Ahmet Arif Mete
“Kendi kararlarımla yoluna devam etmiş biriyim. METE ailesinin içinde aile
şirketini bırakmayarak genç yaşlardan itibaren kurduğum düzeni devam
ettiriyorum. İyidere doğdum, büyüdüm, yerleştim. Başka bir yerde ne hayat kurmayı ne
de işimi yatırımlarımı taşımayı düşündüm. İstediğiniz şehirde sevdiğiniz mesleği yaptığınız
müddetçe ve sevdiklerinle birlikte geçirdiğiniz hayatın tadı başka bir şey de yok. Olamaz
da. Bunun bilincinde hep oldum. Benim değer yargılarım hiçbir zaman değişmedi ve beni
yanıltmadı. Memleketimde sevdiklerimle ve sevdiğim işimle yaşıyorum.”
Ahmet Arif METE
Sizi tanıyabilir miyiz?
31.03.1973 İyidere Merkez doğumluyum. Annem Zehra Mete
ve babam İlyas Mete rahmetli oldu. Ben doğmadan önce iki ablam doğmuş sonrasında iki kız kardeşim daha dünyaya gelmiş
ama onlar hastalıktan vefat etmişler. Ben dört kız çocuk üzerine
dünyaya geldim. O dönemlerde erkek çocuğun farklı bir kulvarı
vardı tabii. Evlat ayrımı olmaz ama erkek evlat olarak daha üzerimize düşülmüştü. Şimdi iki erkek iki kız dört kardeşiz. Hatice Perili,
Semiha Kopuz ablalarım Mehmet Akif Mete de küçük kardeşim.
Rahmetli babaannem Rasime Mete beni her zaman kollardı. Yaramazlık yaptığımda hemen onun yanına kaçardım. Dedem de beni
çok severdi, adımı da kendisi koymuş. Tabii annemle daha fazla
sırdaşlığım vardı. Onunla daha içli dışlı olurduk.
Çocukluğum İyidere’de geçti. O zamanki şartlarda mahallemiz
kalabalıktı. Çok hareketli bir çocukluk yaşadım. İlk ve ortaokulu
İyidere’de okudum. Liseyi Rize lisesinde okudum. 1990’da mezun
olduktan sonra da babamla ticarette devam ettim.
“Rize Lisesine eğitimimi devam ettirmem rahmetli bir öğretmenim babama söylemesiyle oldu. Bu çocuk ileride Rize’de ticaret yapacaksa burada okusun, oradaki çevresi farklı olsun dedi. Oysa İyidere Lisesi’de çok başarılı bir liseydi.
Ama Rize’ye geldim. Orada çok iyi yıllarımız oldu. Şu an da
doktordan avukata, öğretmenden bankacıya ve iş insanına
pek çok arkadaşımla oradan hala hala görüşüyoruz. Kendimize
90’lı olarak bir grup kurduk.”
Askerliğimi İzmir’de yaptım. Rahmetli annemi askerlik bitmeden bir ay önce aradım. Anne
ben haziranda geliyorum bana birini buluyorsan bul yoksa ben bulduğumla evleneceğim dedim. Görücü usulüyle Hale Hanımla 1999’da evlendik. Mutlu bir aile hayatım var. Üç çocuk
babasıyım. Büyük kızım Zehra İstanbul’da mimarlık okuyor. Rümeysa kızım da bu sene üniversite sınavına hazırlanıyor. Oğlum Kasım’da lise sınavlarına girecek.
“Ben İzmir Eski Foça’da askerde gemide görevliydim. Bir gün çıkartma gemisiyle tatbikata gideceğiz ve tatbikat İspanya da. Ama bizim geminin altı düz. Okyanustayız ve o dalgalı ve fırtınalı denizde ne yapacağımızı bilemedik. Gemimiz
alabora olabilirdi. Üzerine bir de kaptanımız anons geçmez mi gemi batarsa %99
kurtulma şansınız yoktur, sadece SAT komandolarının %30 kurtulma şansı vardır
diye. Ben içimden diyorum biz buraya niye geldik o zaman. Çok şükür bir şey olmadı. Tatbikat diye gittik geldik ve bir de 100 dolar para veriler.”
