Alaettin Serdar
“Burası ilklerin yaşandığı bir beldedir. Beldemiz aslında ilk olarak adını 1982
Anayasası’na toplu şekilde “red” oyu vermesiyle duyurmuştur. Daha sonrasında
ise Refah, Fazilet ve Saadet Partisi’ne verdiği destekle gündeme gelmiş, Milli Görüşün
kalesi olmuştur. AK Parti ile geçilemeyen kale fethedilmiştir. Burası 2009 yılında ilk kez
bir başbakan tarafından ziyaret edildi. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı
seçildikten sonrada ilk ziyaret ettiği yer yine Kendirli olmuştur. Siyasetin bu kadar ahenkli
olduğu hatta aykırı olduğu bir beldede hizmet etmek kolay değil. Ama bizler zorlukları inanç,
azim ve halkın teveccühü ile aşıyoruz.”
Alaettin SERDAR
Sizi tanıyabilir miyiz?
1960 yılında Rize Merkeze bağlı Kendirli Beldesinde dünyaya geldim. İlk ve ortaokulu Kendirli’de okudum ve daha sonrasında ticarete
atıldım. Biz üç kız üç erkek altı kardeşiz. Büyük ağabeyim Eyüp Serdar
rahmetli oldu. Diğer ağabeyim Resul Serdar. Altı kardeşin en küçüğü
benim. Annem Ayşe Serdar ve babam Fazlı Serdar rahmetli oldu.
Çocukken anneme daha yakın bir çocuktum. Zaten bizim buralarda her çocuk anneye daha yakın olur. Bunda anne faktörü daha
etkilidir diye düşünüyorum. Yaramaz bir çocuk da değildim. Okul hayatımın önemli bir kısmını medresede aldığım eğitim tutuyor. Kuran
kurslarında ve medreselerde okudum. 1967’li yıllarında ilkokula gitmeden Kendirli Kuran Kursunda eğitim hayatıma başladım.
O yılarda medresede hafızlık yaparken ülkenin politik düşüncesinde Kuran kurslarına karşı olan olumsuz hassasiyetler yaşanıyordu ve
bizi teftişe gelen müfettişler bizi Kuran Kursundan adeta kovarcasına
dışarı atmışlardı. Ben 9-10 yaşlarında ilkokula gönderildim. Hafızlık hayatımız bu şekilde sonlandı. 1977 yılına kadar ilkokul ve ortaokulu okudum. Hatta Kuran Kursunda okuduğum için ilkokul düzeyinde yaşım
daha büyük olduğu için biraz da zeki olduğumdan ilkokul birinci sınıfı
okuduktan sonra ikinci ve üçüncü sınıfı okumadan direkt dördüncü
sınıftan başlattılar. Uzun süren bir eğitim hayatım olmadı.
Eşim Fatma Hanımla çok erken yaşlarda evlendim. Hasan, Hüseyin, Sinan ve Ayşe adında üç oğlum ve bir kızım var. Üç oğlumun ikisi
İstanbul’da diğer oğlum Kendirli’de imamlık yapıyor. Kızım da evli. Sekiz torunum var. En büyük torunum da 18 yaşında.
Evliyken askere gittim. Büyük oğlum doğmuştu ve
daha 40 günlüktü. 1980 yılıydı. Isparta’da komando olarak askerliğimi yapıyordum. Oradan Muğla’ya sonra’da
Samsun’a gittim ki 12 Eylül patladı. 12 Eylül gecesi bizi
Ordu ve Fatsa’ya gönderdiler. Biz de o bölgede o dönemin kontrolünü sağlamak için önemli görevler yaptık.
Çok eziyetler de çektik. Hep sahadaydık. O günün şartlarında altı ay banyo bile yapamadığımız günlerdi. Subay değildik ama ben onbaşı olmamama rağmen bana
TİM komutanlığı görevi vermişlerdi. Emrimde yirmi asker
olurdu. Bizi helikopterle dağlara bırakırlardı ve o dağları
keşfe çıkardık. Askerlikteki anılarım hepsi özeldir. 1980
ihtilalinden sonraki süreç hep anıdır.
