Bu tip maçlar tehlikeli maçlardır. Adamlar aylardır evine ekmek getiremiyorlar. Yanımda ısınan Mersin’li yedek oyuncu geçen sezon birde gol atmıştı bize;” Abi bu maçı alırsak federasyondan gelecek olan nakit parayı direk bize dağıtacaklar, aylardır tek kuruş aldığımız yok” diyor..
Bizde durum tam tersi. Futbolcular günü gününe parasını alıyorlar. O konuda bir sıkıntı yok, anlayacağınız. Mersin takımı geçen hafta ligin sonuncusu Eskişehir’den üç yemiş ve ligin dibine bu mağlubiyetle ortak olmuşlar. Tam bir kırılma maçına çıktılar. TFF her sezon bu işi iyi ayarlıyor. Hem yukarısı için hemde alt taraf için. Öyle bir kritik haftada balans ayarı çekiyorlar ki; Aman ligde kopma olmasın, kimse uydu cihazını geri vermesin, ligin tansiyonu düşmesin diye.
Hafta içi atadılar İlker Meral'ı, zaten en son Mersin’de gerçekleşen ve geçtiğimiz gün mahkemesi biten Özgecan Aslan tecavüz olayı sonrası Rize – Mersin maçına verilmişti ve o maçıda konuk takım 4-0 İlker’le kazanmayı bilmişti. Deneyimli demeyeceğim tam bir “kaşar” . Kilosu fazla pozisyonlara yetişemiyor, ortada göbeği ile kıçı ayrı oynarken düdük çalıyor eczacı bey!
Mersin takımı gerçekten çok kötü bir takım. Şöyle adam akıllı ayağa bir iki top yapan oyuncumuz olsa, hakemde kurtaramazdı Güney’in temsilcisini. Biz ne yaptık? Bir defa yorgunluk var. İkinci şık, tempo isteksizliği var. Üç, bir çok oyuncu aynı anda form düşüklüğüne girmiş. İyi dediğimiz Makiadi, Koray, Ertuğrul, Murat .. hepsi döküldü. Bunu birde genç Ertuğrul’un bireysel hataları eklendiğinde lastik arkalı önlü patladı.
Dönem dönem bu satırlardan Rizespor’un transfer politikasını yazıyorum. Bu takımın direksiyonunda birisi olmalı. Maalesef yok. Özellikle orta sahada kaliteli bir ayak yani direksiyonun başına geçecek bir şoför almamız şart. Senin orkestra şefin sahada yoksa, Kweuke bu maçta olduğu gibi hep boğuşur. Bizim takım arkadan ayağa top yaparak yani paslaşarak çıkamıyor. Kolektif oyun yok, kararlı kaleye şut çeken oyuncumuz yok. Kısaca kaliteli ayak sayısı yok. Doldur, şişir dur. Bu vaziyette bile Kweuke bu kadar gol atıyor sana. Devre arası bu bölgeye bir beyin şart. Ama “Çakma” değil, A kalite!
İnelim sahaya tekrar ve noktayı koyalım..
Yaklaşık 10 yıldır yazarım, 35 yıldan buyana iyi bir futbol takipçisiyim..
Bir futbol maçı her zaman söylediğim gibi üçe ayrılır. Yüzde 33’ü sen ne oynayacaksın? Yüzde 33’ü maç içinde yaşayacağın pozisyon şansı? Diğer geride kalan 33’lük kısım ise maçın hakeminin çalıp, çalmadığı düdükler.
Bizim takım dün akşam Mersin karşısında sezonun en kötü futbolunu ortaya koydu. Çok dağınık bir görüntü verdiler, oyuna sonradan girenler bile. İkinci yüzdelik diliminde ise maalesef pozisyon şansı bizim yanımızda değildi. Üç topumuz direkten döndü, canımız yandı. Son bölüm hakem konusu. Özellikle Servet’in yaka paça Kweuke’yi defalarca yere indirmesine Balıkesirli İlker’in vicdanı hiç mi sızlamadı? Ev sahibi takımın kazandığı penaltı pozisyonu öncesi Kweuke’yi orta sahada üç kişi bastı, yaka paça indirdi, nasıl bir eyyam ki, hakem bi şey yok diyor ve pozisyonu devam ettiriyor?
Gelelim final kısmına..
Sen 33 yaşında Serkan Balcı’dan bile gol yiyorsan birazda kendini sorgula. Adam en son golünü süper ligde bundan 6 yıl önce 2009’da Trabzonspor forması altında atmıştı, aferin size! bu işi de başardınız. Sahanın en kısa boylusu Serkan Balcı ilk devre Polonyalı Patrick’den daha fazla havaya yükseliyor ve ondan kafa topu alıyor, valla ben utandım, ya siz? Bu maça “tehel” değil, kalın bir “dikiş” atın ve haftaya Trabzon maçında kendinizi affettirin!. Ha, merak etmeyin İlker Meral iki hafta üst üste maçınıza çıkmaz, o verilen görevi yaptı, bir sonraki emri bekliyor.
Yorum Yapın