İş hayatınız nasıl başladı?
“Okumaya devam etmek mi iş hayatına erkenden atılmak mı? Ben üniversiteyi
kazandığım halde üniversiteye gitmeyerek iş hayatına bir an önce başlamayı tercih ettim. Çalışma arzusu, aile içinde o sorumluluğu alma gayesi daha ağır bastı.
Genç yaşlarımdan itibaren ticaret hayatında olmak şimdi geldiğim noktanın temeli
oldu.”
Lise bitince 1991’de üniversite imtihanı vardı ve sınavı kazanmıştım ama ben okumama
kararı aldım. Babamın işinde yani aile şirketinde devam etmek istedim. Ailenin de büyük erkek çocuğu bendim. 1991’in Haziran ayında aile şirketinde işe girdim. Hala devam ediyorum.
Üniversiteye kaydımı yaptırdım ama gitmedim. Babama daha okumayacağımı söyledim.
1996’da da İzmir’e askere gittim. Bir buçuk yıl askerlik yaptıktan sonra döndüm ve işime devam ettim.
“Otomotiv sektöründe her türlü müşteriyle muhatap oluyorsun. Bizim çoğu
müşterimiz Doğu illerindendir. Bir arkadaşımız geldi ve siyasi olarak da farklı bir
yaklaşımı vardı. Ben de niye bu kadar bu partiyi destekliyorsunuz diye sordum. 12
Eylülde çok zarar gördük şöyle yaptılar böyle yaptılar bize diye anlatmaya başladı.
Ben de ona, sağ parti görüşlü bir aile olarak 12 Eylülde dükkanımın üç defa bombalandığını anlattım. Şimdi tutup da devlete ayaklanmamız mı gerekiyor diye de
ekledim. Hak verdi. Birlik beraberlik olması gerekiyor. Biz hiçbir zaman böyle bir
ayrım içinde olmadık.”
Babanızdan size sizden de çocuklarınıza kalacak en büyük miras nedir?
“İtibar, sadece şahsi bir şey değil, sadece sizi bağlamaz. Ailenizi, geçmişinizi
ve geleceğinizi etkileyen çok önemli bir durumdur. Bu, bizim aile için olmazsa
olmaz bir değer yargısıdır. Bununla yetiştik.”
Aile şirketimizde ticari olarak inişli çıkışlı yıllarımız oldu. Babam, parayı her zaman bulursunuz itibarınızdan taviz vermeyeceksiniz itibarınızı kaybetmeyeceksiniz derdi. Ticaret hayatında zarar ettiğimiz yıllar olmuştur kar ettiğimiz yıllar da olmuştur ama itibarımızdan hiçbir
zaman taviz vermedik. O itibarı da devamlı yukarı doğru taşımaya çalıştık. Benim amcam Osman Mete’nin bir lafı vardı, yüzün utanacağına cebim utansın derdi. Hiç kimseye borçlu
kalmamak adına gayrimenkul satışımız bile
olmuştur. Yüzümüzü öne hiçbir zaman eğmedik. Babadan, büyüklerimizden bunu görerek
büyüdük. Çocuklarımız da bunu bizden görerek büyüyor.
Hayatınızda bir dönüm noktası oldu
mu?
Askerden sonra ve çocuklar olduktan
sonra iş başka bir yola giriyor, hayat başlıyor
aslında. Sorumluluk yüklenmek bir dönüm
noktasıdır. Aile oluyorsun ve insan farklı bir
boyuta giriyor. Dört yıl evvel bir kalp rahatsızlığı geçirdim. Burada anjiyo olmam gerektiği
söylendi ben de anjiyo olmak için İstanbul’a
gittim. 5-6 günlük süreçte insan başka şeyler düşünmeye başlıyor. Aslında benim için
bir dönüm noktası oldu diyebilirim. Kendime
farklı bir yol haritası çizdim.