“12 Eylül 1980 gecesi bölük komutanımız bizi
Ordu Fatsa’ya getirdi. Fatsa’ya otobüsle gittik ve
gece şehre indik. Bizim otobüs Ordu postanesinin
önüne gelmişti. Bir yüzbaşımız vardı ve bizi karşıladı. Otobüse geldi. Hiç kimse niye buraya getirildiğimizi bilmiyordu. Yüzbaşı şu cümleyi kurdu,
arkadaşlar bugüne bugün T.C. Devleti Yönetimine
TSK el koymuştur sokağa çıkma yasağı var ve dur
ihtarınıza uymayan herkese hedef göstermeksizin
vur emri vardır dedi. Bu beni çok etkilemiştir. Ve peşinden aracı boşalt diyerek araçtan indik. O yüzbaşı
herkesi yönlendirdi. Beni de Ordu postanesi tarafına yönlendirdi ve biz de postaneye el koyduk. Bu
ülke nereden nereye geldi. Aynı gün Ordu sokağında aklı selim olmayan bir vatandaş evden çıkmış
durumun ehemmiyetinin farkında değil ve koşarken
dur diyen askerin ihtarını haliyle dikkate almadı ve o
vatandaş sokakta vurularak öldürüldü.”
Ticaret ve siyaset hayatınız nasıl başladı?
1977 yılında rahmetli anne babam bizi evlendirdiler.
On altı yaşındaydım. Evlendikten sonra eğitim hayatımız
da bitmiş oldu. Artık iş hayatına başlamamız gerekiyordu. 1977 yılından itibaren ticaretle uğraşmaya başladım.
Babam Çaykur’da bekçiydi. Mesleğim babadan gelen
bir şey değildi. Ben kendim ticarete atıldım. Bakkal,
nakliyecilik… Kendirli’de ticarete başladım. Askerlikten
sonrada yine marketçilik yaptım. Zahire dükkanları işlettim. Sonrasında şehirler arası ve uluslararası nakliyecilik yaptım. Bu 1989 yılına kadar devam etti. Sonrasında 2002 yılına kadar şehirler arası uluslararası otobüs işletmeciliğinde devam ettim. Rize’de ilk kez şehirler arası otobüsçülüğe 1989
yılında Rizeliler firmasında başladık. 1991’den sonra da Ulusoy firmasında 2002 AK Parti ilk
seçimine kadar otobüsçülük yaptım. Ticaretimi devam ettirdim. 2002’de AK Parti ile Sayın
Cumhurbaşkanımla siyasete girmiş oldum.
“Siyasete Rize’nin en marjinal beldesinde başladım aslında. Kendirli’de siyaset
yapmak bir kaleyi fethetmek gibiydi. Olmaz denileni yaptık. Sorumluluğu çok büyüktü. Belediye Başkanı olduğum seçimler hayatımda önemli bir başlangıçtı. Sayın
Cumhurbaşkanımızın burayı almamız için üzerime yüklediği görevi, kendisinin ve
partimin bana duydukları güveni üzerimde taşıyarak kazanılmaz denilen Kendirli’yi
almıştık.”
2002 ile birlikte siyasete döndük. İlk olarak AK Parti Kendirli belde başkanlığıyla başladım. Rize İl de görev yaptık. 2014’ten itibaren de Kendirli’de Belediye Başkanlığı yapıyoruz.
Kendirli’ye ve AK Partiye hizmet etmeye devam ediyoruz. Hayatımda ki dönüm noktası da
bu oldu. Rize’de il de yaptığım görevler esnasında çok güzel hizmetler yaptık. Partimizi yukarı taşımak için gerçekten ahenkli bir süreçti. Partide çalışıp nöbet değişimi yapan pek çok
arkadaşımızdan yaptığımız hizmetlerden dolayı güzel iltifatlar alıyorum. Güzel bir yöneticilik
yaptığımızın da teyidi oluyor. Siyasette dürüst olursan duruşunla kendini kanıtlarsan güzel bir
etki alıyorsun.
2002’de ilk seçim gerçekten enteresan günlerdi. Recep Tayyip Erdoğan yeni bir yüzdü,
halkın teveccühünü almıştı. Seçim günü akşam sandıkların AK Parti ile birlikte patlamış olması bizi çok heyecanlandırdı ve inanılmaz mutlu olduk. Bu ekibin içinde olmak başından beri
buna dahil olmak benim için hep özel olarak kalacak.
Kendirli’nin siyasi tarihine baktığımızda 1967’de Kendirli Belediyesinin kurulduğunu görüyoruz. 1977 yılına kadar Adalet Partisi etkinken on yıl kadar amcamız Ali Serdar Belediye
Başkanıydı. 2014 yılına kadar da Erbakan Hoca eksenli partinin belediyesi ile yönetildi. Milli
Görüşün kalesi olarak bilinen bir beldeyiz. Buradan seçimi almak kolay değildi. Necmettin Erbakan Hoca adına marjinal sayılan bir Milli Görüş kalesiydi burası. 3750 seçmen oy kullandı
biz bunun %49 unu almamıza rağmen 28 oy farkla seçimi kazanamadık. 2009 yılındaki yerel
seçimde Saadet Partisi adayı kazanmıştı. 2014 yılında ben Rize İl de görev yapıyorum ve yerel
seçimler gelmişti fakat ben Kendirli’de aday adayı olmak istememiştim. Böyle bir düşüncem
de yoktu. Ancak burada dört tane aday adayı olmasına rağmen seçim kurulunun açıkladığı
takvime bir gün kala Sayın Cumhurbaşkanım talimatları doğrultusunda ve Rize’de ki erklerin
de önerisiyle beni aday olarak çağırdılar. Biz de başüstüne dedik ve adayım dedim.
