yatmamış olması. Zamanında çok az maaş ile geçinen memurlar için ne demiş rahmetli Turgut Özal;” Benim memurum işini bilir!”..
Futbolcuya söz verdin mi, o sözü hafta içi tutacaksın. Elbette kimsenin parası bundan önce olduğu gibi Rizespor’da kalmaz ama geçen hafta o buzun üstünde var gücü ile oynayan o futbolcular maç sonu açıklanan primi hesabında görmek ister. Sizin anlayacağınız futbolcunun primi “bahşiş” tir. Tıpkı Özal’ın yıllar önce memurları için dediği gibi. Sözleşmesinde yazanı zaten her türlü alır ama kendilerine söz verilen o para onlar için çok daha önemlidir. Ben olsam o primi hemen ertesi gün futbolcunun hesabına yatırırım. Yatırmadığın zaman oyuncu en ufak bir sakatlıkta beni değiştirir işareti yapar. Çünkü risk almaz ve en önemlisi bu oyuncuların çoğu senin değil, kiralık!.. Anlayacağınız kiralık oyuncu kiralık katil gibidir. Maçlara tek tek bakar, işini görür, o gördüğü işten alacağı parayı bilir, parayı almışsa bir sonraki hedefe kilitlenir, eğer o parada aksama olursa bir sonra ki maçta şarjöre mermiyi zor dizer!..
Bunlar saha dışında yaşanan olaylar ama bana sorarsanız bir maç sahada kazanılmaz, bir maç saha dışında kazanılır, maç öncesi o akşam tesiste kazanılır diyerek, maça dair birkaç yorumda bulunayım.
Yeşil – mavili takım yenilenen defans dörtlüsü ve orta sahada ilk kez oynayan Azubuike takviyesi altında Antalyaspor maçına ilk saniyelerde konuk takım adına genç Doğukan tehlikeli atağı ile başladı. O top aslında bizim stoper ikilisine ilk uyarı niteliğindeydi. Portekiz liginden gelen Awaziem ve Mohamed maç boyunca aralarına atılan her topta çuvalladı. Geçen hafta Erzurum deplasmanında zeminden dolayı “olur” demiştim ama bu hafta kaymak gibi zemin altında bu ikili maalesef her araya atılan yüksek ve yerden topta resmen seyrettiler. Valla ne yalan söyleyeyim ben Kasımpaşa maçında yürekli bir futbol ortaya koyan genç Talbi’yi aradım. Bu ikili maç boyunca Antalyaspor’un yedek santraforu Mevlüt'ü bir türlü kontrol altına alamadı, birçok pozisyonda kaleci Gökhan önünde oynayan takım arkadaşlarının hatalarını kapatmakla geçti. Awaziem ve Mohamed’in yerleşim ve müdahale hatalarını geçtim, ayaklarına her top aldıklarında “sallama Çay” gibi samimiyetsiz toplar atıyor. Bu toplar çok daha “demli” çay kıvamında olmalı. Boş topları bile rakibe attılar ve biz dönen toplarda atak üstüne atak yedik, bu konuda Okan hoca acil önlem almalı, böyle iki stoperi uzaklarda aramasına gerek yoktu. Sizin anlayacağınız bu iki isim dün Antalyaspor maçında ne kesicilik görevini yaptı ne de savunmadan çıkarken topu temiz bir şekilde oyuna sokma görevini yaptı.
Savunma bloğu ile devam edeyim…
İki bek Morozıuk ve Melnjak ikilisi çok kanat akını yediler. Bunun tek nedeni önlerinde oynayan oyuncular. Özellikle Umar sakatlığı sonrası oyuna erkenden giren Nakoulma defansına yardım etmez, buna birde Aatıf ve Boldirin’i ekledin mi bu iki kanattan Rizespor her seferinde su alır. Yenilen golde Antalyaspor’un sağ beki Nazım’ın yaptığı orta bunlardan sadece bir örnek ve o pozisyonda yine stoper ikilisi ön direkte Mevlüt’ü unuttular.
Orta sahada görev yapan Saadane ve Azubuike’ye maçın hakemi Halis Özkahya tarafından çok erken sarı kart çıkartılması manidar! İki on liberonun kanatlarını Halis erkenden kırdı ama gaddarca Salih Dursun’un Vedat’a yaptığı faule kerhen sarı verdi. Aynı hakem birçok pozisyonda Vedat’ı üçlü “tost” yapan Antalyaspor defansına maç boyunca sayısız tolerans gösterdi, bu işler hafta boyunca yapılan “algının” eseri! Antalya takımı Antalya’da bir dönem hakemlik yapan bu adamla maç kaybetmiyor, ya biz? Halis le en son ne zaman maç kazandık ben hatırlamıyorum, her maçta içerde dışarda çaktırmadan bizi doğramış bir hakem olarak hafızamda yer edinmiş. Maçın ikinci devresinde bulduğumuz gol neden iptal edildi, biri bana anlatsın. En acısı bizden bir oyuncu itiraz etmez, bir sonraki pozisyonun altyapısı yapılmaz mı? Maç öncesi bu maçta hakemi de yeneceksin demiştim ama olmadı.
Vedat’ın her hafta artan formu, kaleci Gökhan’ın ona eşlik etmesi bizim adımıza yükselen değer ama özellikle çok şeyler beklenilen Aatıf’ın bir türlü sazı eline alamaması, orta sahanın top yapamaması bizim adımıza eksik yönler. Her şeye rağmen maç başında Vedat’ın “kötü orta gol olur” düşüncesi altında o topu “89’a değil, 90’a” göndermesi maçın en güzel hareketi idi. Bu maçta futbol şansı yanımızda olsa en kötü son dakika içinde Aatıf’ın vuruşu direkte patlamaz, filelere giderdi o da olmadı. Diğer yandan konuk Antalyaspor bunca eksik oyuncu altında oyuna hükmeden bir takım görüntüsü verdi, onlarda galibiyeti kaçırdı diyebiliriz. Maç sonu kazanılan bir puanın değeri sezon sonunda belli olur. Coşkulu bir taraftar kitlesi altında iki takımda çok iyi mücadele etti, kazanabilirdik hem de farklı, kaybedebilirdik de. Okan hoca, Bursaspor maçı öncesi özellikle oyun yapısında bir şeyleri değiştirmesi lazım, özellikle defans bloğu çatlak veriyor, haftaya Bursa deplasmanında ev sahibi takım bu ikiliyi taraftarının gazı altında ham yapar, aman dikkat beyler. Her maçta kaleci Gökhan harikalar yaratmaz, ileride Vedat üç kişilik yüreği ile oynamaz. Birileri de elinin taşın altına koysun, özellikle çok şey beklenilen kaptan Aatıf başta olmak üzere..
Sonuç olarak ikinci devre 4 maçta kazanılan 10 puanı çok değerli görüyorum ama bu maçta kaybedilen iki puanı turizmin başkenti alan Antalya'ya "bahşiş" olarak adisyona ekliyorum!..
Yorum Yapın