İş dışında neler yapmaktan
hoşlanırsınız?
İşime aşığım, işimi severek yapıyorum. Bu hangi meslekte olursa olsun böyledir. Severek
yapınca o işte başarılı oluyorsun. Futbolla ilgileniyorum. Bir tarafta Rizespor bir tarafta Fenerbahçe… Bunları devamlı takip ediyoruz.
Arkadaş çevremle de yemek düşkünlüğümüz, kayıkhane muhabbetimiz var. Arkadaşlarımızla artık gelenekselleşen kahvaltı etkinliğimizde devam ediyor. Bu kahvaltı masasında asla
siyaset konuşmayız. Gündemi konuşuruz. Futbolu konuşuruz. Bugüne kadar hiçbir siyasi partinin İl Başkanını kahvaltıya çağırmadık. Belediye Başkanlarını davet ederiz ama siyaseti dahil
etmiyoruz. 5-6 senedir bu kahvaltı programı devam ediyor. Dokuz kişiyle başlayan bu etkinliğimiz şu an on dört kişiye çıktı. Kahvaltı grubumuz çok güzel geçiyor. Birlik beraberlik güzel
bir şey. Sonra bunu büyüttük. Arada misafirlerimiz de oluyor. En son Vali beyi çağırmıştık. Her
cumartesi bu programı yapıyoruz.
Görev aldığınız Rize Ticaret Odası hakkında neler anlatmak istersiniz?
“Hiç fikrim olmayan bir kurumda bugün önemli bir sorumluluğu üstlendim. Bu
yıllar içerisinde filizlendi aslında. Öğrenerek, deneyimleyerek ve tabii ki büyüklerimin de destekleriyle ilerleyen bir süreç oldu. Rize’de Ticaret Odasında Rize için
karşılık beklemeden bir şeyler yapmak çok değerli”
Ticaret Odasına ilk olarak Şaban Ali Razı ile seçime girdim. Büyüklerimin önerisi üzerine
bizden de birini istediler ve beni listeye eklediler. İlk kez muhalefet olarak seçimlere girdik. O zaman kadar Ticaret Odası hakkında düzgün bir bilgim de yoktu. Daha gençtik. 28 yaşındaydım ve seçime girdik. Üç gruptan girdik, Ticaret Odası grubunu ve otomotiv grubunu kazandık. Daha sonra ikinci seçimimde bağımsız olarak girmiştim ve o şekilde kazanmıştım. O zamana kadar muhalefet olarak görev yapıyorduk. Üçüncü defa Ankara delegesi olarak girdim.
Geçen dönem de bu defa Ticaret Odası Yönetim Grubunda sayman olarak görev yaptım. Bu
dönem de beşinci dönemim. Rize Ticaret Odası Meclis Başkanlığına seçildim.
Tüm ticaret odalarının şöyle bir yapısı var. Gelen dosyaların veya teşviklerin tamamen esnafa tüccara aktarılmasında köprü görevi yapıyor. Parasal olarak fazla bir kazancı yok. Orada
bir maaşımız da yok. Tam anlamıyla bu sivil toplum örgütüne yapılan çalışma şeklidir. Alan
odalar var mı, var. O Ticaret Odasının yönetime bağlı bir şeydir. Biz daha önce Ticaret Odasının almış olduğumuz karar gereği ne oturum parası ne başka bir görevden dolayı para almıyoruz. Gelen paranın %33ü zaten TOBB’gidiyor yani Ankara’ya. Diğer giderler derken kalan
para belli. Rize Ticaret Odasının, gelen projelerin devamlı altının desteklenmesi üniversiteyle
çalışarak yeni projelerin yapılmasında çok büyük bir etkinliği vardır. Siyasilerin böyle bir etkinliği yoktur. Onların sadece bu projelerin sunumuyla ilgili bir etkenliği var. Onlarla bu şekilde
bir arabuluculuk yapılır. Rize için bunlar bunlar gerekir dersin. Sunumunu yaparsın. Onların bir
yatırım gücü vardır. Ticaret Odasının yatırım gücü yoktur. Onun takibini yaparsın sadece. Bunun altını dolduracak olan siyasetçilerdir. Havalimanı olsun Organize Sanayi Bölgesi olsun...