“Seçimlere yirmi yedi gün kala Cumhurbaşkanımızın Rize’de mitingi vardı. Daha
önce o kadar uğraşmamıza ve çok az bir oyla kaybetmemize rağmen ben bu seçimde biraz tereddüt içindeydim. Cumhurbaşkanımız miting günü Rize’nin Belediye
Başkan adaylarını platforma davet etti ama ben en son çıktım ki beni direkt görmesin. Çekiniyorum… Bizi halka tanıttıktan sonra bana uzaktan baktı ve yanına çağırdı.
Espri yaparak, bak bu defa orada seçimi kazanmazsan kendini bir ağaca as dedi. O
sırada da mikrofon açıktı ve esprisi duyuldu. Haliyle ulusal gazeteciler bunu haber
yaptı çok aradılar beni. Bir anı oldu tabii. Gerekli cevabı da verdik. O seçimi %64 ile
Kendirli’de aldık. O gün bugün burada Belediye Başkanlığımızı yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanımız İlk Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Rize programına gelirken ilk kez
Kendirli’ye geldi. Normalde Rize programında Kendirli yoktu. Öncesinde Onunla telefon görüşmesi yapmıştım ve bu sözü vermişti. İlk olması nedeniyle bu Kendirli tarihine de geçmiştir.
“Cumhurbaşkanımızı Necmettin Erbakan Hocanın talebesi olarak gördük, tanıdık. Rahmetli ERBAKAN Hocamızı severiz. Saygıyla yad ederiz. Onların arasındaki
muhabbeti Akşemsettin-Fatih gibi görürüz. Kendirli halkı böyle görüyor ben de bu
şekilde görüyorum. Kıyas olmaz ama ben de öyle değerlendiriyorum.”
Yirmi yıldır siyasetin içinde ve hep insanlarla iç içe oldunuz.
Unutamadığınız bir anınız var mı?
Anılar anlatmakla bitmez. Siyasette olmak başlı başına bir olay. Her an bir anı. Bununla
yaşamaya devam ediyorsunuz çünkü. Hayatınızın bir parçası oluyor. İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın sözü vardır. Dolayısıyla bizim siyasette varoluşumuz partimiz ve Cumhurbaşkanımızın yirmi yıldır iktidarda oluşuyla paralel giden bir süreçtir. Ben iki dönem Kendirlideyim.
Yöneticilik fedakarlık ister hizmet ister. Halkla ilişkileri iyi tutmak gerekir. Biz de bunu yapıyoruz ki insanlarımız da bize destek vermeye bizi seçmeye devam ediyor. Bize güveniyorlar. Bu
çok önemli bir şeydir. İnsanın olduğu yerde hep sorun vardır ve bunu yönetmek gerekir. Bunu
elimizden geldiğince yapıyoruz. Küçük yerlerde siyaset yapmak, yöneticilik yapmak büyük
yerlerde yöneticilik yapmaktan daha zordur. Hele hele Kendirli siyasette hep var olmuş siyasetin her yerde konuşulduğu bir yerde siyaset yapmak daha zordur. Ama burada bu işi
yönetebildiğimiz doğrudur.
Babanızdan size sizden de çocuklarınıza kalacak en büyük miras nedir?
Adamlık. Anne babadan kalan onurlu duruş. Biz onlardan bunu öğrendik. Dürüstlük doğruluk pek çok şey sıralanabilir ama bunlar çok klişe söylenen kelimeler. O yüzden adamlık
hepsinden daha önemli bir şey. Ben böyle gördüm böyle olduğumu düşünüyorum. Adamlık
deyince, özünde insana yakışan tutum ve davranış olmalı. Bu olunca diğer her şey doğrusuyla yerini bulur.
Hobileriniz nelerdir?
Hiçbir boş vaktim yok diyebilirim. İnsana hizmet etmek tüm vaktimizi alıyor. Bundan gocunmuyorum aksine bu son derece onurlu bir meslek diye bakıyorum. Tabii fırsatlarımda
manevi yerleri gezmeyi çok seviyorum. Başta Mekke ve Medine olmak üzere Türkiye ve Dünyada manevi değeri olan yerleri gezmek benim için çok değerlidir.
Rize’den ayrılmayı ve başka bir şehirde yaşamayı düşündünüz mü?
