RİZELİNİN BAŞARI ÖYKÜSÜ III / Ahmet Murat TAVİLOĞLU

 

Ahmet Murat
Taviloğlu
“Hayatın olumsuz gibi görünen durumlarında şunu unutmamak gerekiyor, her
eksiden bir artı çıkabilir. Benim edindiğim en büyük tecrübelerde bundan
doğmuştur. Bu yüzden ön yargıyla değil etraflıca düşünerek kararlar almalıyız. Hangi alanda
olursa olsun bu kararlar hayatınızın gerçek adımları olacaktır.”
 Ahmet Murat TAVİLOĞLU

Sizi tanıyabilir miyiz?
1971’de İstanbul’da doğdum. İki kardeşiz. Ablam Fatma Rukiye Şenkaya, Babam Fuat Taviloğlu
annem Şükran Taviloğlu… Kurallı olan bir ailede
yetiştiğimiz için çocukluğumda aşırı yaramazlık
yapma şansımız yoktu. Tabii bu ev içinde geçerli
bir şeydi. Mahalleye çıktığımızda çocukluğun sınırı
yoktu. Güzel bir çocukluğum geçti. Babamızın bizi
kendi kuralları içinde yetiştirdiği sert kuralları vardı
ama hiçbir zaman ayrımcılık yapmadı. Adaletli biriydi. Erkek çocuk olarak da anneme daha yakındım. Annenin yaklaşımıyla babanın ki çok farklıdır.
Karadeniz’in genel kültür yapısında bu yaklaşım
olağandır.
İlkokulu İstiklal’de ortaokulu Merkez Ortaokulunda, liseyi Rize Endüstri Meslek Lisesinde okudum. Üniversite eğitimimi KTÜ’de tamamladım.
Üniversiteye kadar sözel derslerin dışında bütün
derslerde iyiydim. Sözel derslerin hepsinde ablam
yardım ederdi o şekilde derslerden geçmişimdir.
Tabii bana yardım etmesi için onu ikna etme sürecim olurdu. Bundan dolayı bana bulaşık yıkattığı
zamanlar olmuştur. Ben çok erken okula başladım. Beş yaşındaydım. Sınıfın en küçüğü bendim. 

 

“Lisede okurken THK’nun model uçak yarışması
için Ankara’ya gitmiştik. İlk defa katılıyorduk. Mersin ekibi daha öncesinde de bu sürece hakimdi ve
bizden tecrübeli olduğu için model uçak yarışmasında da başarılıydı. Model uçağı üç saniyede yere
indirme tekniği ile Türkiye dördüncülüğünü almıştım. İlk kez orada tecrübesizlikten dolayı kaybetmenin acı tecrübesini yaşamıştım. Bana bir ders
olmuştu. İlk olması nedeniyle de birinci olamasam
da nerede yanlış yaptığımı neyi yapmam gerektiğini görmüştüm.”
Lisede Torna Tesviye Bölümünü okumuştum. Üniversiteyi kazanamazsam elimde bir mesleğim olsun düşüncesiyle bu bölümü seçtim. Mühendis olmayı hedefliyordum. KTÜ İnşaat Mühendisliğini okudum. Üniversite
hayatımın en güzel yıllarımdı. Eşim Emel Hanımla orada
tanıştık. O da KTÜ’de Orman Endüstri Mühendisliği bölümünde okuyordu. İkimizde dört yılda okullarımızı bitirdik.
Eşim mühendislerin öğretmenliğe geçiş hakkı çıktığı yıl
öğretmen oldu ve 26-27 yıldır da bu mesleği yapmaktadır.
Üniversite üçüncü sınıftayken babam vefat etti. Bizim için de çok erken gelen bir ölümdü.
Zor zamanlardı. Bir tarafta okul, bir taraftan babanın kaybı… O dengeyi tutturmak kolay değildi. Okul bitince askere gittim. Aksaz Deniz Üst Komutanlığında Marmaris’te, Bahriyeli olarak
askere gittim. 1993’te askerlik bitti 1994’te iş kurma sürecim başladı ve 1995’te de Emel Hanımla evlendik. Üç kızım var. Büyük kızım Nagehan mimar oldu şu an Berlin’de Yüksek Lisans
yapıyor. Ortanca kızım Aslı Şükran makine mühendisi. Küçük kızım Zeynep lise de okuyor.
Üniversiteye hazırlanıyor.