Bunlar tamamen Ticaret Odasının desteğiyle ve siyasetçilerin bu projelerin altlarını doldurarak yaptıkları işlerdir.
Bir iş insanı olarak gençlere ne önerirsiniz?
“Ticareti kuralına göre yapın severek yapın her şekilde başarılı olursunuz.”
Normalde babamlar altı kardeşti ve 1960’larda bu işe başladılar ve aile şirketi kurdular
ama Türkiye’de aile şirketleri çok uzun vadede sürmüyor. Bizimkilerde de parçalana parçalana en son babam ve Osman amcam kalmıştı. Onlardan dört erkek çocuk kaldık. Ben ve kardeşim Mehmet Mete, Serkan ve Ömer Mete olarak kaldık. Şirketlerinin çoğunu biz yönetiyoruz.
En büyük avantajımız işlerimizin ayrı ayrı olmasıdır. İş ayrı kasa bir. Hepimiz bir yerde olsak
kopma noktası da çok olurdu. Aile şirketlerinde önemli olan şey birbirine inanmaktık saygı ve
sevgidir. Biz başkalarıyla da ticaret yaptık ama hep zarara uğradık. Biz aile içindeki iyi niyeti
başkalarında göremedik. Aile şirketi olarak hepimizin maaşı vardır. Yoksa başka türlü yürümez. Genç arkadaşlarımıza bunu öneririm. Aile şirketi yönetiyorlarsa işleri ayrı ayrı yürütmekte fayda vardır. Devamlılık esas olandır.
“Bir gün bir araba satışım olmuştu. O zamanlar banka kredisi yoktu. Senetle
yapıyoruz. 2-3 senetten sonra arabayı alan kişi ödeme yapmadı. Adamı aradık ve
diğer gün geldi. Yok ben ödedim, siz paramı almaya çalışıyorsunuz falan diyerek
bize yüksek sesle bağırmaya başladı. Senetler elimde. Adamı dükkandan kovdum
yoksa babam yaşında amcaya o gürültüde vurabilirdim. Ama kafaya koydum senetleri avukata vereceğim. Meğer senetleri ödemesi için oğluna verdiği parayı
oğlunun başka yerde harcamış olduğunu öğrendik. Diğer gün adam gelip benden
özür diledi. Bir evlat babasını böyle bir konuda nasıl zor duruma sokabilir? Ya o
amcaya vursaydım. O yüzden gençlerin sorumluluk bilincinin yüksek olması çok
önemli. Böylece her iş yolunda gider.”
Rize’den ayrılmayı düşündünüz mü?
Askerden sonra bizimkiler beni İstanbul’a göndermek istedi. Ama buradan ayrılmayı düşünmedim. Bu anlamda kararlarımı hep kendim verdim. Okul hayatım, iş hayatım… Rize’den
ayrılmayarak tüm yatırımımı buraya aktardım. Okusaydım, gitseydim şöyle olurdu böyle olmazdı…düşüncelerini sorgulamıyorum. Şu ana ve yarına bakıyorum. Bu şehirde yaşamayı
burada işimi devam ettirmeyi seviyorum.
Çocuklarınızın da sizin işinizi devam ettirmesini ister
misiniz?
Benim dışımda amca çocuklarım kardeşim olsun herkes üniversite mezunudur. Üniversiteyi kazandığım halde okumadım. Bugün
yabancı dil bilmeyen, üniversite mezunu olmayan kolay kolay bu
işleri yapamaz. Eskiden lise mezunu olmak bugünün üniversite mezunuyla eş değerdi. Şimdi öyle değil. Büyük kızım
güzel sanatlar mezunuydu. Rize’de elli kişinin içinde ilk üçe
girmişti. Mimarlık tercihini de kendisi seçti. Diğer kızım da
mühendislik istiyor. Ona hazırlanıyor. Kendi tercihleridir.
Ben asla engel olmam. Benim iş hayatımı görüyorlar, hanım bu yoğun tempodan şikayetçi olabiliyor ama bir şekilde bu yaşantımızı rayında götürmeye devam ediyoruz.
O yüzden insan tercihleriyle yaşıyor ve kendi sevdikleri
işte mutlu olmalarını arzu ederim. Bu anlamda destek
olurum. Küçük oğlum Kasım için şimdiden bir şey diyemem onu da zaman gösterecek.
Elinizde sihirli bir değnek olsa neyi değiştirmek
isterdiniz?
Rize’yi alan olarak büyütmek isterdim. Hep dolgular üzerine büyüyen bir şehiriz. Coğrafi yapımız ancak buna izin veriyor. Rize için bunu değiştirmeyi isterdim ama bu da mümkün
görünmüyor. Deniz dolgusu bir nevi Rize için projelerin hayata
geçmesinde önemli bir destek alt yapısı oldu çıktı.
TOGG hakkında neler söylemek istersiniz?
1973’te Türkiye’de ilk otomobil ANADOL, dünyada da KIA
ve Honda markaları çıkmıştı. O sistemde bizim markalar ilerleyemedi ama bu markalar dünyada önde gelen markalar oldu.
Bizim ne kadar geri kaldığımız bundan bellidir zaten. TOGG’un
başarılı olacağına inanıyorum. Devlet daireleri araçlarını TOGG’la
değiştirip vatandaş ile pazarını genişletirse bunun sürdürülebilirliği daha etkin olacaktır.
Sizce Rize’ye başka neler yapılmalı?
Havalimanı, Ovit Tüneli, Lojistik Üst… bunlar Rize ve ülkemiz için dev ve büyük yatırımlar.
Sadece demiryolumuz kaldı. Bugün Rize’de ve hatta Karadeniz’de en büyük yatırım da demiryolu yatırımı olacaktır. Tüm yatırımları birbirine bağlayacaktır aslında. Bunun gerçekleşmesini arzu ediyorum.
Mete ailesinin ferdi olmak nasıl bir duygu?
“Ailenin büyük olmasının avantajları çoktur aslında. Birbirine bağlı büyük bir
aileyiz. Hep sağ görüş içinden ilerledik.”
Eskiden beri siyasetin içinden gelen bir aileyiz. Rahmetli Nihat Mete vekil olamadı ama
vekilden daha forslu bir büyüğümüz olmuştur. Biz siyasetten İyidere’de kendi aramızda da
çekişmeler yaşadık. Rahmetli Nihat Mete’nin vefatından sonra ailenin İstanbul’da ki büyükleri ve buradakiler birleşerek bizi bir araya getirdiler. Dediler ki tek aile olarak tek aday çıkaracağız. Aileyi birleştirdik. ANAVATAN partisi zamanında tek aday olarak bölünmeden başkan
çıkardık. İyidere’nin kuruluşundan beri başka bir aileden Belediye Başkanımız yok. Diğer ailelerde bize bu anlamda güven ve destek vermesiyle bu şekilde bugünlere geldik. Farklı bir
görüşte olan Rahmetli Ömer Lütfü Mete’dir o da zaten MHP kökenliydi. Son seçimlerde Saffet Mete’nin başkan olması için elimizden geleni yaptık. Ailemiz de onun üzerine çok destek
olduk. Devam etmesi gerekiyor. Aile olarak da böyle düşünüyoruz. Kendisi de çok başarılı bir
şekilde devam ediyor.
“Bizim İyidere’de ailemizin siyasette değil ama sporda muhalefetliğimiz daha
baskındır taraftarların %75 Beşiktaşlıdır ama %100’ü de Rizesporludur tabii.”
RİZELİNİN BAŞARI ÖYKÜSÜ III
YAZARLAR: ALİHAN TELATAR & SELİM DENİZALP
Yorum Yapın