Düşünmedim. Beldemi ve Rize’yi seviyorum. Çocuklarımın İstanbul’a gelin teklifini de hep
geri çevirdim. Burayı seviyorum. Burada hizmet etmeyi seviyorum. Başka bir yerde yaşamayı
düşünmedim.
Elinizde sihirli bir değnek olsaydı neyi değiştirmek isterdiniz?
Daha çok hizmet etmeyi isterdim. Manevi değerlerin yaşanabilirliğini daha çok arttırmak
için bunu kullanırdım. Bence en önemlisi de budur. Manevi değerleri yaşatmak, böyle bir
gençlik yetiştirmek.
Kendirli’nin tarihine geçen bir Belediye Başkanı olarak Kendirli’yi bize
nasıl özetlersiniz?
2014 yılından bu yana burası AK Parti belediyeciliğiyle tanıştı. Kendirli’de çok önemli hizmetlerde bulunduk. Altyapı üstyapısıyla arıtma tesisleriyle… derelerin ıslahlarıyla doğasıyla…
pek çok kalem söyleyebilirim. Kendirli’ye ilkleri getirdik. Burası kırk yedi yıllık bir belediye idi.
Geçen sekiz buçuk yıllık bir süre içinde Kendirli’de ekonomiksel anlamda kırk yedi yılda yapılan yatırımların on katından daha fazla yatırım yapıldığını söyleyebiliriz. AK
Parti Hükümeti üzerinden bunu başardık. Ve Kendirlimizi iyi noktaya
getirdik. Eski Belediye Başkanlarını suçlamak adına söylemiyorum.
Bu ilişkiler ve işler devletin ve hükümetin becerisiyle olur.
“Bizden önce 20 yıl Belediye Başkanlığı yapmış Eşref ağabeyimiz vardı, tamiratlar yaparken onun yaptığı altyapı işleriyle karşılaşıyoruz onları değişiyoruz çünkü yıllar içinde eskimiş artık. Mesela altyapıda bakıyoruz ki normalde hepsinin
aynı ölçüde döşenmiş olması gerekirken bazı formların
farklı ölçülerde olduğunu gördük. Çünkü ne bulduysa
onu koymuş. Çünkü bu iş için gerekli olan malzemeyi
bulamamış, destek alamamış. O günün şartları öyleydi.
Hükümet güçlüyse devlette güçlüdür. Biz devletimizin
gücüyle hizmetlerimizi en iyi şekilde yerine getiriyoruz.”
Çaykur Rizespor için neler söylemek istersiz?
Rizespor bizim yereldeki milli takımız. İstikrarı tam manasıyla yakalamış diyemiyorum. Bu da bizi üzüyor. Biz her şeyden önce Rizeliyiz. Her imkan olduğunu düşünüyorum ama
bir türlü bizim arzu ettiğimiz seviyelere taşınamamış olması
çok yıkıcı bir duygu. Bizim Kendirli Belediye Sporumuz’da
var. Süper Birinci Amatörde oynuyor. Daha önce Bal Liginde
oynuyordu. Önem verdiğimiz bir durum bu. Futbol şehri olmak
Rize’ye çok yakışırdı ama bunun için gerekli seviyeye bir türlü gelemiyoruz. Rize bu anlamda maalesef eksik. Toparlanmasını arzu
ediyoruz her Rizeli hemşerimiz gibi.
“1982 Anayasasına Toptan Hayır Oyu Veren Rize’nin Tarihe Geçen Aykırı
Belediyesi; Kendirli Beldesi”
1980 İhtilalinde Kendirli’de büyük bir zulüm yaşanmıştı. Kendirli halkı Kendirli çay fabrikasının meydanında toplanmış, asker konuşması yapılacak denildiği için erkekler o meydana çağrılmışlardı. Orada toplanan halka askerler tarafından dayak atılmış, Kendirli kadınları
fabrikadaki meydanı basarak beylerini askerin elinden kurtarmıştı. Kendirli’nin maneviyatının
yüksek olmasından dolayı bu zulmü görmüştür diye düşünüyorum. Akabinde aynı Kenan
Evren, Anayasa oylaması yaparak halka gitmiştir. Kendirli halkı, Kenan Evren ve Cuntacıların
korkusunun hakim olduğu yıllarda Anayasa seçimlerinde inandığı davasına ters olması düşüncesiyle %97 oranında Anayasaya hayır demiştir. Bunu kolay kolay cesaretle gösterebilecek başka bir yer olacağını düşünmüyorum. Burası ilklerin beldesidir.
RİZELİNİN BAŞARI ÖYKÜSÜ III
YAZARLAR: ALİHAN TELATAR & SELİM DENİZALP
Yorum Yapın