 
Ailem birbirine bağlıdır. Ben ve eşim karşılıklı konuşarak karar alırız. Çocuklarıma karşı da
aynı şekilde konuşarak kararları alırız. Ben babadan gördüğümü yapmıyorum. Biz çok keskin
kurallar içinde büyüdük. Benim kızlarımla aramızda ki iletişim çok güzeldir. Onların tercihlerini
önemsiyorum. Onların fikirlerini dinliyorum.
Babanızdan size sizden de çocuklarınıza kalacak en büyük miras nedir?
“Öz değerlerinde büyüdüğünüz zaman o değerlerin sizden sonra da çocuklarınız tarafından sahiplenilmesini beklersiniz. Ben bu şehri memleketimi seviyorum.
Burada hizmete dayalı bir görevin başındayım. Çocuklarım benim bu bağlılığımı
görerek büyüyorlar. Ben onlara en çok bunu nasihat ediyorum.”
Çocuklarım insancıl olsun. İnsanları hayatı sevsinler istiyoruz. Kendilerine inanmaları çizdikleri yolda dürüstçe ilerlemeleri başarılı olmaları tek arzumuz. Bunların yanında Rize’yi sevsinler buraya sahip çıkanlardan olsunlar. İnşallah Rize’de de iş hayatlarını devam ettirirler. Bu
benim temennim. Ben babamla birebir diyalog kurup her şeyi rahatça konuşabileceğimiz bir
ortamda bulunamadım. Çok net ve kuralcı biriydi. Zaten onu erken yaşlarda kaybettik. Şimdi
yaşasaydı nasıl olurduk bilemem ama onunla yaşadıklarımdan ben kendi çocuklarımla nasıl yaşamam gerektiğini öğrendim. Kızlarıyla anlaşabilen bir baba olmanın en büyük avantajını onların
hayata bakış açılarında görebiliyorum. İçim rahat.
Hayatınızda bir kırılma anı oldu mu?

 
Zor dönemler yaşadığım anlar olmuştur. Bunlar benim kırılma noktalarımdır. Ama her koşulda
şu mantıkla düşündüm. Her olumsuzluğun açtığı
olumlu bir kapı vardır. Önce zorluklarla başladık hayata ama hepsinden çıktık. Mutlu olmayı
seçtik. Bu anlamda kararlar aldım. İçinize sinmeyen ve size doğru gelmeyen işlere girmemeyi
tecrübe ettim.
Babamın öldüğü gün, onu toprağa verdiğimizde bundan sonra ne yapacağım dedim. Hayat her şekilde devam ediyor. Bir gün kalp krizi geçirdim, riskli bir süreci atlattım. O da benim
için bir dönüm noktasıydı. Ölmeyecek gibi yaşıyoruz ama saniyesinde değişiveriyor hayat.
Daha önce ilk belediyecilik dönemimde istifa ettiğim gün de bir dönüm noktasıydı. Eğer o
gün istifa etmeseydim bugün bu mükafatı göremezdim. Her eksi de bir artı vardır. Bana yeni
bir kapı açtı, zorluklar çektiğim oldu ama ne kadar doğru karar aldığımı zaman içinde gördüm.
Hobileriniz nelerdir?
Maç seyretmeyi severim. Ailemle beraber gezmeyi yeni yerleri görmeyi seviyorum. Eşimle beraber emekli olup her yeri gezmek istiyoruz. Ağırlıklı yurt içi. Türkiye’yi karış karış dolaşma
fikrindeyim. En sevdiğim yer Fethiye oldu. Belki görmediğim 9-10 il kalmıştır. Küçük şehirleri
seviyorum. Mesela, ne Ankara ne de İstanbul’da yaşayamam.
Eskiden plaj voleybolundan halı saha maçlarına pek çok aktiveteyi yapardım. Dolu dolu
yaşadık. Şimdi kilodan dolayı hepsi geride kaldı. Kendime zaman ayıramıyorum. En büyük
yaptığım hata bu.

STK’lar da aktif olarak çalıştığınız dönemi nasıl değerlendirirsiniz?
“Rize’ye bir şeyler katmak bunun içinde yer almak hayatımın en güzel anıları
arasındadır.”
Arkadaşlar bir gün yanımıza geldi. 1994 yıllarıydı... Böyle bir oluşuma gireceklerini söylediler benim de bunun içinde olmamı istediler, tamam dedim. Rize Üniversite Mezunlar derneğini kurduk. Rize’de bir grup ortaya çıktı. Siyasilerle Rize’den giden büyükleri birleştirerek
Rize’ye neleri getirebilirizi konuşarak bu işlere başladık. Hayallerimiz küçük değildi. Çok güzel
etkinliklere imza attık. Rize’de yapılmayan festivallerin yapılmasını sağladık. Mesela rahmetli
Vali YAZICI’nın Rize’ye gelmesini organize ettik. Çok değerliydi. Rize’den giden zenginleri davet edip Rize’yi konuştuğumuz çok etkinliğimiz olmuştur. Bunları yapmak nasip oldu.
Hayatta en önemli tecrübeniz ne oldu?
“Adaletli olmak. Çalıştığımız bulunduğumuz yerin hakkını vermek lazım. Birini
yeni tanımak insan kazanarak yeni hayatlara tanık olmak güzel ama bakış açınız
tatlıyı yemektense tatlının nasıl yapıldığını bilmek üzerine olmalı. O zaman gerçek
anlamda bir iletişim kurmuş oluyorsunuz.”
Her işe sabırla başlamayı öğrendim. Bir olayın başında size aksetmesinin taraflarını dinlemeyi öğrendim. Tek taraflı olmamayı öğrendim. Olayı iyi bilenlerle beraber irdeleyip karar
verirken adaletli olmayı öğrendim. Her türlü insanla nasıl konuşacağımızı bilmek lazım. Ben
buraya gelen misafirlerime önceden diyorum, Rizelinin konuşmasını kavga ediyor sanmayın.
15 dakika izin verin anlamak için. Karşılaştığınız her olay duyduğunuz her konuşma ilk gördüğünüz gibi olmayabilir. İletişimde ve karar vermede dinleme ve anlama mesafesini yaratmak
lazım. Bu özellikle Rize için geçerli. Agresif yapılı insanlarız.
Belediye gelen birçok insan tanıyoruz ama ismini bildiğim farklıdır. Burada evrak incelediğimizde ve karar verirken ismine bakmadan karar vermeye çalışıyoruz. Biz bütün sorunları
tartışıyoruz kendi içimizde ama Rizeli alttan yukarı değil üstten aşağı bir sıralama izler. Bağırarak kendini kanıtlamayı tercih ediyor. Böyle bir yapıları var. Yapılacak bir iş zaten çözümleniyor
ama yapılacak bir işin oluru yoksa yapılmıyor. Bunu anlatmak çok zor.
Aile içinde nasıl bir babasınız?
Aile meclisi dediğimiz bir meclisimiz var. Her şeyi orada konuşuruz. Kızlarım bir şey istediğinde önce hayırla başlar sonra benim ikna olacağım yerden girip o hayır evete döner. Konuşma alanı verdiğinizde doğru çözümler ortaya çıkıyor. Anlayış saygı burada çok değerli. Bu
karşılıklı gelişen bir durumdur. Bu konuda iyi bir aile babası olduğumu düşünüyorum.
“Hanımım Amasyalıdır. İlk evlendiğimizde Amasya’ya gittiğimizde gel derenin kenarından oturalım demiştim. Türkiye’nin koskoca Yeşil Irmağına
nasıl dere dedim diye bana bayağı bozulmuştu ”

 
İnsanlarda elektronikleşmeye başladı. Hepimizde bu aşırılığa kaçabiliyor. Bir gün evdeyiz.
Hepimizin elinde telefon herkes kendi halinde ve bir tarafta da TV açık… Hanım TV’yi kapattı.
Ama kimse farkında bile değil. O kadar dalmışız. Hanımım bu işe oldukça içerliyor ve hepimizin telefonlarını alıyor. Konuşmaya başlıyoruz ve inanın ev de en güzel yaptığımız sohbet o
gün olmuştur. 

Elinizde sihirli bir değnek olsa neyi değiştirmek isterdiniz?
İnsanlara tutardım. Kuralsız bir hayatı kurallı bir hayata döndürürdüm. Özendiğimiz Avrupa’da bizden fazla hiçbir şey yok. Kurallara uymak zorunda olan insanlar var sadece. Yapmış
olduğumuz yanlışlar sadece bize değil herkese zarar verir. Bu zararları ortadan kaldırmak isterdim. Para mülk hepsi hikaye… İnsanlık önemli olan.
Rize Belediyesi Başkan Yardımcılığı nasıl başladı?
Belediyecilik zor. Bu benim ikinci belediyeciliğim. Belediyede Hızır Hop’un zamanın da da
8 yıllık bir tecrübemiz olmuştu. Şimdi Rahmi Metin’le belediyeye yeniden dönüş oldu. Onunla
beraber bizim de dönemimiz biter. Ona inandığımı için buradayız. Rize’de görsel olarak bayağı değişiklik var. Bunu bizzat yaşıyoruz. Rize bir iyileşme dönemine girdi. Her şey bir anda
olmaz elbette ki ama bu gayede olmak çok değerlidir.

 
Bizim insanımızda diyalog eksikliği var. Derdini anlayıp çözüm bulursak sıkıntı yok ama
bazen derdini anlatmayıp şikayet şeklinde yanımıza gelen var, şikayet etmek için konuşmak
yanlış. Bu çare değil. Üslup çok önemli. Zor bir insanımız var. Bu Rizelinin mizacı. Değişmesini
beklemek biraz ironi olacak. Yine de bu şehirde olmak hizmet etmek benim için çok kıymetli
bir süreç. Bu süreci devam ettirmem de Rahmi Metin başkanın kurduğu sistemin doğru işlemesi var.
Rahmi Metin’le aynı paralelde ilerliyoruz. Bizim Rahmi Başkanla yarınımız olmaz. Olay
neyse düzüz. Birilerini memnun etme günü geçirme adına iş yapmıyoruz biz. Belki kırdığımız
insanlar oluyordur ama doğru neyse onu yapıyoruz. Rahmi Başkan’ın bugün bakanlık yapacak bir kapasitesi var. Onun liderlik vasfı çok kuvvetli. Benim de iş yapma gücüm kuvvetli. O
sistem kurar biz sistemde çalışacak adam oluruz. Bu yüzden güzel bir ekip içindeyiz. O ekibini
çok iyi kurabilen bir başkan oldu. Bunun da yansımasını Rize’de görüyoruz. Ben bu saatten
sonra yeni bir işe de girmem. O yüzden iş anlamında hedefim de yok.
Çaykur Rizespor hakkında neler anlatmak istersiniz?

 
Aykut Taviloğlu’nun yeğeniyim. Mandalina fidesini ortaya koyup bir açık artırmayla Rizespor’un kurucularından kurucu heyetinin içinde olan biriyim. Rize A.Ş. kurulduğunda da soyadımızın orada olmasını istediğim için küçük bir hisse almak zorunluluğu hissetmiştim. Kombinemiz yıllardır aynı yer. Zaman içinde Rizespor yöneticileri değişiyor. Yönetim kurulurken biraz
daha hür olunmalı. Başkan kendi ekibini seçmeli. Birilerinin isteğiyle bir ekip kurulmamalı. Seyircimiz sabırsız. Bilgisiz seyircimiz de var. Sporu spor için yaşamak lazım. Ne varsa özümüzde var.
Yenersiniz yenilirsiniz eksiklerinizi gidermelisiniz. Büyük takımları tuttuğumuz günler oldu ama
onlar sayesinde gerçek bir Rizespor taraftarı ortaya çıktı. Sahiplenen taraftar…
“Rize Belediye Basketbol Takımının kuruluş gayesi süper lige çıkması değil o
işi yapacak hanım arkadaşların bu işe katılmasını sağlamak spora kazandırmak…
Belki para kazanmalarını da sağlamak. Rizelinin spor yapmasına öncü olmak. Rize’nin de bir spor şehri olması çok uzak bir ihtimal olmamalı. Özellikle kız çocuklarımızı bu anlamda da yönlendirmeliyiz. Çocuklarıma da sporsuz kalmayın diyorum.
Üç kızım da spor yapıyor. Kızlarım da her ne kadar yaşadıkları şehirden dolayı
başka takımları tutsa da özünde babadan Rizesporlular.

RİZELİNİN BAŞARI ÖYKÜSÜ III
YAZARLAR: ALİHAN TELATAR & SELİM DENİZALP


Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın