Kuvari Bile Olgunlaşıyor!

 

Süper ligde üçüncü sezonda Ç.Rizespor futbol kalitesini yani çıtasını bir türlü yükseltemiyor.

Rizespor taraftarı artık içerde dışarda rakibini boğan, ısıran, koşan, orta sahada özellikle top yapan, kanatları arı gibi çalışan bir takım görmek istiyor.

Sezonun ilk 5 – 6 haftası hiçbir takım istediğini ortaya koyamaz. Buradan çıkaracağın puanlar “hormonlu” olur ve ileriki haftalarda sizi fena halde yanıltır. İyi başlayan takımlar düşüşe geçeceği gibi, lige kötü bir giriş yapanlar transferlerin ve takımın oturması ile düzlüğe rahatlıkla çıkar.

Bu sezon ilk üç maçta yenilgi yok, toplamda beş puan. Bizim adımıza iyi sayılabilecek bir başlangıç olmasına karşın, hatırlanacağı gibi Çalımbay döneminde lige bundan çok daha iyi bir giriş yapmıştık ve sonrası malum..

Demem o ki, kimse toplanan beş puana güvenmesin. Nasıl ki bahçede ki üzümlere ben düştüğü, incirlerlerin “kuvarilikten” çıkıp olgunlaşamaya başladığı zaman, denizde zindan karası yani çingene palamutu avlanmaya, oltaya vurmaya başladığını anlıyorsunuz; futbol takımında da o sezon o takım size bir şeyleri verip, vermeyeceğini takımın başına getirdiğin hoca, transferde aldığın oyuncu ve en önemlisi hocanın futbol mantalitesi, oyun şekli, görüşü size ışık tutmaya yetiyor, artıyor bile..

Eskiler bilir, kuvarilik deyip, geçmeyin.. Zamanı geldiğinde o bile olgunlaşıyor, tat veriyor, damaklara lezzet katıyor, ondan çıkan incirler sofralarda reçel oluyor, hastalara şifa veriyor. Yani kuverinin bile olgunlaştığı bir Dünya’da, insanoğlu hatalarından ders almıyor, günün moda tabiri ile hala “atar” yapmaya, kibirini “paçasından” akıtmaya devam ediyor. Yazık çok yazık. Ders almak, doğruyu bulmak, alçak gönüllü erdem sahibi insanların soyu git gide tükeniyor ve en acısı bu tip insanların günümüzde prim yaparak şov yapmaya devam etmeleri hele ki ihlaslı kişilerin gözü önünde...

Bu sezonda Rizespor’un sahada oyun planı yok. Aslında tek bir silahı var, o da Kweuke..

İlk üç hafta Kamerunlu oyuncu lige damgasını vurdu. Gençlerbirliği maçını tek başına aldı, son golü İlhan Cavcav’a atmadı, hocasın attı! Evinde Fenerbahçe karşısında Ahmet İlhan’ın düşürüldüğü pozisyonda öyle bir leş bıraktı ki, Messi bile o lokum pası araya salamazdı. Yetmedi aynı maçta Ludovic’e indirdi, onun kesmesi ile bir puan geldi. Dün akşam izliyorum Kweuke’yi yine tek başına indiriyor, sırtı dönük pas veriyor, defansına geliyor yardım ediyor, orta sahadan top kapıyor, kanata atıyor, koşuya devam ettiğinde Ahmet İlhan’ın zorlama pasını göbek bölgesinin alt tarafı ile filelere yolluyor.

Böyle bir adam var eline, sen bunu besleyeceğine, o seni besliyor. Nerede hata? Bursa’dan Fener’e giden Fernando geçen sezon Bursa’da kimler tarafından beslendi 21 gol attı? Sağda Volkan, Solda Bekambu, orta da Belujı, Ozan Tufan, beklerde Şener, Aziz Behiç.. Say say bitmez. Şimdi düşünün o kadro altında bizim Leo olsa kaç gol atardı? Onun 5 Milyon Avro ettiği yerde senin oyuncu kaç Milyon eder?

Demem o ki, sezon başı bir hedef belirlenmişsen, o hedef doğrultusunda senin elinde ki en büyük silaha yeni şarjörler alacaksın. Orta sahanın iki oyuncusu Robin ve Koray güçleri ölçüsünde bozmamaya dayalı futbolcular. Hiçbir yaratıcı güçleri, adam eksilten, araya pas atan tipler değil. Beklerinin biri çıkmayan, çıksa da yapacağı ortanın şiddetini ayarlamayan birisi, bir diğer bekin çıkan ama çıktığına pişman eden biri. Kanatların hiç yok. Hiç biri adam eksilten, içeri driplingle giren oyuncu değil. Aldığın 10 numara Gürcü, üç hafta geçti dakikası yok.

Son hafta alınan Makiadı inşallah Rize’ye yatmış halinden kurtulup, top oynamaya gelen birisi çıkar. Bu tip transferlerden hele de 30 yaş üstü futbolculardan hiç umudum olmaz. Onlar son yıllarını tüccar zihniyeti altında geçirir. Yani İncir ’in aşırı yağmur yemesi, dolayısıyla ağzınıza almanızla, çöpe atmanızın bir olur, aman dikkat. Bir diğer transfer stoper genç Ertuğrul ise tam bir hoca& yönetim becerisi tebrik etmek gerekiyor!. Deneme tahtası Rizespor.. Al kiralık oynat, gönder. Yukarda yazdım incir kuvarilikten çıkar olgunlaşır diye. Ama bizim transfer yanlışları bir türlü düzelmiyor. Hata kimde? Hoca da mı? Yönetimde mi? Her şeyi hocaya bırakmak doğru mu? Veya tam tersi? Velası kerim bir türlü olgunlaşamıyoruz. Dolayısıyla takım olamıyoruz, ligde sancı çekiyor, ağız tadıyla bir sezon geçiremiyoruz…

Eskişehirspor maçı klasik bir Rizespor deplasman maçı ölçüsünde oynandı. Eses kötü bir takım. Hele ki en iyi oyuncusu Lawal’ı son gün kaptırırsalar, işleri çok zor. İşte bu tip takımları içerde dışarda tokatlayacaksın ki bir yerlere varasın. Ortada bir kaliteli ismin olsa bir iki top alış verişi, bir iki duran top çok rahat bu tip takımlardan “Kuyiçalarla” puan alırsın. Senin takım “kapan, bekle, yakalarsan at” mantalitesi altında oynayan ve Kweuke endeksli bir takım. İşte bir kalite fazla değil sadece orta sahada bir kalite oyuncu olsa bu işi çözersin. Bu bağlamda yeni transfer Makiadi, kuvari değilde adam gibi futbolcu çıkar, Rizespor da bundan sonra çok daha göze hoş gelen bir oyun yapısına bürünür diyelim.

Son satırım maçın hakemi Metin Tokat’ın yeğeni Serkan Tokat’a..

Genç hakem uydurma penaltı kararı ile kaybedilen iki puana aktif bir rol oynadı. Aslında bu tip hatalı penaltı kararları genelde kaçar, ilahi adalet yerine gelir. Genç hakemin demek ki kalbi o kadar temiz değildi ki kaçmadı…


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın